Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu Gaziantep Şubesi Toplu İş Sözleşmesi ile ilgili basın toplantısı düzenleyerek çeşitli açıklamalarda bulundu.
3 milyon kamu emekçisini, 2 milyon emeklisini ve ailelerini de hesaba kattığımızda en az 15 milyonluk geniş bir kitleyi yakından ilgilendiren bu “toplu sözleşme’ görüşmelerine OHAL baskısı ve yasakları altında girdiklerini ifade eden KESK Gaziantep Dönem Sözcüsü Ali Ersönmez, “Konfederasyonumuz; öncelikle OHAL’in kaldırılması, KHK’ların geri çekilmesi, ihraç edilen kamu emekçilerinin görevlerine geri dönmesi ve bütün kamu emekçileri için iş güvencesi talep etmiştir” dedi. Ersönmez, “Haksız, hukuksuz şekilde ihraç edilen üyelerimizin “İşimi, ekmeğimi istiyorum” talebi ile mücadelemiz sürerken, üyelerimiz Nuriye Gülmen-Semih Özakça açlık grevleri kritik eşikte bulunmaktadırlar. Nuriye ve Semih’i kaybetme ile yüz yüzeyiz, üyelerimizin yaşamı ciddi risk altındadır. Hükümet, sağlıklı biçimde yaşamlarına devam edebilmeleri için hiç gecikmesizin, derhal harekete geçmelidir. İşe iade talebiyle açlık grevine başlayan ve sağlık durumları kötüleşen Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın tutukluluk halleri derhal sonlandırılmalı, telafisi mümkün olmayan sonuçlar ortaya çıkmadan, bir an önce görevlerine iade edilmeleri sağlanmalıdır” şeklinde konuştu.
İhraç edilen kamu emekçilerinin işlerine iade edilinceye kadar mücadelelerinin kesintisiz olarak süreceğini belirten Ersönmez, “Bilindiği gibi Gaziantep’teki bir soruşturma kapsamında “gizlilik ihlali” nedeniyle 2 basın emekçisi Murat Güreş ve Furkan Gökşen tutuklandı. Bu arkadaşlarımız hakkında açılan soruşturma göz önünde tutulduğunda, tutuksuz yargılanmaları gerektiğini hukukçular ve Gaziantep Barosu da açıklamıştır” diye konuştu. Gazetecilerin serbest serbest bırakılmaları özgür basın, yayıncılık ilkeleri açısından elzemdir “KESK, geçmişten günümüze gazetecilerin tutuksuz yargılanmalarının esas alınmasının Türkiye’deki hukuk, basın ve yayın ve düşünce özgürlüğü açısından ihtiyaç olduğunu savunmaktadır” diyen KESK Gaziantep Dönem Sözcüsü Ali Ersönmez, konuşmasına şöyle devam etti: “KESK, yayıncılık ilkeleri ve yaptığı haberler nedeniyle özgür basın emekçilerinin yanındadır ve onlarla dayanışmayı bulunduğu her platformda sürdürmüştür. Bu temelde tutuklu bulunan gazeteci arkadaşlarımızın tutuksuz bir şekilde yargılanmaları ve derhal serbest bırakılmaları özgür basın, yayıncılık ilkeleri açısından elzemdir.” KESK “Vicdan ve Adalet Nöbeti” eylemini değerli bulmaktadır Adalet talebinin hızla toplumsallaşmakta olduğunun altını çizen Ersönmez, “CHP yönetiminin ve Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Ankara’dan İstanbul’a başlattığı ve Konfederasyonumuzun başından itibaren desteklediği ‘Adalet Yürüyüşü’ etrafında kısa sürede her kesimden insanların bir araya gelmesi anlamlı ve önemliydi. KESK dünden bugüne, toplumun adalet, hukuk, demokrasi, hak ve özgürlükleri savunan, tüm kesimleriyle ortak mücadeleyi önüne koymuş, toplumun muhalif yapılarına dönük destek ve dayanışmasını hayata geçirmiştir. KESK adalet ve demokrasinin, toplumun tüm kesimlerinin temel talebi olduğu bilinciyle “Vicdan ve Adalet Nöbeti” eylemini değerli bulmaktadır. 15 Temmuz darbe girişimi sonrası OHAL ve KHK sistemi ile ihraç etmeler, açığa almalar, soruşturmalar, sendikal faaliyetleri suç saymalar baskılar yaşandı. Binlerce KESK üyesi sendikal faaliyet ve çalışmalardan dolayı, KESK’in yürütmüş olduğu emek-demokrasi-barış ve hak alma mücadelesi nedeniyle ihraç edildi, açığa alınıyor, soruşturmalar geçirmektedirler. 