Başbakan Ahmet Davutoğlu, Türkiye’nin hiçbir zaman, hiçbir terör örgütüne müsamaha göstermediğinin altını çizdi. Türkiye’nin tek çaba ve gayesinin Suriye rejiminin bombardımanı ve kimyasal silahlarından kaçan masum insanlara kucak açmak olduğunu kaydeden Davutoğlu, “Kim ne derse desin Türkiye bu insani politikasını sürdürmekte kararlıdır” dedi.
Almanya Başbakanı Angela Merkel ile ortak basın toplantısı düzenleyen Başbakan Davutoğlu gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını da yanıtladı.
Davutoğlu’na sık sık dile getirdiği “İslam’la terör yan yana gelmez” sözünü hatırlatan bir gazeteci, "Bu görüşmede bu söyleminizi Merkel’e aktardınız mı?" diye sorarken, Davuroğlu şöyle cevap verdi:
"Biz her fırsatta vurguladık. Terör terördür, terörist de teröristtir.Önüne bir sıfat koyduğunuzda, hele hele bir dini sıfat koyduğunuzda kolektif bir suç üretmek isteyenlere malzeme vermiş olunur. İslam ile terör yan yana gelmez. Dünyada eğer Müslümanların sayısıyla teröre bulaşanların oranına baktığınızda bunun çok marjinal kaldığını görürsünüz ve bu terör örgütlerinin Müslüman olmayandan daha çok Müslümanları öldürdüğünü görürsünüz.Irak’ta, Suriye’de, dünyanın her yerinde, dolayısıyla terör ile herhangi bir dini, her hangi bir milliyeti birleştirmek doğru değil. İslam terörü dendiği andan itibaren bütün Müslümanların potansiyel terörist görülmesi riski var. İslam ile terör yan yana kullanıldığında İslam adının kendisindeki barış mesajı anlamına gelen İslam yerine bu dini unsurları da istismar ederek insan canına kastedenleri aynı kategoriye koymuş olursunuz. Norveç’te 2011 yılında katliam yapıldığında terör yapıldığında bizim hiçbir zaman aklımızdan bu bir Avrupa terörüdür, bir Hristiyan terörüdür demek geçmedi.Kesinlikle terör örgütü ne ise adı ile anılmalı.El Kaide ise El Kaide. İslam ile yan yana terör kullanılmaması gerekir, Hristiyanlıkla da, Musevilikle de kullanılmaması gerekir. Aksi takdirde teröristleri istediği tuzağa düşmüş oluruz.Eğer Müslümanlar arasında bir gurup terör suçuna bulaşmış ise bunu Müslümanlara hamla ettiğiniz andan itibaren gerçek anlamda bir dini çatışmanın önü açılır.İslam’da tarih boyu İstanbul üzerinden herkes bilir ki değişik dinlerin, kültürlerin birlikte yaşadığı medeniyet birikimidir. Hiçbir şekilde terörler anılmaması icap eder."
Suriye’deki kriz dolayısıyla en büyük bedeli Türkiye’nin ödediğini anımsatan Başbakan Davutoğlu, “Şu nda dünya mülteci tarihinde belki de en geniş kapsamlı mülteci akınına şahit olan Türkiye’dir. Ülkemizde 2 milyon Irak ve Suriye’den kaçmış mülteci var. Bunların 1 milyon 700 bini Suriye’den kaçtı. Bunun 1.5 milyonu Suriye rejiminden kaçtı, 500 bini Suriye ve Irak’ta DEAŞ teröründen kaçtı. Türkiye eğer sınırlarını kapatmış olsaydı mültecilere insani gerekçelerle de sınırlarını kapatması icap ederdi.Eğer biz sınırlarımızı açık tuttuysak teröristlerin geçişi için değil babası, annesi öldürülen çocukların, kocası öldürülen masum kadınları ülkemize gelip güvenlikte olması için sınırlarımızı açık tuttuk.Birileri eğer Türkiye’yi suçlarsa döner ona şunu sorarız?Yarın sınırları kapatırız ama öbür tarafta Suriye rejiminin bombaları altında katledilen her çocuğun vebali o sınırları kapatma kararı almamızı isteyenlerin üzerinde olur.Uluslararası toplum bu sorunu çözmek zorunda.DEAŞ teröründen de en fazla etkilenen de Türkiye’dir.Türkiye sınırında hiçbir terör faaliyeti istemez” dedi.
