Gıda Tarım Hayvancılık Bakanlığı geçen gün internet sitesi üzerinden 171 firmaya ait 282 adet hileli ürünün tespit edildiğini duyurdu. Konuyla alakalı Sabah’a konuşan Gıda Mühendisleri Odası Gaziantep İl Temsilcisi Onur Aydın, et ürünlerinde boyut küçüldükçe risklerin büyüdüğünü ifade ederken, “En etkin denetçi tüketicidir. Tüm bunlara rağmen tüketici bilinci bazı durumlarda yetersiz kalabiliyor. Özellikle et ve et ürünlerinde taklit, tağşiş ve hile ile ilgili daha fazla denetim, daha fazla numune ile analizlerin yapılması gerekmektedir. Tespit edilen ürünlerin büyük çoğunluğu piyasada tüketilmekte olan ürünlerdi. Et ürünlerinde taklit, tağşiş ve hile oranlarının her geçen gün arttığını görüyoruz, bu durumun artan et fiyatı ve azalan alım gücü ile doğrudan ilişkili olduğunu biliyoruz” dedi.
Hilelerin duyusal yöntemlerle
tespit edilmesi zor
Et ürünlerinde ciddi hilelerin yapıldığını belirten Aydın, özellikle sucuk, köfte, kıyma ve pane gibi küçük parçalara bölünmüş et ürünlerinin içerisine domuz eti, kanatlı hayvan eti, sakadat, hayvanların farklı bölümlerinden parçalar ve insan sağlığı için tüketilmesi uygun olmayan ürünlerin karıştırıldığını söyledi. Tüketicinin duyusal yöntemlerle bu hileleri tespit etmesinin çok güç olduğunu kaydeden Aydın, “Bu tespitler ancak laboratuvar ortamlarında analizlerle yapılabilir. Vatandaşlarımızın da tüketim farkındalığı ve gıda bilincini arttırması gerekmektedir. Bildikleri ve güvendikleri markaları tercih etmeleri, etiket bilgilerini okumaları, dışarda yedikleri yemeklerin içerisinde kullanılan ürünleri sormaktan, öğrenmekten çekinmemeleri gerekir. Tüketiciyi bilinçlendirmek ülkemizin Gıda ve hayvancılık politikalarının başında gelmesi gerekir” şeklinde açıklama yaptı.
En etkin denetçi
tüketicidir
En etkin denetçinin tüketici olduğunu hatırlatan Aydın, tüketici bilincinin bazı durumlarda yetersiz kalabildiğine dikkat çekerek, “Özellikle et ve et ürünlerinde taklit, tağşiş ve hile ile ilgili daha fazla denetim, daha fazla numune ile analizlerin yapılması gerekmektedir. Tespit edilen ürünlerin büyük çoğunluğu piyasada tüketilmekte olan ürünlerdir ve hileli ürünlerin tespit edildikten sonra dağıtım yerlerinden geri çağırılması teknik açıdan pek de uygulanabilir görünmemekte. Yani hileli gıdaların tüketime sunulmadan, raflara girmeden tespiti ve teşhiri anlamlıdır. Daha proaktif ve önleyici çözümler getirmek için bakanlığın daha fazla denetim birimi kurup, daha etkin denetimler yapılması artık elzem bir gereklilik halinde önümüzde durmaktadır. Tüm bunların yanında et ürünlerinde taklit, tağşiş ve hile oranlarının her geçen gün arttığını görüyoruz, bu durumun artan et fiyatı ve azalan alım gücü ile doğrudan ilişkili olduğunu biliyoruz. Vatandaşımıza sağlıklı ve hesaplı et üretimi yapılmadıkça bu tip hilelerin ve gıda terörlerinin sayısının artacağı ile ilgili uyarılarımızı yineliyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
Takviye edici gıdaların şifa
özelliğine itibar edilmemelidir
Özellikle ‘şifalı’ etkisi öne çıkarılarak satılan macunun, enerji içeceğinin, çikolatanın ve şekerlemelerinin bileşiminde; cinsel gücü arttırdığı bilinen ilaçların ve ilaç etken maddelerinin tespit edildiğine vurgu yapan Gıda Mühendisleri Odası Gaziantep İl Temsilcisi Onur Aydın, konuşmasına şöyle devam etti: “Bu ürünler, kalp ve tansiyon hastaları ile çocuklar için ölümle sonuçlanabilecek vakalara dönüşebilir. Hasta, yaşlı ve çocuklar olmak üzere risk grubunda birçok kişi için ölümcül olan bu gıdalar, belirli bir dozun üzerinde alımda sağlıklı insanlar içinde çok ciddi sonuçlar doğurabilir. Takviye edici gıdaların şifa özelliğine itibar edilmemelidir. Bu ürünlerin imalatı, bakanlığın yakın takibinde olmalı, yurt içinde satılan ilaç etken maddelerinin kullanımı, dağıtımı ve tüketiminde izlenebilir sistemlerin kullanılması gerekmektedir. Gıda terörü yapan kişi ve kurumlara caydırıcı cezalar verilmelidir. Sağlıklı ve güvenli gıdaya erişmek temel bir insan hakkıdır, bu hakkın gaspına yönelik her türlü eylem gıda terörü olarak değerlendirilip ağır ceza ve uygulamalara tabi olmalıdır.” Hüseyin Karataş