2017 TİS sürecine OHAL, KHK hukuku ile gidilmektedir” şeklinde açıklama yaptı. Konfederasyon heyeti TİS sürecine dâhil edilmedi Çalışma Bakanlığı’nın büyük bir skandala imza attığını iddia eden Ersönmez, “Yasaya rağmen Konfederasyonumuz heyetini TİS sürecine dâhil etmemiştir. Dayandıkları ve güç aldıkları yer OHAL ve KHK sistemi olmuştur. OHAL kaldırılmadan, KHK’lar geri çekilmeden ve ihraç edilen kamu emekçileri görevlerine iade edilmeden yapılacak TİS görüşmelerini tanımıyoruz, kabul etmiyoruz” ifadelerini kullandı. Kamu emekçisinin maaşı 3 bin 450 TL’ye çıkarılmalı 20 Temmuz 2016 tarihinde ilan edilen OHAL’in derhal kaldırılması gerektiğini savunan Ersönmez, “Anayasaya ve yasalara aykırı olan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) iptal edilmelidir. OHAL döneminde çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnamelerle herhangi bir hukuki delil ve mahkeme kararı olmadan ihraç edilen tüm kamu görevlileri aynı kadro, unvan ve pozisyonlarında işlerine derhal iade edilmeli, işten el çektirildikleri süre içindeki maddi ve manevi tüm kayıpları telafi edilmelidir. Kadrolaşma, sürgün, rotasyon, soruşturma, mobbing, mülakat gibi ayrımcılık yaratan bütün uygulamalara son verilmelidir. En düşük maaş alan kamu emekçisinin maaşı kira, yakıt, çocuk ve aile yardımı hariç 3 bin 450 TL’ye çıkarılmalıdır. Kamu hizmetleri işletmecilik esaslarına göre değil, toplumsal fayda gözetilerek sağlanmalıdır. Esnek, kuralsız, performansa göre çalışmaya-ücretlendirmeye son verilmelidir” diye açıklamada bulundu.
İstihdam, terfi ve unvan değişikliklerinde cinsiyet eşitliği sağlanmalı Çalışanları bölen, iş ve ücret güvencesini tehdit eden her türlü istihdam biçiminin kaldırılması gerektiğini vurgulayan Ersönmez,, “Bilimsel, demokratik, özgürlükçü, laik ve anadilinde eğitim hakkı sağlanmalıdır. Artan vergi dilimi oranı uygulamasından vazgeçilmeli. Yeni bir İşçi Sağlığı ve Güvenliği Yasası yapılarak 2017 yılı içerisinde ayrımsız tüm çalışanlara uygulanmalı. Kadın kamu emekçilerine; çalışma yaşamında uygulanan ayrımcılık, mobbing, baskı ve şiddete son verilmeli, uygulayanlar hakkında etkili cezai yaptırımlar getirilmeli, istihdam, terfi ve unvan değişikliklerinde cinsiyet eşitliği sağlanmalıdır” diyerek konuşmasını tamamladı. Hüseyin Karataş
3 milyon kamu emekçisini, 2 milyon emeklisini ve ailelerini de hesaba kattığımızda en az 15 milyonluk geniş bir kitleyi yakından ilgilendiren bu “toplu sözleşme’ görüşmelerine OHAL baskısı ve yasakları altında girdiklerini ifade eden KESK Gaziantep Dönem Sözcüsü Ali Ersönmez, “Konfederasyonumuz; öncelikle OHAL’in kaldırılması, KHK’ların geri çekilmesi, ihraç edilen kamu emekçilerinin görevlerine geri dönmesi ve bütün kamu emekçileri için iş güvencesi talep etmiştir” dedi. Ersönmez, “Haksız, hukuksuz şekilde ihraç edilen üyelerimizin “İşimi, ekmeğimi istiyorum” talebi ile mücadelemiz sürerken, üyelerimiz Nuriye Gülmen-Semih Özakça açlık grevleri kritik eşikte bulunmaktadırlar. Nuriye ve Semih’i kaybetme ile yüz yüzeyiz, üyelerimizin yaşamı ciddi risk altındadır. Hükümet, sağlıklı biçimde yaşamlarına devam edebilmeleri için hiç gecikmesizin, derhal harekete geçmelidir. İşe iade talebiyle açlık grevine başlayan ve sağlık durumları kötüleşen Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın tutukluluk halleri derhal sonlandırılmalı, telafisi mümkün olmayan sonuçlar ortaya çıkmadan, bir an önce görevlerine iade edilmeleri sağlanmalıdır” şeklinde konuştu.
İhraç edilen kamu emekçilerinin işlerine iade edilinceye kadar mücadelelerinin kesintisiz olarak süreceğini belirten Ersönmez, “Bilindiği gibi Gaziantep’teki bir soruşturma kapsamında “gizlilik ihlali” nedeniyle 2 basın emekçisi Murat Güreş ve Furkan Gökşen tutuklandı. Bu arkadaşlarımız hakkında açılan soruşturma göz önünde tutulduğunda, tutuksuz yargılanmaları gerektiğini hukukçular ve Gaziantep Barosu da açıklamıştır” diye konuştu. Gazetecilerin serbest serbest bırakılmaları özgür basın, yayıncılık ilkeleri açısından elzemdir “KESK, geçmişten günümüze gazetecilerin tutuksuz yargılanmalarının esas alınmasının Türkiye’deki hukuk, basın ve yayın ve düşünce özgürlüğü açısından ihtiyaç olduğunu savunmaktadır” diyen KESK Gaziantep Dönem Sözcüsü Ali Ersönmez, konuşmasına şöyle devam etti: “KESK, yayıncılık ilkeleri ve yaptığı haberler nedeniyle özgür basın emekçilerinin yanındadır ve onlarla dayanışmayı bulunduğu her platformda sürdürmüştür. Bu temelde tutuklu bulunan gazeteci arkadaşlarımızın tutuksuz bir şekilde yargılanmaları ve derhal serbest bırakılmaları özgür basın, yayıncılık ilkeleri açısından elzemdir.” KESK “Vicdan ve Adalet Nöbeti” eylemini değerli bulmaktadır Adalet talebinin hızla toplumsallaşmakta olduğunun altını çizen Ersönmez, “CHP yönetiminin ve Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Ankara’dan İstanbul’a başlattığı ve Konfederasyonumuzun başından itibaren desteklediği ‘Adalet Yürüyüşü’ etrafında kısa sürede her kesimden insanların bir araya gelmesi anlamlı ve önemliydi. KESK dünden bugüne, toplumun adalet, hukuk, demokrasi, hak ve özgürlükleri savunan, tüm kesimleriyle ortak mücadeleyi önüne koymuş, toplumun muhalif yapılarına dönük destek ve dayanışmasını hayata geçirmiştir. KESK adalet ve demokrasinin, toplumun tüm kesimlerinin temel talebi olduğu bilinciyle “Vicdan ve Adalet Nöbeti” eylemini değerli bulmaktadır. 15 Temmuz darbe girişimi sonrası OHAL ve KHK sistemi ile ihraç etmeler, açığa almalar, soruşturmalar, sendikal faaliyetleri suç saymalar baskılar yaşandı. Binlerce KESK üyesi sendikal faaliyet ve çalışmalardan dolayı, KESK’in yürütmüş olduğu emek-demokrasi-barış ve hak alma mücadelesi nedeniyle ihraç edildi, açığa alınıyor, soruşturmalar geçirmektedirler. 2017 TİS sürecine OHAL, KHK hukuku ile gidilmektedir” şeklinde açıklama yaptı. Konfederasyon heyeti TİS sürecine dâhil edilmedi Çalışma Bakanlığı’nın büyük bir skandala imza attığını iddia eden Ersönmez, “Yasaya rağmen Konfederasyonumuz heyetini TİS sürecine dâhil etmemiştir. Dayandıkları ve güç aldıkları yer OHAL ve KHK sistemi olmuştur. OHAL kaldırılmadan, KHK’lar geri çekilmeden ve ihraç edilen kamu emekçileri görevlerine iade edilmeden yapılacak TİS görüşmelerini tanımıyoruz, kabul etmiyoruz” ifadelerini kullandı. Kamu emekçisinin maaşı 3 bin 450 TL’ye çıkarılmalı 20 Temmuz 2016 tarihinde ilan edilen OHAL’in derhal kaldırılması gerektiğini savunan Ersönmez, “Anayasaya ve yasalara aykırı olan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) iptal edilmelidir. OHAL döneminde çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnamelerle herhangi bir hukuki delil ve mahkeme kararı olmadan ihraç edilen tüm kamu görevlileri aynı kadro, unvan ve pozisyonlarında işlerine derhal iade edilmeli, işten el çektirildikleri süre içindeki maddi ve manevi tüm kayıpları telafi edilmelidir. Kadrolaşma, sürgün, rotasyon, soruşturma, mobbing, mülakat gibi ayrımcılık yaratan bütün uygulamalara son verilmelidir. En düşük maaş alan kamu emekçisinin maaşı kira, yakıt, çocuk ve aile yardımı hariç 3 bin 450 TL’ye çıkarılmalıdır. Kamu hizmetleri işletmecilik esaslarına göre değil, toplumsal fayda gözetilerek sağlanmalıdır. Esnek, kuralsız, performansa göre çalışmaya-ücretlendirmeye son verilmelidir” diye açıklamada bulundu.
İstihdam, terfi ve unvan değişikliklerinde cinsiyet eşitliği sağlanmalı Çalışanları bölen, iş ve ücret güvencesini tehdit eden her türlü istihdam biçiminin kaldırılması gerektiğini vurgulayan Ersönmez,, “Bilimsel, demokratik, özgürlükçü, laik ve anadilinde eğitim hakkı sağlanmalıdır. Artan vergi dilimi oranı uygulamasından vazgeçilmeli. Yeni bir İşçi Sağlığı ve Güvenliği Yasası yapılarak 2017 yılı içerisinde ayrımsız tüm çalışanlara uygulanmalı. Kadın kamu emekçilerine; çalışma yaşamında uygulanan ayrımcılık, mobbing, baskı ve şiddete son verilmeli, uygulayanlar hakkında etkili cezai yaptırımlar getirilmeli, istihdam, terfi ve unvan değişikliklerinde cinsiyet eşitliği sağlanmalıdır” diyerek konuşmasını tamamladı. Hüseyin Karataş
RSS