Yabancı savaşçılar konusunda da açıklamalarda bulunan Başbakan Davutoğlu, şu açıklamalarda bulundu:
“Biz de defalarca bütün Avrupa ülkelerine, bütün dünya ülkelerine istihbarat işbirliği için çağrıda bulunduk. Türkiye 35 milyon turistin her sene geldiği bir ülke. İsimlerine bakarak kimseyi terörist ya da terörist değil gibi bir kategoriye sokamayız.İstihbaratın gelmesi lazım ki şu kişiler şüphelidir Türkiye tedbirleri alabilsin. Bize verilen isimlerden 7 bin kişi aralarında Almanya vatandaşı da var. 7 bin kişiye sınıra giriş yasağı koyduk. Bin 500- 2 bin kişiye de geldikleri anda geriye yolladık.Bize gelen bütün istihbaratı değerlendiririz.Son Fransa terör olayında adı geçen Hayat Boumedienne ile ilgili istihbaratı Türk kaynağı yapmıştır. Herhangi bir önceden uyarı gelmediği halde biz bunu tespit ettik hemen Fransız istihbaratına haber edildi, Türk ve Fransız istihbaratı şuanda birlikte çalışıyor. Bu kadın Türkiye’ye Madrid’den geliyor.Madrid’ten önce nerelere gitti bilemiyoruz.Bu Konuda İspanya’yı suçlamak mümkün mü?Türkiye’yi suçlamak mümkün mü?Türkiye’nin tek suçu Suriye’ye sınır olması mı?Biz her türlü istihbarat işbirliğine hazırız. Terör faaliyetlerine karşı Türkiye en net tavrı almıştır. Bu konuda Türkiye’ye haksız suçlama yöneltilmesine kesinlikle tahammül etmeyiz.Elinde kimin delil varsa bunların ortaya çıkartılması lazım.Türkiye 911 kilometrelik sınırını koruyabilmek için olağanüstü bir çaba sarf etmekte. Yabancı savaşçılar kim olursa olsun, ister Avrupa’dan elmiş, ister başka ülkelerden gelmiş olsun, ister Suriye rejiminin yanında savaşmak için başka ülkelerden gelen savaşçılar olsun bütün yabancı savaşçıların Suriye’yi terk etmeleri konusunda atılacak her türlü çalışmaya biz destek veririz. Yapılacak her türlü istihbarat çalışmasının içinde yer alırız.Türkiye Suriye krizi nedeniyle en büyük bedeli ödemiştir.Fransa’da Paris saldırısından bir gün önce İstanbul’da yine bir terör saldırısı oldu.Biz bütün müttefiklerimizden bekleriz ki Paris saldırında ben orada yürüyenler arasındaydım aynı duyarlılığı İstanbul’daki terör saldırısında da Türkiye ile beraber gösterilmeli.Aynı duyarlılık Reyhanlı saldırısı Suriye kaynaklı bir saldırıydı Türkiye elliye yakın vatandaşını kaybetti Paris saldırında olduğu gibi bütün bu duyarlılığı görmek Türkiye’nin haklı talebi.Türkiye hiçbir zaman, hiçbir terör örgütüne müsamaha göstermemiştir, hiçbir terör saldırısına sessiz kalmamıştır.Tek çabası, tek gayesi Suriye rejiminin bombardımanı, kimyasal silahlarından kaçan masum insanlara kucak açmaktır. Kim ne derse desin Türkiye bu insani politikasını sürdürmekte kararlıdır."ANKA
Almanya Başbakanı Angela Merkel ile ortak basın toplantısı düzenleyen Başbakan Davutoğlu gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını da yanıtladı.
Davutoğlu’na sık sık dile getirdiği “İslam’la terör yan yana gelmez” sözünü hatırlatan bir gazeteci, "Bu görüşmede bu söyleminizi Merkel’e aktardınız mı?" diye sorarken, Davuroğlu şöyle cevap verdi:
"Biz her fırsatta vurguladık. Terör terördür, terörist de teröristtir.Önüne bir sıfat koyduğunuzda, hele hele bir dini sıfat koyduğunuzda kolektif bir suç üretmek isteyenlere malzeme vermiş olunur. İslam ile terör yan yana gelmez. Dünyada eğer Müslümanların sayısıyla teröre bulaşanların oranına baktığınızda bunun çok marjinal kaldığını görürsünüz ve bu terör örgütlerinin Müslüman olmayandan daha çok Müslümanları öldürdüğünü görürsünüz.Irak’ta, Suriye’de, dünyanın her yerinde, dolayısıyla terör ile herhangi bir dini, her hangi bir milliyeti birleştirmek doğru değil. İslam terörü dendiği andan itibaren bütün Müslümanların potansiyel terörist görülmesi riski var. İslam ile terör yan yana kullanıldığında İslam adının kendisindeki barış mesajı anlamına gelen İslam yerine bu dini unsurları da istismar ederek insan canına kastedenleri aynı kategoriye koymuş olursunuz. Norveç’te 2011 yılında katliam yapıldığında terör yapıldığında bizim hiçbir zaman aklımızdan bu bir Avrupa terörüdür, bir Hristiyan terörüdür demek geçmedi.Kesinlikle terör örgütü ne ise adı ile anılmalı.El Kaide ise El Kaide. İslam ile yan yana terör kullanılmaması gerekir, Hristiyanlıkla da, Musevilikle de kullanılmaması gerekir. Aksi takdirde teröristleri istediği tuzağa düşmüş oluruz.Eğer Müslümanlar arasında bir gurup terör suçuna bulaşmış ise bunu Müslümanlara hamla ettiğiniz andan itibaren gerçek anlamda bir dini çatışmanın önü açılır.İslam’da tarih boyu İstanbul üzerinden herkes bilir ki değişik dinlerin, kültürlerin birlikte yaşadığı medeniyet birikimidir. Hiçbir şekilde terörler anılmaması icap eder."
