Gaziantep Otizm Vakfı Başkanı Gülçin İkizceli, otizmli çocukların kaynaştırma öğrenci düzenlemesinden önce deneyimli eğitmen ve fiziki şartların sağlanması gerektiğini belirtti
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından, geçtiğimiz günlerde, kaynaştırma/bütünleştirme öğrencisi olan otizmli çocukların eğitiminde "kolaylaştırıcı kişi" olarak görev yapacak olan "gölge öğretmen" uygulaması hayata geçirilecek, bir genelge yayınladı. Konuya ilişkin görüştüğümüz Gaziantep Otizm Vakfı Başkanı Gülçin İkizceli, gölge öğretmenin kapsamlı olması gerektiğini belirterek, öncelikle yerel yönetimlerin otizmli çocuklar için fiziki şartların sağlaması gerektiğine vurgu yaptı.
Bundan 2 yıl önce kurulan Gaziantep Otizm Vakıf’ın neler yaptığına kısaca değinen İkizceli, vakıf olarak öncelikle otizmli çocuklarla birebir ilgilendiklerini ve onların sosyalleşme sorunlarını azaltmaya veya gidermeye çalıştıklarını belirtti. Vakıfın 24 öğrencisi olduğunu ve bu öğrencilerin de başında 24 öğretmen olduğuna değinen İkizceli, “Bizim için önemli olan çocukların birebir ilgilenmesi gereken bir durumda olduklarını bilmek. Öncelikle bu çocuklar hayatı yaşamayı öğrenmeleri gerekiyor. Bizler okula başlasınlar, okuma yazma öğrensinler veya akademik kariye yapsınlar demiyoruz. Evet, bunların olması güzel olur. Ancak bizim en büyük önceliğimiz bu çocukların bizimle birlikte yaşamalarıdır. Çünkü bizim ana sıkıntımız sosyalleşmemedir” dedi.
‘Kaynaştırma öğrencilerine deneyimli
eğitmen ve fiziki şartlar sağlanmalı’
Otizmi çocukların kaynaştırma öğrencisi olarak eğitime başlamadan önce MEB’in deneyimli eğitilmen ve fiziki şartlar sağlaması gerektiğini söyleyen İkizceli, “Öncelikle okullarda çocuklara gölge öğretmen uygulanması gerekiyor. Milli Eğitim Bakanlığı bunu sağlayacağını söylemiş. Dileriz ki olur. Bu sağlandığı sürece çocukların birçoğunu gönderebiliriz. Ayrıca servis sıkıntısı var. Çocuk servise bindiğinde ona emniyet kemerini bağlayacak, ne zaman inmesi gerektiğini öğretecek bir kişini olması gerekiyor. Dolayısıyla gölge öğretmen uygulaması geniş ve kapsamlı olduğunun bilinmesi gerekiyor. Okullardaki müfredat Otizmli çocuklara uygun olacak şekilde olmalı. Çünkü onların öğrenme şekli biraz farklı. Onlara özel dersler verilmesi de gereke bilir. Bunun yanı sıra çocuk öfke krizi geçirdiğinde, onun kriz odası dediğimiz bir odaya getirilip, sakinleştirilmesi gerekebiliyor. O nedenle kaynaştırma okullarında fiziki şartlar da sağlanmalı. Kısacası kaynaştırma çocuklar için yapılması gereken deneyimli eğitmenin olması ve fiziki koşulların yaratılmasıdır” ifadelerinde bulundu.
“Farkındalık ‘Mavi Işık’
yakmakla sağlanmaz”
Yerel yönetimlerde farkındalık yaratmak için sadece ‘Mavi ışık’ yakarak sağlanmaması gerektiğini belirten İkizceli, “Nisan ayının ilk haftası mavi ışık yakılıyor. Ancak sonraki süreçlerde otizmli çocuklar unutuluyor ve bir şeyler yapılmıyor. Bu nedenle farkındalık oluşturmanın artık bir anlamı kalmıyor. Otizm farkındalığı bu mu? Böyle olmaz. Bu farkındalık yaratmak değil, farkındalık yaratabilmek için o çocukları aramıza almamız gerekiyor. İnsanların onları tanıması ve bilmesi lazım. Toplumun içine karşımaları ve bu imkânların sağlanması gerekiyor. Farkındalık bu. Antep otizm dostu bir şehir deniliyor. Ancak şehirde buna dair bir şey yok. Yerel yönetimin bizim imkânlarımızı sağlaması gerekiyor. Fiziki şartları gibi iyileştirmeler yapabilir. Çocuklar için spor yapacak alanlar sağlanabilir. Otizm farkındalığı da dostu da bu şekilde olur” dedi. Esra Aydın
Milli Eğitim Bakanlığı tarafından, geçtiğimiz günlerde, kaynaştırma/bütünleştirme öğrencisi olan otizmli çocukların eğitiminde "kolaylaştırıcı kişi" olarak görev yapacak olan "gölge öğretmen" uygulaması hayata geçirilecek, bir genelge yayınladı. Konuya ilişkin görüştüğümüz Gaziantep Otizm Vakfı Başkanı Gülçin İkizceli, gölge öğretmenin kapsamlı olması gerektiğini belirterek, öncelikle yerel yönetimlerin otizmli çocuklar için fiziki şartların sağlaması gerektiğine vurgu yaptı.
