Prof. Akarca, seçmene korku yerine ümit vermenin olumlu sonuçlar getirdiğini belirtirken, muhalefet partilerinin net fayda getirebilmeleri için, vaatlerin parasal yönden sınırlı tutulması gerektiğini ve seçmeni ürkütmemeleri gerektiğine dikkat çekiyor.
Chicago Illinois Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nden Emeritus Profesör Ali Akarca, 7 Haziran Genel Seçimleri öncesi muhalefet partilerinin ekonomi temelli seçim propagandalarını, genel olarak ekonomik gidişatın, Gülen Cemaati ile yaşanan gerilim ve başkanlık söylemlerinin seçmen üzerindeki olası etkilerini, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın siyasi propaganda yapmasını ve Halkların Demokratik Partisi’ni tahlil etti.
Akarca, “Geçmiş örneklere bakarak, seçmenlere korku yerine ümit vermenin bir partiye daha olumlu sonuçlar getirdiğini söyleyebiliriz. Muhalefet partilerinin de bunu anlamış oldukları görülüyor.Ancak vaatlerin ümide dönüşmesi için, yapılacakları ve yapılabilecekleri konularında, inandırıcı olmaları gerekir.İktidara gelme olasılıklarının çok düşük olması muhalefet partileri için bu konuda bir engel.Ayrıca, iktidara gelebilseler bile, seçmenler bunun bir tek parti hükümeti altında değil, bir koalisyon ile olacağını biliyorlar. Bu yüzden, birkaç ortağın vaatlerini bir arada gerçekleştirilecek bir koalisyon hükümetinin ülkeyi, 1970 ve 1990’larda olduğu gibi, yüksek bir enflasyona götürmesinden endişe ederler. Yani net fayda getirebilmeleri için, vaatlerin parasal yönden sınırlı tutulmaları, seçmenleri ürkütmemeleri gerekir” dedi.
Erdoğan seçmeni çok iyi okuyan bir politikacı
“Ekonomi iyi olduğunda iktidarın, kötü olduğunda muhalefet partilerinin, bu durumu işlemeleri ve vaatlerde bulunmaları, tabanlarını motive edip daha yüksek oranda sandığa gitmelerini sağlayarak belki bahsettiğimden biraz daha fazla bir etki yapabilir, ama çok daha fazla değil” diyen Prof. Akarca, “Cumhurbaşkanının, seçimi AKP’nin kazanmasını istediği ve o yönde çalıştığı herkesin malumu. Önce bunun bir ilk değil. Tek parti devrini bir kenara bıraksak bile, Bayar’ın DP’yi, Özal’ın ANAP’ı, Gürsel ve Sezer’in CHP’yi desteklediklerini biliyoruz. Seçmenlerin buna vereceği tepkiye gelince, Erdoğan’ın tutumunu onaylamayanların zaten AKP’ye oy vermediğini, AKP’ye oy verenler arasında Erdoğan’ın davranışını tasvip etmeyenler varsa bile, bu yüzden oylarını değiştireceklerini zannetmiyorum. Erdoğan gibi seçmenleri gayet iyi okuyabilen bir politikacı, AKP’lilerin tepkisi olumsuz olsa, zaten başka türlü davranırdı” şeklinde açıklama yaptı.
AKP’nin aşırı güçleneceğinden endişe edenler HDP’ye oy verecek
“HDP’nin seçime parti olarak girmesinden dolayı stratejik oy verme bu sefer daha da önemli olacak” diyen Akarca, .“Önceki seçimlerde BDP veya DTP’nin bağımsız aday göstermediği veya adaylarının kazanma şansı olmadığı illerdeki taraftarları, ziyan etmemek için, oylarını stratejik olarak başka partilere veriyorlardı. Bu sefer, birçoğu, barajı geçmesi için, HDP’ye destek olabilir.Ayrıca, HDP’nin meclis dışında kalmasının demokrasi için veya Kürt açılımı için olumsuz olacağını düşünerek, HDP meclise giremediği takdirde AKP’nin aşırı güçleneceğinden endişe ederek ve kendi partilerinin kronik başarısızlıklarını protesto etmek için, diğer muhalefet parti taraftarlarının bir kısmı da stratejik olarak HDP lehine oy verebilir. Ancak HDP Doğu’da çatışmaların yeniden başlamasını teşvik eder veya onaylar gibi bir tutum takınırsa, partiye gelebilecek bu oyları kaçırtabilir” uyarısında bulundu.
HDP’nin en kuvvetli olduğu illerin aynı zamanda nüfus artışının ve dolayısı ile seçmen artışının da en yüksek olduğu iller olduğunu hatırlatan Akarca,“Bunların birçoğu seçime katılımın da en düşük olduğu yerler. Buralarda AKP’nin de oy oranı gayet yüksek.Yani her iki parti için de bu illerde ek bir oy potansiyeli mevcut. Tabii bundan yararlanabilmeleri için, kendilerine sempati duyan yeni seçmenleri ve sandığa gitmeyen taraftarlarını daha iyi motive etmeleri gerekiyor. Bu sefer, HDP’nin yüzde 10’u aşma, AKP’nin de TBMM’de anayasayı değiştirecek çoğunluğu elde etme arzuları, onlara gereken ilave şevki sağlayabilir. Aynı şeyleri 3 milyona yakın yurtdışı seçmen konusunda da söyleyebiliriz” dedi.bianet
Chicago Illinois Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nden Emeritus Profesör Ali Akarca, 7 Haziran Genel Seçimleri öncesi muhalefet partilerinin ekonomi temelli seçim propagandalarını, genel olarak ekonomik gidişatın, Gülen Cemaati ile yaşanan gerilim ve başkanlık söylemlerinin seçmen üzerindeki olası etkilerini, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın siyasi propaganda yapmasını ve Halkların Demokratik Partisi’ni tahlil etti.