Suriye’deki kriz dolayısıyla en büyük bedeli Türkiye’nin ödediğini anımsatan Başbakan Davutoğlu, “Şu nda dünya mülteci tarihinde belki de en geniş kapsamlı mülteci akınına şahit olan Türkiye’dir. Ülkemizde 2 milyon Irak ve Suriye’den kaçmış mülteci var. Bunların 1 milyon 700 bini Suriye’den kaçtı. Bunun 1.5 milyonu Suriye rejiminden kaçtı, 500 bini Suriye ve Irak’ta DEAŞ teröründen kaçtı. Türkiye eğer sınırlarını kapatmış olsaydı mültecilere insani gerekçelerle de sınırlarını kapatması icap ederdi.Eğer biz sınırlarımızı açık tuttuysak teröristlerin geçişi için değil babası, annesi öldürülen çocukların, kocası öldürülen masum kadınları ülkemize gelip güvenlikte olması için sınırlarımızı açık tuttuk.Birileri eğer Türkiye’yi suçlarsa döner ona şunu sorarız?Yarın sınırları kapatırız ama öbür tarafta Suriye rejiminin bombaları altında katledilen her çocuğun vebali o sınırları kapatma kararı almamızı isteyenlerin üzerinde olur.Uluslararası toplum bu sorunu çözmek zorunda.DEAŞ teröründen de en fazla etkilenen de Türkiye’dir.Türkiye sınırında hiçbir terör faaliyeti istemez” dedi.
Yabancı savaşçılar konusunda da açıklamalarda bulunan Başbakan Davutoğlu, şu açıklamalarda bulundu:
“Biz de defalarca bütün Avrupa ülkelerine, bütün dünya ülkelerine istihbarat işbirliği için çağrıda bulunduk. Türkiye 35 milyon turistin her sene geldiği bir ülke. İsimlerine bakarak kimseyi terörist ya da terörist değil gibi bir kategoriye sokamayız.İstihbaratın gelmesi lazım ki şu kişiler şüphelidir Türkiye tedbirleri alabilsin. Bize verilen isimlerden 7 bin kişi aralarında Almanya vatandaşı da var. 7 bin kişiye sınıra giriş yasağı koyduk. Bin 500- 2 bin kişiye de geldikleri anda geriye yolladık.Bize gelen bütün istihbaratı değerlendiririz.Son Fransa terör olayında adı geçen Hayat Boumedienne ile ilgili istihbaratı Türk kaynağı yapmıştır. Herhangi bir önceden uyarı gelmediği halde biz bunu tespit ettik hemen Fransız istihbaratına haber edildi, Türk ve Fransız istihbaratı şuanda birlikte çalışıyor. Bu kadın Türkiye’ye Madrid’den geliyor.Madrid’ten önce nerelere gitti bilemiyoruz.Bu Konuda İspanya’yı suçlamak mümkün mü?Türkiye’yi suçlamak mümkün mü?Türkiye’nin tek suçu Suriye’ye sınır olması mı?Biz her türlü istihbarat işbirliğine hazırız. Terör faaliyetlerine karşı Türkiye en net tavrı almıştır. Bu konuda Türkiye’ye haksız suçlama yöneltilmesine kesinlikle tahammül etmeyiz.Elinde kimin delil varsa bunların ortaya çıkartılması lazım.Türkiye 911 kilometrelik sınırını koruyabilmek için olağanüstü bir çaba sarf etmekte. Yabancı savaşçılar kim olursa olsun, ister Avrupa’dan elmiş, ister başka ülkelerden gelmiş olsun, ister Suriye rejiminin yanında savaşmak için başka ülkelerden gelen savaşçılar olsun bütün yabancı savaşçıların Suriye’yi terk etmeleri konusunda atılacak her türlü çalışmaya biz destek veririz. Yapılacak her türlü istihbarat çalışmasının içinde yer alırız.Türkiye Suriye krizi nedeniyle en büyük bedeli ödemiştir.Fransa’da Paris saldırısından bir gün önce İstanbul’da yine bir terör saldırısı oldu.Biz bütün müttefiklerimizden bekleriz ki Paris saldırında ben orada yürüyenler arasındaydım aynı duyarlılığı İstanbul’daki terör saldırısında da Türkiye ile beraber gösterilmeli.Aynı duyarlılık Reyhanlı saldırısı Suriye kaynaklı bir saldırıydı Türkiye elliye yakın vatandaşını kaybetti Paris saldırında olduğu gibi bütün bu duyarlılığı görmek Türkiye’nin haklı talebi.Türkiye hiçbir zaman, hiçbir terör örgütüne müsamaha göstermemiştir, hiçbir terör saldırısına sessiz kalmamıştır.Tek çabası, tek gayesi Suriye rejiminin bombardımanı, kimyasal silahlarından kaçan masum insanlara kucak açmaktır. Kim ne derse desin Türkiye bu insani politikasını sürdürmekte kararlıdır."ANKA
RSS