ANASAYFA arrow right Güncel

“Hrant için birkez daha adalet talebimizi haykırıyoruz”

“Hrant için birkez daha adalet talebimizi haykırıyoruz”
YAYINLAMA: 16 Nisan 2020 / 04.14
GÜNCELLEME: 16 Nisan 2020 / 04.14
Hrant’ın arkadaşları, Türkiye’nin dört bir yanında meydanlardaydı
Hrant’ın arkadaşları, Türkiye’nin dört bir yanında meydanlardaydı
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesinin yıl dönümünde Gaziantep'te de anıldı.
Gaziantep'teki siyasi Partiler ile Sivil toplum kuruluşları Yeşilsu'da toplanarak bir basın açıklaması yaptı.
"Faşizme İnad Kardeşimiz Hrant ," " Hepimiz Hrantız, Hepimiz Ermeniyiz ", "Susma Haykır Halklar Kardeştir," " Hrant’a uzanan Eller Kırılsın", "Faşizme Karşı Omuz omuza" sloganları atıldı.
“Agos Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink, 19 Ocak 2007 günü gazete binasının önünde vurulduğunda, toplum, devlet denen aygıtın iktidarlarla değişmeyen, kendisine tehdit olarak tanımladığı her şeyi ve herkesi yok eden, yıkıcı gücünü bir kez daha gördü. Ancak devletin karanlık yüzünün hiç beklemediği bir şey daha oldu. Beş gün sonrasında, 23 Ocak’ta, Hrant Dink kilometrelerce uzayan, yüzbinlerin katıldığı bir cenaze töreniyle defnedildi ve bu tören ortak verilmiş bir sözün ta kendisine dönüştü.
Bizler işte bu sözümüzün takipçisi olarak bugün birkez daha buradayız. Ve hepimiz Hrantız diyoruz..Ve Hrant için birkez daha Adalet talebimizi haykırıyoruz” denildi.
Açıklamayı, HDP Gaziantep İl Eş başkanı Mehmet Karayılan yaptı. Karayılan "Bizler Hrant’ın arkadaşları olarak bir kez daha bu cinayetin aydınlatılmasının,adalet özgürlük arayışının bir parçası olduğunu vurguluyoruz. Bugün basit gerçeğin karşısında öfkeli,hem de daha umutluyuz..2015 yılında Hran Dink cinayetinin aydınlatılmasının ve devletin geçmiş hataları ile yüzleşmesinin bizler açısından önemini bir kez daha buradan vurguluyoruz.8 yıl önce aklı, vicdanı, özgürlüğün ve barışın bilgece savunucusu bir aydını, sevgili Hrant Dink'i aramızdan aldılar.Duruşuyla barışın, kardeşliğin simgesi Hrant'ı kalleşçe katleden tetikçilerin arkasındaki güçler aradan geçen yıllara rağmen ortaya çıkarılamadı.Silüetinde devleti gördüğümüz bütün suçların üstünün örtüldüğü bir coğrafyada yaşayan bizler için elbette bu durum şaşırtıcı değildi” dedi.
Açıklamada ayrıca, “Dink cinayetine ilişkin varsayımları gerçekmiş gibi topluma sunan, artık hepimizin bildiği odakların üzerine gitmemek, asgari soruşturmaları dahi yapmayan yargı da kirli ortaklığın yarattığı karanlık zeminde hareket etmiştir. Ailesiyle, dostlarıyla, sevenleriyle, tüm halkla dalga geçen bir yargılama süreci yürütülmüştür.En basit demokratik hak taleplerini aramayı dahi “teröristlikle” damgalayan yargı, Dink'in öldürülmesini adi bir çete işi olarak kapatma cüretini gösterebilmiştir.Kuşkusuz, yargının pervasızlığının arkasında siyasi İktidarın gerçeğin ortaya çıkmasını engelleyen tutumunundan aldığı cesaret ve işbirliği vardır” denildi.

Bizler Hrant’ın arkadaşları olarak birkez daha bu cinayetinin aydınlatılmasının, adalet özgürlük arayışının bir parçası olduğunu vurguluyoruz. Bugün basit gerçeğin karşısında hem öfkeli, hem de daha umutluyuz. Adalet özgürlük mücadelesinin er geç devletin işlediği bütün suçların yargılanacağı bir tanımı yaratacağına olan inancımızla, Dink Ailesinin acısını paylaştığımızı bir kez daha ifade ediyoruz. Ermeni soykırımının 100.yıl dönüüne girdiğimiz 2015 yılında Hrant Dink cinayetinin aydınlatılmasının ve devletin geçmiş hatalarıyla yüzleşmesinin bizler açısından önemini bir kez daha buradan vurguluyoruz..

Karayılan, siyasi iktidarın Cizre’deolup bitenlerden sorumlu olduğunu da hatırlattığı konuşmasında, “Siyasi iktidar Cizre’de olan bitenlerden sorumludur. Hrant Dink’in katledilmesi döneminde hakkında tutuklama talebi bulunan ve yurtdışına çıkış yasağı konmuş bir kişinin Cizre’ye Emniyet Müdürü olarak atanması bir skandaldır.Bu, Cizre gibi özenli ve dikkatli davranılması gereken bir yerde atılacak en yanlış adımdır.Cizre’deki çocuk ve genç cinayetleri de, halka yönelik baskılar da, plakasız ortalıkta dolaşan zırhlı araçlar da aynı Emniyet Müdürü döneminde yaşanıyor.Emniyet Müdürü’nün oraya atanması ve ölümler devam etmesine rağmen halen görevde tutuluyor olması, hükümetin Cizre’de yapılanların arkasında durduğunu gösteriyor” dedi.
Açıklama şöyle devam etti: ““AKP Hükümetinin hak ve özgürlükleri sınırlama ve ortadan kaldırma pratiğinde bir “yasa yapma klasiği” haline gelen “torba yasa” formundaki, iç güvenlik paketi olarak adlandırılan bu yasa, polisin yürürlükteki muğlak ve cezasızlığa kapı aralayan ve bu nedenle uluslararası ilgili kurumlarca ciddi biçimde eleştirilen yetkilerini daha da artırmakta, Valileri adli kolluk amiri haline getirerek mülki amirlerin savcı ve yargıç yetkilerini kullanmasını mümkün kılmakta, toplantı ve gösterilere yönelik hukuken temellendirilmesi mümkün olmayan ya da fazlasıyla ağır olan cezaları daha da ağırlaştırmaktadır. Çıkartılmak istenen İç Güvenlik Paketi ile en temel insan hakları ve özgürlüklerin askıya alınmasına sebep olacak düzenlemelere gidilmekte, tasarıyla kolluğun yetkilerinin iyice genişletilerek yürütmenin temsilcilerine yargı erkinin görevlerinin verilmek istendiğini biliyoruz.Tasarının yasalaşmasıyla sıkıyönetim rejiminin olağan hale gelmekte "Tasarıyla kişi hak ve özgürlükleri tamamen rafa kaldırılarak polisin yetkileri sınırsız biçimde artırılmaktadır. Tasarı bu haliyle yasalaştığı takdirde polisin attığı her kurşunu baştan itibaren cezasız bırakacak ve polis cinayetlerinin yasal altyapısını oluşturacaktır. Bizler Darbe dönemlerini aratmayacak bu baskıcı ve otoriter yasaya karşı olanca gücümüzle mücadele edeceğimizi buradan birkez daha söylüyoruz.” Adem Kesenek
Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *