Anadolu Sağlık Sen Genel Başkanı Necip Taşkın, kamu çalışanlarının ve emeklilerin gerçek enflasyona göre değil, beklenen enflasyona göre yapılan maaş zamlarıyla yoksullaştırıldığını belirterek, kamu çalışanlarının enflasyona ezdirilmeden, refah içinde yaşayabileceği bir ücrete kavuşturulmasını ve verilen sözlerin tutularak ekonomik olarak rahatlatılmaları gerektiğini söyledi.
Dar ve sabit gelirli kamu çalışanlarının ve emekli ücretlerinin geçinebilecekleri seviyede olmadığına dikkat çeken Taşkın, TÜİK tarafından açıklanan enflasyon oranlarının gerçek enflasyonu yansıtmadığını, çarşıda pazarda yaşanan enflasyonun halkın yaşadığı enflasyon olduğuna vurgu yaparak açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
3600 ek gösterge mağduriyetinin giderileceği yönünde defalarca söz verilmesine rağmen mağduriyet hâlâ devam ediyor. Sağlık teşkilatlarında kadro ve unvan fark etmeksizin tüm çalışanların 3600 ek göstergeden yararlandırılması gerekir. Seçim öncesi 3600 ek göstergeden yararlanamayan kamu çalışanlarının da yararlandırılmasının sağlanacağı ifade edilmiş ancak bugüne kadar herhangi bir ilerleme kaydedilmemiştir. 1. Dereceye gelmiş bazı meslek elemanları ne yazık ki mağdur edilmiştir.
Seçimlerden önce büyükşehirlerde yaşayan memurlara kira yardımı ve büyükşehir tazminatı verileceği en yetkili ağızdan açıklanmasına rağmen verilmedi. Büyükşehirlerde çalışan memurlar maaşının yarısını kiraya veriyor. Ulaşım, kira yardımı ve büyükşehir tazminatı verilerek bu sorun çözülmelidir.
Memur emeklileri zor durumda. Çalışan memura verilen seyyanen zammın memur emeklilerine de aynen verileceği en yetkili ağızdan açıklanmasına rağmen verilmedi. Memur emekli maaşları neredeyse asgari ücretle eşitlenmek üzere. Açlık sınırının altında kalan emekli maaşları var. Bunları görmezlikten gelemeyiz. Memur emeklileri, temel gıda maddeleri başta olmak üzere elektrik ve doğalgaza ihtiyaçlarını temin etmekte zorlanıyor. Emeklinin satın alma gücü yok denecek kadar düştü. Bunun telafisi için seyyanen zam geciktirilmeden verilmelidir.
2025 yılında ücretliler için uygulanacak gelir vergisi tarifesi ne yazık ki çalışanları rahatlatacak ölçüde değil. 158.000 TL'ye kadar %15, 330.000 TL'nin 158.000 TL'si için 23.700 TL. fazlası %20, 1.200.000 TL'nin 330.000 TL'si için 58.100 TL. fazlası %27, 4.300.000 TL'nin 1.200.000 TL'si için 293.000 TL. fazlası %35, 4.300.000 TL'den fazlasının 4.300.000 TL'si için 1.378.000 TL. fazlası %40 şeklinde uygulanacaktır. 2025 yılında uygulanacak olan bu tarifeler, memurun daha kısa sürede bir üst vergi oranına geçmesi suretiyle daha fazla vergi vermesine neden olacaktır. Çalışanlar, “vergilendirilmiş kazanç kutsaldır” inancındadırlar ama sadece ücretlilerin üzerine yıkılan vergi de adalet göremiyoruz. Bir kısım şirketlerin trilyonluk vergileri silinip, vergi muafiyet ve istisnaları getirilirken vergi yükünün çalışanlar üzerinde yük oluşturması hakkaniyet ve adalet duygularını zedelemektedir.
Kamu çalışanlarının ekonomik ve sosyal olarak refaha kavuşturulması zorunludur. Bunun için; enflasyon farkları her ay maaşa yansıtılmalıdır. Enflasyon farkı, kamu çalışanlarının 6 ay içinde maaşından kaybolan kısım olup kazanım veya zam değildir.
Vergi dilimi yükseltilmeli, vergi oranı %15’te sabitlenmelidir.
Başlangıcında 8077 TL olarak verilen seyyanen zam kök maaşa yansıtılmalı ve söz verildiği gibi memur emeklisine de verilmelidir.
Memur ve memur emeklisine ulaşımda indirim sağlanmalıdır.
Memura kira yardımı ve büyükşehir tazminatı ve refah payı verilmelidir.
Her ay açıklanan enflasyonun gerçek verilere göre hesaplanması sağlanmalıdır.
Araştırmalar, Ocak 2025 ayında açlık sınırının 30.617’ye, bekar bir çalışan için ise aylık yaşam maliyetinin 41.476’ya çıktığını gösteriyor. Diğer yandan gıda, giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık vb. İhtiyaçlar için yapılması zorunlu aylık harcamaların toplam tutarı yani yoksulluk sınırı ise 80.940 TL iken, devleti temsil eden memurun yoksulluk sınırının altında, memur emeklisinin de açlık sınırının altında maaş alması sosyal hukuk devleti ilkeleriyle çelişmektedir ve bu utanç tablosu asla kabul edilemez. Bu veriler de gösteriyor ki memur ve memur emeklisi enflasyonun altında ezilmekte ve her geçen gün yoksullaşmaktadır. Enflasyon, satın alma gücünü yok etmiş, yaşam kalitesini düşürmüştür. Enflasyonun neden olduğu diğer önemli sorun ise değer yargılarımızı aşındırması ve toplumsal çürümeyi hızlandırmasıdır. Bu nedenlerle, memur ve memur emeklilerinin insanca yaşayabileceği ekonomik duruma kavuşturulması toplumsal dejenerasyonu önlemek için tek çaredir.”