36. Uluslararası Kazı Araştırma ve Arkeometri Sempozyumu dün Zeugma Müzesi’nde yapılan törenle açıldı.Sempozyumda Türkiye’nin dört bir yanından gelen yüzlerce bilim adamı bir hafta boyunca yürütülen kazılarla ilgili bildirilerini sunacaklar… Konferansın ilk bildirilerini Karkamış Antik Kenti Kazı Başkanı Prof. Dr. Nicolo Marchetti ve Zeugma Antik Kenti Kazı Başkanı Prof.Dr. Kutalmış Görkay sundu…
36. Uluslararası Kazı Araştırma ve Arkeometri Sempozyumu’nu, bu yıl Antalya Karain Mağarası’ndaki kazı çalışmalarını sonlandıracak bilim adamı olması nedeniyle Prof. Dr. Işın Yalçınkaya’nın açılış konuşmasıyla başladı. Yalçınkaya, kazı heyetlerinin karşılaştığı bürokratik engellerin çalışmaları aksattığına işaret ettiği konuşmasında, Anadolu topraklarının tarihsel önemine vurgu yaptı. “Türkiye toprakları ilk insanın atalarının çıktığı Afrika’dan dünyaya yayılma koridorunda yer alıyor. Bu topraklar insanlık tarihinin yorumlanmasında kilit, arşiv ve laboratuar konumunda” diye konuştu.
Bir enstitü kurulamamış
olması büyük eksiklik
Prof. Dr. Yalçınkaya, Türkiye’nin yerli ve yabancı kazı heyetlerinin aynı anda birarada kazdığı ender ülkelerden biri olduğuna da dikkat çekerken, arkeolojik kazılar sonucunda ortaya çıkarılan ve belli koşullarda muhafaza edilmesi gereken eserler için henüz bir enstitü kurulamamış olmasını büyük bir eksiklik olarak nitelendirdi. Elde edilen buluntuların kurulacak bölge merkezlerinde muhafaza edilmesinin önemine işaret etti.
Kazı sayısı ve ayrılan kaynak arttı
Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü Abdullah Kocapınar ise konuşmasında 2002 yılında 59 kazı çalışması varken şimdi 159 kazı yapıldığını, arkeolojik kazılara ayrılan kaynağın da 2002 yılında 1 milyon civarında iken şimdi 43 milyona yükseldiğini açıkladı ve, “Ekonominin hızla büyüdüğü ülkelerde kültürel kaynaklar daha fazla tahrip ediliyor. Bu nedenle kazı çalışmalarının hızlanması ve eserlerin kısa sürede kurtarılmasına özen gösterilmesi gerekiyor.Kazılar için yalnızca Kültür Bakanlığı’nın kaynaklarına bağlı kalmak yerine başka destekçilerin ve kalkınma ajanlarının devreye sokulması lazım” diye konuştu.
Kültürel mirasın korunması
için çaba sarfediliyor
Konferansa katılan Kültür Bakanlığı Müsteşarı Özgür Özaslan ise, Anadolu’da tarihi ve kültürel mirasın korunması açısından çaba sarfedildiğine dikkat çektiği konuşmasında, Arkeoloji bölümü bulunmasına rağmen Gaziantep Üniversitesi’ndeki öğrencilerin sempozyuma ilgi göstermemiş olmasını eleştirdi. Özaslan, kazılarla ilgili çok temel eksiklikler olduğunu, bazılarında henüz kazı evleri yapılmamışken, bazılrında gerekliği güvenliğin sağlanamamış olduğunu ifade etti.Kazı yapılan alanlarda kültürel turizmin gelişmesiyle ilgili hassasiyet gösterilmesini istedi.
Arkeoloji yükselen bir değer
Mezopotamya ve Akdeniz bölgelerinde yetişen insanların bölge insanı için en büyük güç kaynağı olduğunu dile getiren Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin ise sempozyumun açılışında yaptığı konuşmada,arkeolojinin yükselen bir değer olmaya başladığını vurguladı ve“Bu topraklarda her bir medeniyetin karşılığını görüyor.Bu coğrafyaya baktığınız zaman insanlık tarihi kadar eski bir yerleşim görüyorsunuz. Bugün Dülük Antik Kentine baktığınız zaman Hitit uygarlığını görüyorsunuz, bu coğrafyanın tarihine baktığınız zaman Roma Uygarlığının bütün değişimini ve gelişimini bütün zamanlarını görebiliyorsunuz.İslam medeniyetinin bütün değişim ve de gelişim zamanlarını görebiliyorsunuz.Osmanlı devletini ve cumhuriyet tarihini de aynı şekilde görebiliyorsunuz.Cumhuriyet tarihinde istikbalimizin ve de istiklalimizin en önemli mücadeleleri bu topraklarda yaşanmış.Dolayısıyla bu birikimi geçmişten alıp geleceğe götürmek gibi çok önemli bir sorumluluğumuz ve görevimiz var” diye konuştu. Nurgün Balcıoğlu.
36. Uluslararası Kazı Araştırma ve Arkeometri Sempozyumu’nu, bu yıl Antalya Karain Mağarası’ndaki kazı çalışmalarını sonlandıracak bilim adamı olması nedeniyle Prof. Dr. Işın Yalçınkaya’nın açılış konuşmasıyla başladı. Yalçınkaya, kazı heyetlerinin karşılaştığı bürokratik engellerin çalışmaları aksattığına işaret ettiği konuşmasında, Anadolu topraklarının tarihsel önemine vurgu yaptı. “Türkiye toprakları ilk insanın atalarının çıktığı Afrika’dan dünyaya yayılma koridorunda yer alıyor. Bu topraklar insanlık tarihinin yorumlanmasında kilit, arşiv ve laboratuar konumunda” diye konuştu.
Bir enstitü kurulamamış
olması büyük eksiklik
Prof. Dr. Yalçınkaya, Türkiye’nin yerli ve yabancı kazı heyetlerinin aynı anda birarada kazdığı ender ülkelerden biri olduğuna da dikkat çekerken, arkeolojik kazılar sonucunda ortaya çıkarılan ve belli koşullarda muhafaza edilmesi gereken eserler için henüz bir enstitü kurulamamış olmasını büyük bir eksiklik olarak nitelendirdi. Elde edilen buluntuların kurulacak bölge merkezlerinde muhafaza edilmesinin önemine işaret etti.
Kazı sayısı ve ayrılan kaynak arttı
Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü Abdullah Kocapınar ise konuşmasında 2002 yılında 59 kazı çalışması varken şimdi 159 kazı yapıldığını, arkeolojik kazılara ayrılan kaynağın da 2002 yılında 1 milyon civarında iken şimdi 43 milyona yükseldiğini açıkladı ve, “Ekonominin hızla büyüdüğü ülkelerde kültürel kaynaklar daha fazla tahrip ediliyor. Bu nedenle kazı çalışmalarının hızlanması ve eserlerin kısa sürede kurtarılmasına özen gösterilmesi gerekiyor.Kazılar için yalnızca Kültür Bakanlığı’nın kaynaklarına bağlı kalmak yerine başka destekçilerin ve kalkınma ajanlarının devreye sokulması lazım” diye konuştu.
Kültürel mirasın korunması
için çaba sarfediliyor
Konferansa katılan Kültür Bakanlığı Müsteşarı Özgür Özaslan ise, Anadolu’da tarihi ve kültürel mirasın korunması açısından çaba sarfedildiğine dikkat çektiği konuşmasında, Arkeoloji bölümü bulunmasına rağmen Gaziantep Üniversitesi’ndeki öğrencilerin sempozyuma ilgi göstermemiş olmasını eleştirdi. Özaslan, kazılarla ilgili çok temel eksiklikler olduğunu, bazılarında henüz kazı evleri yapılmamışken, bazılrında gerekliği güvenliğin sağlanamamış olduğunu ifade etti.Kazı yapılan alanlarda kültürel turizmin gelişmesiyle ilgili hassasiyet gösterilmesini istedi.
Arkeoloji yükselen bir değer
Mezopotamya ve Akdeniz bölgelerinde yetişen insanların bölge insanı için en büyük güç kaynağı olduğunu dile getiren Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin ise sempozyumun açılışında yaptığı konuşmada,arkeolojinin yükselen bir değer olmaya başladığını vurguladı ve“Bu topraklarda her bir medeniyetin karşılığını görüyor.Bu coğrafyaya baktığınız zaman insanlık tarihi kadar eski bir yerleşim görüyorsunuz. Bugün Dülük Antik Kentine baktığınız zaman Hitit uygarlığını görüyorsunuz, bu coğrafyanın tarihine baktığınız zaman Roma Uygarlığının bütün değişimini ve gelişimini bütün zamanlarını görebiliyorsunuz.İslam medeniyetinin bütün değişim ve de gelişim zamanlarını görebiliyorsunuz.Osmanlı devletini ve cumhuriyet tarihini de aynı şekilde görebiliyorsunuz.Cumhuriyet tarihinde istikbalimizin ve de istiklalimizin en önemli mücadeleleri bu topraklarda yaşanmış.Dolayısıyla bu birikimi geçmişten alıp geleceğe götürmek gibi çok önemli bir sorumluluğumuz ve görevimiz var” diye konuştu. Nurgün Balcıoğlu.
RSS