Hilelerin duyusal yöntemlerle
tespit edilmesi zor
Et ürünlerinde ciddi hilelerin yapıldığını belirten Aydın, özellikle sucuk, köfte, kıyma ve pane gibi küçük parçalara bölünmüş et ürünlerinin içerisine domuz eti, kanatlı hayvan eti, sakadat, hayvanların farklı bölümlerinden parçalar ve insan sağlığı için tüketilmesi uygun olmayan ürünlerin karıştırıldığını söyledi. Tüketicinin duyusal yöntemlerle bu hileleri tespit etmesinin çok güç olduğunu kaydeden Aydın, “Bu tespitler ancak laboratuvar ortamlarında analizlerle yapılabilir. Vatandaşlarımızın da tüketim farkındalığı ve gıda bilincini arttırması gerekmektedir. Bildikleri ve güvendikleri markaları tercih etmeleri, etiket bilgilerini okumaları, dışarda yedikleri yemeklerin içerisinde kullanılan ürünleri sormaktan, öğrenmekten çekinmemeleri gerekir. Tüketiciyi bilinçlendirmek ülkemizin Gıda ve hayvancılık politikalarının başında gelmesi gerekir” şeklinde açıklama yaptı.
En etkin denetçi
tüketicidir
En etkin denetçinin tüketici olduğunu hatırlatan Aydın, tüketici bilincinin bazı durumlarda yetersiz kalabildiğine dikkat çekerek, “Özellikle et ve et ürünlerinde taklit, tağşiş ve hile ile ilgili daha fazla denetim, daha fazla numune ile analizlerin yapılması gerekmektedir. Tespit edilen ürünlerin büyük çoğunluğu piyasada tüketilmekte olan ürünlerdir ve hileli ürünlerin tespit edildikten sonra dağıtım yerlerinden geri çağırılması teknik açıdan pek de uygulanabilir görünmemekte. Yani hileli gıdaların tüketime sunulmadan, raflara girmeden tespiti ve teşhiri anlamlıdır. Daha proaktif ve önleyici çözümler getirmek için bakanlığın daha fazla denetim birimi kurup, daha etkin denetimler yapılması artık elzem bir gereklilik halinde önümüzde durmaktadır. Tüm bunların yanında et ürünlerinde taklit, tağşiş ve hile oranlarının her geçen gün arttığını görüyoruz, bu durumun artan et fiyatı ve azalan alım gücü ile doğrudan ilişkili olduğunu biliyoruz. Vatandaşımıza sağlıklı ve hesaplı et üretimi yapılmadıkça bu tip hilelerin ve gıda terörlerinin sayısının artacağı ile ilgili uyarılarımızı yineliyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
Takviye edici gıdaların şifa
özelliğine itibar edilmemelidir
Özellikle ‘şifalı’ etkisi öne çıkarılarak satılan macunun, enerji içeceğinin, çikolatanın ve şekerlemelerinin bileşiminde; cinsel gücü arttırdığı bilinen ilaçların ve ilaç etken maddelerinin tespit edildiğine vurgu yapan Gıda Mühendisleri Odası Gaziantep İl Temsilcisi Onur Aydın, konuşmasına şöyle devam etti: “Bu ürünler, kalp ve tansiyon hastaları ile çocuklar için ölümle sonuçlanabilecek vakalara dönüşebilir. Hasta, yaşlı ve çocuklar olmak üzere risk grubunda birçok kişi için ölümcül olan bu gıdalar, belirli bir dozun üzerinde alımda sağlıklı insanlar içinde çok ciddi sonuçlar doğurabilir. Takviye edici gıdaların şifa özelliğine itibar edilmemelidir. Bu ürünlerin imalatı, bakanlığın yakın takibinde olmalı, yurt içinde satılan ilaç etken maddelerinin kullanımı, dağıtımı ve tüketiminde izlenebilir sistemlerin kullanılması gerekmektedir. Gıda terörü yapan kişi ve kurumlara caydırıcı cezalar verilmelidir. Sağlıklı ve güvenli gıdaya erişmek temel bir insan hakkıdır, bu hakkın gaspına yönelik her türlü eylem gıda terörü olarak değerlendirilip ağır ceza ve uygulamalara tabi olmalıdır.” Hüseyin Karataş