ANASAYFA arrow right Ekonomi

Vize serbestleşmesi daha uzun zaman hayal olarak kalacak

Vize serbestleşmesi daha uzun zaman hayal olarak kalacak
YAYINLAMA: 16 Nisan 2020 / 04.17
GÜNCELLEME: 16 Nisan 2020 / 04.17
Türk vatandaşlarının Avrupa Birliği’ne vizesiz seyahat edebilmeleri için belirlenen önemli kriterlerin bazılarının
Türk vatandaşlarının Avrupa Birliği’ne vizesiz seyahat edebilmeleri için belirlenen önemli kriterlerin bazılarının Türkiye tarafından henüz yerine getirilmediği savunulurken “2013'ten bugüne Türkiye'deki gidişatın vize serbestleşmesinin daha çok uzun bir süre hayal olarak kalacağını gösterdiği" öne sürülüyor.
Merkezi Berlin’de olan Avrupa İstikrar Girişimi (ESI), vizesiz seyahat konusunda Turkiye Için “Kirmızı Alarm” verdi. ESI, 16 Aralık 2013 tarihinde Türkiye ve AB arasında vize serbestleşmesi sürecinin başladığını anımsatarak, “Vatandaşlarının Schengen ülkelerine vizesiz seyahat edebilmeleri için Türkiye sınır yönetimini iyileştirmek, uluslararası standartlara uygun bir sığınma sistemine sahip olmak, insan haklarına saygı göstermek ve yasadışı göçle etkin bir şekilde mücadele etmek zorunda. Bütün bu şartlar vize yol haritasında belirtiliyor” dedi.
Sürecin başladığı 2013 yılında, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Türk vatandaşlarının en geç 2017 ortalarında Avrupa'ya vizesiz seyahat edeceğini açıkladıklarına, geçen 8 Mart’ta Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Türk işadamlarına vizesiz seyahate 2.5 – 3 yıllık bir süre kaldığını teyit ettiğine dikkat çekiliyor.
“Ancak, 2013'ten bugüne Türkiye'deki gidişat vize serbestleşmesinin daha çok uzun bir süre bir hayal olarak kalacağını gösteriyor” görüşünü öne süren ESI, Avrupa Komisyonu’nun Türkiye ile Vize Serbestleşmesine İlişkin Yol Haritası Birinci Değerlendirme Raporu’nu yayınlandığını anımsatarak bu rapordan yola çıkarak ilerlemelere dair bir değerlendirme çizelgesi hazırladıklarını kaydetti.
ESI, Avrupa Komisyonu’na a göre 27 kriterde Türkiye, ya "uyum sağlamaktan çok uzakta" ya da "uyum yolunda kayda değer herhangi bir olumlu gelişme göstermiyor” diyor. ESI’nin “ilerleme sağlanmadığını” savunduğu önemli kriterlerin arasında şunlara da yer veriyor:

“AB üyesi ülkelerle imzalanan Geri Kabul Anlaşmalarından doğan sorumlulukları yerine getirmek, sınır yönetimi konusunda işbirliğini yapmak, EUROPOL ile Operasyonel İşbirliği Anlaşması imzalamak ve hayata geçirmek, ilgili bütün uluslararası veri korunması sözleşmelerini imzalamak, onaylamak ve hayata geçirmek ve sahsî verilerin korunması hakkında AB standartlarına uygun bir mevzuat kabul etmek ve hayata geçirmek, İnsan Ticaretine Karşı Avrupa Konseyi Sözleşmesi'ni imzalamak ve onaylamak.”
ISE bu çerçevede ayrıca “Avrupa Birliği Adalet Divanı (ABAD) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihâdı, AB müktesebâdı ve AB üyesi ülkelerdeki uygulamalar doğrultusunda bir yandan örgütlü suç ve terörizme dair yürürlükteki kanunî çerçeveyi, diğer yandan da mahkemeler, güvenlik güçleri ve diğer kolluk kuvvetlerinin yaklaşımlarını, özgürlük ve güvenlik hakkı, âdil yargılanma hakkı ve ifâde, toplantı ve dernek kurma özgürlüklerini uygulamada teminat altına alacak şekilde gözden geçirmeli" de diyor.
ESI, Avrupa Birliği’nin 1 Ekim 2014'te yürürlüğe giren Geri Kabul Anlaşması’nın uygulanması konusunda Türkiye'den “sağlam bir sicil bekliyor” dedikten sonra “Yalnız, başlangıç tarihi olarak Ekim 2017'nin belirlenmiş olması nedeni ile, vizesiz seyahatin gerçeğe dönüşmesinin çok uzun bir zaman alacağı aşikâr” sözlerini kullanıyor.

“Daha vahim olanı ise, 2014 boyunca AB üyesi devletlerle var olan geri kabul anlaşmalarının uygulanmasına Ankara'nın verdiği önem ve gösterdiği özenin önceki yıllara nazaran azalmış bulunması” savunması yapan ESI, Türkiye-Yunanistan Geri Kabul Anlaşması uygulamalarını örnek gösteriyor. .
Bağlayıcılığı bulunan bir metnin tam anlamıyla uygulanmasına Ankara tarafından set çekilmesinin Türkiye'nin 1.6 milyon Suriyeli mülteciyi ağırladığı gerçeği ile beraber düşünüldüğünde oldukça şaşırtıcı olduğunu savunan ESI, insan hakları konusunda yol haritasının içerdiği şartlara vurgu yaparken ise Komisyon'un Ekim 2014 raporunda, Türkiye'nin bu kritere "uyum yolunda kayda değer herhangi bir olumlu gelişme göstermediğini" yazdığını söylüyor.

ESI, “İnsan hakları konusu vize serbestleşmesi için önem arz ediyor. AB ülkeleri vize engelinin kalkmasının ardından, olumlu yanıt vermek zorunda kalacakları bir sığınma talebi dalgası ile karşı karşıya kalmak istemiyorlar” dedikten sonra şunları söylüyor:
“2014 yılında AB'den sığınma talebinde bulunan Türk vatandaşlarının sayısı 5 bin, AB sığınma makâmlarının aynı yıl içinde neticelendirdiği başvuru sayısı 4 bin 600. Haklarında Türkiye'de yasal takibât endişesi veya ciddi zarar riski bulunması nedeni ile uluslararası koruma verilenlerin sayısı 760. Olumlu yanıt oranı yüzde 17. Bu oran, Avrupa İstatistik Ofisi (EUROSTAT) tarafından veri toplanmaya başlandığı tarihten bu yana Türk vatandaşları için en yüksek oran. 2014 verilerine göre Türkiye, Azerbaycan (yüzde 16) ve Ukrayna (yüzde 16) gibi ülkelerden daha kötü, Pakistan (yüzde 19) ve Mısır (yüzde 21) gibi ülkelere ise yakın bir konumda.”
ESI, “Türkiye'nin 2017 itibarı ile vatandaşları için AB'ye vizesiz seyahat imkânı sunabilmesi için, kırmızı alarm veren konuları öncelikle çözmesi gerekiyor. Şu ana kadar bu yönde bir emâre yok. Zaman ise hızla ilerliyor” diyor.ANKA
Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *