İnşaat Mühendisleri Odası Gaziantep Şubesi, asrın felaketi olarak değerlendirilen 6 Şubat Kahramanmaraş depremlerinin yıl dönümünde, “Sağlıklı ve güvenli bir yuvaya sahip olmak planlı ve denetimli bir yapılaşmayı gerektirir” vurgusu yapıldı
İnşaat Mühendisleri Odası Gaziantep Şube Başkanı Burkay Güçyetmez, 6 Şubat depremlerinin, toplumsal bir travma olarak uzun yıllar etkisini sürdüreceğine dikkat çekti.
Yozlaşma kültürü büyükten başlayıp küçüğe doğru yayılıyor
Başkan Güçyetmez, “Rant odaklı imar düzeni ile yapılaşmada kuralsızlığın ve cezasızlığın hakim olması kaçak yapılaşmanın önünü açmakta bunun sonucunda da imar afları zorunlu hale geliyor. Unutulmamalıdır ki, yozlaşma kültürü büyükten başlayıp küçüğe doğru yayılıyor. Sermaye gruplarının, “güçlü” kesimlerin inşaatlarına göz yumup tam tersine özel düzenlemelerle hukukileştirmeye çalışılması toplumun geneline emsal teşkil ediyor” dedi.
Aradan bir yıl geçmesine rağmen deprem bölgesinde sorunları sürüyor
Deprem bölgesinde sorunların halen devam ettiğini kaydeden Güçyetmez, “Depremlerin 1. yılını geride bırakırken depremin en çok etkilediği Antakya başta olmak üzere deprem bölgesinde barınma, beslenme, sağlık, hijyen, içme suyu, eğitim gibi en temel insani ihtiyaçlara yönelik sorunlar hala devam ediyor. Yıkılmayı bekleyen ağır hasarlı yapılar insan hayatını tehlikeye sokmaya devam ederken, kontrolsüz bir şekilde yürütülen enkaz kaldırma işlemleri çevreye ve insan sağlığına zararlar vermekte, enkaz toplama alanları ise içmesuyu kaynaklarını kirletmesi bakımından ciddi riskler oluşturuyor” açıklamasını yaptı.
Sağlıklı ve güvenli bir yuvaya sahip olmak planlı ve denetimli bir yapılaşmayı gerektirir
Kalıcı konutların biran önce yapılıp teslim edilmesinin bölgede hayatın normale dönmesi açısından çok önemli olduğunu ifade eden Güçyetmez, “Sorun sadece insanların başını sokacakları bir çatıya sahip olmaları değil. Sağlıklı ve güvenli bir yuvaya sahip olmak planlı ve denetimli bir yapılaşmayı gerektirir. Yer seçimi yanlışlıklarından, sorunlu imalatlara kadar pek çok konu geçtiğimiz aylarda kamuoyunun dikkatini çekti. Bu durum denetim ve planlama hizmetlerinin yeterince yapılamadığı kuşkusunu doğuruyor” dedi.
Güçyetmez, “Her büyük depremde olduğu gibi bu depremlerde de yaşanan yıkımın teknik nedenlerini 6 ana başlıkta sıralaya biliriz. Birincisi, zayıf zemin koşulları, ikincisi malzeme zafiyetleri, üçüncüsü konstrüktif zafiyetler, dördüncüsü yapı düzensizliklerinin yarattığı hasarlar, beşincisi sonradan yapılan bilinçsiz tadilat ve müdahaleler, altıncısı ise yıpranmışlık ve bakımsızlık. Bu sebeplerin birden fazlasının bir araya gelmesi hasar ve yıkım oranlarını artırır” tespitini yaptı.
10 milyon yapı stokunun önemli bir oranı riskli yapı
Ülkemizde bulunan 10 milyon yapı stokunun önemli bir oranının riskli yapı olduğunu sözlerine ekleyen Güçyetmez, “İlave olarak birkaç yılda bir çıkarılan imar aflarıyla riskli yapı stoku daha da şişiriliyor. Ayrıca her yıl 100 bin civarında yeni yapı inşa ediliyor. Çünkü tarımsal alanlara ve zemini sorunlu bölgelere yüksek katlı ve yüksek yoğunluklu imar izinleri verilmekte, emsal artışlarıyla kentler yoğunlaştırılmakta, mühendislik hizmetleri kağıt üzerinde kalmakta, yapı üretimi ve denetimi serbest piyasanın kuralsız kârlılık hesaplarına teslim ediliyor” ifadelerini kullandı.
Aksine davranışların hukuki ve cezai yaptırımları olmalı
Öncelikle sağlam, kararlı ve istikrarlı bir siyasi irade ile kamunun ihtiyaç ve menfaatlerini gözeten, meselelere bütüncül ve bilimsel bakabilen bir anlayışa ihtiyaç var olduğunu vurgulayan İnşaat Mühendisleri Odası Gaziantep Şube Başkanı Burkay Güçyetmez, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Afetlere hazırlık çalışmaları kaynak ve zaman gerektiren uzun soluklu çalışmalar. Yani siyasi kadroların ihtiyaç duyduğu ve kendi dönemlerinde yapıp bitirebilecekleri gösterişli yapılar/faaliyetler olma özelliğine sahip değil. Dolayısıyla gerek merkezi, gerekse yerel yöneticilerin esnetip gevşetemeyeceği yasal düzenlemeler yapılmalı, kaynakların doğru ve yerinde kullanımı için önlemler alınmalı, aksine davranışların hukuki ve cezai yaptırımları olmalı.”
Ülkedeki riskli yapı stoku belirlenmeli, yapı envanteri çıkarılmalı
Güçyetmez, “Ülkedeki riskli yapı stoku belirlenmeli, yapı envanteri çıkarılarak belirli bir risk sırası ile tüm binaların deprem güvenliğinin belirlenmesi zorunlu hale getirilmeli. Kentsel dönüşümde kamu yararı gözetilmeli, rant odaklı kentsel dönüşüm anlayışı terk edilmeli. Dönüşüm sosyal, ekonomik ve mekânsal gelişmenin bir bütünü olarak ele alınmalı. Yetkin mühendislik uygulaması muhakkak hayata geçirilmeli. İnşaat mühendisliğinin ilgi alanına giren konularda halkın güvenli yaşam hakkının korunması ve mühendisliğin gerekliliklerinin yerine getirilmesi amacıyla bilgili, deneyimli ve etik kurallara bağlı mühendisler eliyle yapılabilmesi için, meslek kuruluşlarının sorumluluğunda yetkin mühendislik uygulamasına geçilmeli” diye konuşma yaptı.