Bundan 2 yıl önce kurulan Gaziantep Otizm Vakıf’ın neler yaptığına kısaca değinen İkizceli, vakıf olarak öncelikle otizmli çocuklarla birebir ilgilendiklerini ve onların sosyalleşme sorunlarını azaltmaya veya gidermeye çalıştıklarını belirtti. Vakıfın 24 öğrencisi olduğunu ve bu öğrencilerin de başında 24 öğretmen olduğuna değinen İkizceli, “Bizim için önemli olan çocukların birebir ilgilenmesi gereken bir durumda olduklarını bilmek. Öncelikle bu çocuklar hayatı yaşamayı öğrenmeleri gerekiyor. Bizler okula başlasınlar, okuma yazma öğrensinler veya akademik kariye yapsınlar demiyoruz. Evet, bunların olması güzel olur. Ancak bizim en büyük önceliğimiz bu çocukların bizimle birlikte yaşamalarıdır. Çünkü bizim ana sıkıntımız sosyalleşmemedir” dedi.
‘Kaynaştırma öğrencilerine deneyimli
eğitmen ve fiziki şartlar sağlanmalı’
Otizmi çocukların kaynaştırma öğrencisi olarak eğitime başlamadan önce MEB’in deneyimli eğitilmen ve fiziki şartlar sağlaması gerektiğini söyleyen İkizceli, “Öncelikle okullarda çocuklara gölge öğretmen uygulanması gerekiyor. Milli Eğitim Bakanlığı bunu sağlayacağını söylemiş. Dileriz ki olur. Bu sağlandığı sürece çocukların birçoğunu gönderebiliriz. Ayrıca servis sıkıntısı var. Çocuk servise bindiğinde ona emniyet kemerini bağlayacak, ne zaman inmesi gerektiğini öğretecek bir kişini olması gerekiyor. Dolayısıyla gölge öğretmen uygulaması geniş ve kapsamlı olduğunun bilinmesi gerekiyor. Okullardaki müfredat Otizmli çocuklara uygun olacak şekilde olmalı. Çünkü onların öğrenme şekli biraz farklı. Onlara özel dersler verilmesi de gereke bilir. Bunun yanı sıra çocuk öfke krizi geçirdiğinde, onun kriz odası dediğimiz bir odaya getirilip, sakinleştirilmesi gerekebiliyor. O nedenle kaynaştırma okullarında fiziki şartlar da sağlanmalı. Kısacası kaynaştırma çocuklar için yapılması gereken deneyimli eğitmenin olması ve fiziki koşulların yaratılmasıdır” ifadelerinde bulundu.
“Farkındalık ‘Mavi Işık’
yakmakla sağlanmaz”
Yerel yönetimlerde farkındalık yaratmak için sadece ‘Mavi ışık’ yakarak sağlanmaması gerektiğini belirten İkizceli, “Nisan ayının ilk haftası mavi ışık yakılıyor. Ancak sonraki süreçlerde otizmli çocuklar unutuluyor ve bir şeyler yapılmıyor. Bu nedenle farkındalık oluşturmanın artık bir anlamı kalmıyor. Otizm farkındalığı bu mu? Böyle olmaz. Bu farkındalık yaratmak değil, farkındalık yaratabilmek için o çocukları aramıza almamız gerekiyor. İnsanların onları tanıması ve bilmesi lazım. Toplumun içine karşımaları ve bu imkânların sağlanması gerekiyor. Farkındalık bu. Antep otizm dostu bir şehir deniliyor. Ancak şehirde buna dair bir şey yok. Yerel yönetimin bizim imkânlarımızı sağlaması gerekiyor. Fiziki şartları gibi iyileştirmeler yapabilir. Çocuklar için spor yapacak alanlar sağlanabilir. Otizm farkındalığı da dostu da bu şekilde olur” dedi. Esra Aydın