Akarca, “Geçmiş örneklere bakarak, seçmenlere korku yerine ümit vermenin bir partiye daha olumlu sonuçlar getirdiğini söyleyebiliriz. Muhalefet partilerinin de bunu anlamış oldukları görülüyor.Ancak vaatlerin ümide dönüşmesi için, yapılacakları ve yapılabilecekleri konularında, inandırıcı olmaları gerekir.İktidara gelme olasılıklarının çok düşük olması muhalefet partileri için bu konuda bir engel.Ayrıca, iktidara gelebilseler bile, seçmenler bunun bir tek parti hükümeti altında değil, bir koalisyon ile olacağını biliyorlar. Bu yüzden, birkaç ortağın vaatlerini bir arada gerçekleştirilecek bir koalisyon hükümetinin ülkeyi, 1970 ve 1990’larda olduğu gibi, yüksek bir enflasyona götürmesinden endişe ederler. Yani net fayda getirebilmeleri için, vaatlerin parasal yönden sınırlı tutulmaları, seçmenleri ürkütmemeleri gerekir” dedi.
Erdoğan seçmeni çok iyi okuyan bir politikacı
“Ekonomi iyi olduğunda iktidarın, kötü olduğunda muhalefet partilerinin, bu durumu işlemeleri ve vaatlerde bulunmaları, tabanlarını motive edip daha yüksek oranda sandığa gitmelerini sağlayarak belki bahsettiğimden biraz daha fazla bir etki yapabilir, ama çok daha fazla değil” diyen Prof. Akarca, “Cumhurbaşkanının, seçimi AKP’nin kazanmasını istediği ve o yönde çalıştığı herkesin malumu. Önce bunun bir ilk değil. Tek parti devrini bir kenara bıraksak bile, Bayar’ın DP’yi, Özal’ın ANAP’ı, Gürsel ve Sezer’in CHP’yi desteklediklerini biliyoruz. Seçmenlerin buna vereceği tepkiye gelince, Erdoğan’ın tutumunu onaylamayanların zaten AKP’ye oy vermediğini, AKP’ye oy verenler arasında Erdoğan’ın davranışını tasvip etmeyenler varsa bile, bu yüzden oylarını değiştireceklerini zannetmiyorum. Erdoğan gibi seçmenleri gayet iyi okuyabilen bir politikacı, AKP’lilerin tepkisi olumsuz olsa, zaten başka türlü davranırdı” şeklinde açıklama yaptı.
AKP’nin aşırı güçleneceğinden endişe edenler HDP’ye oy verecek
“HDP’nin seçime parti olarak girmesinden dolayı stratejik oy verme bu sefer daha da önemli olacak” diyen Akarca, .“Önceki seçimlerde BDP veya DTP’nin bağımsız aday göstermediği veya adaylarının kazanma şansı olmadığı illerdeki taraftarları, ziyan etmemek için, oylarını stratejik olarak başka partilere veriyorlardı. Bu sefer, birçoğu, barajı geçmesi için, HDP’ye destek olabilir.Ayrıca, HDP’nin meclis dışında kalmasının demokrasi için veya Kürt açılımı için olumsuz olacağını düşünerek, HDP meclise giremediği takdirde AKP’nin aşırı güçleneceğinden endişe ederek ve kendi partilerinin kronik başarısızlıklarını protesto etmek için, diğer muhalefet parti taraftarlarının bir kısmı da stratejik olarak HDP lehine oy verebilir. Ancak HDP Doğu’da çatışmaların yeniden başlamasını teşvik eder veya onaylar gibi bir tutum takınırsa, partiye gelebilecek bu oyları kaçırtabilir” uyarısında bulundu.
HDP’nin en kuvvetli olduğu illerin aynı zamanda nüfus artışının ve dolayısı ile seçmen artışının da en yüksek olduğu iller olduğunu hatırlatan Akarca,“Bunların birçoğu seçime katılımın da en düşük olduğu yerler. Buralarda AKP’nin de oy oranı gayet yüksek.Yani her iki parti için de bu illerde ek bir oy potansiyeli mevcut. Tabii bundan yararlanabilmeleri için, kendilerine sempati duyan yeni seçmenleri ve sandığa gitmeyen taraftarlarını daha iyi motive etmeleri gerekiyor. Bu sefer, HDP’nin yüzde 10’u aşma, AKP’nin de TBMM’de anayasayı değiştirecek çoğunluğu elde etme arzuları, onlara gereken ilave şevki sağlayabilir. Aynı şeyleri 3 milyona yakın yurtdışı seçmen konusunda da söyleyebiliriz” dedi.bianet