Sabancı Vakfı, 2014 yılında Toplumsal Gelişme Hibe Programı kapsamında hibe vereceği yeni projelerini açıkladı. Son yedi yıldır kadın, genç ve engellilere yönelik sivil toplum kuruluşlarının projelerine hibe veren Vakıf, 2014 yılında 9 yeni projeyi daha hibe programına dahil ederek destek verdiği proje sayısını 46’ya çıkardı. Vakfın, bugüne kadar Toplumsal Gelişme Hibe Programı kapsamında verdiği toplam hibe tutarının bu yılla birlikte 8 milyon TL’yi aştığı belirtildi.
Ekonomi basını ile bir sohbet toplantısı düzenleyen Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı; başvuruların her yıl artış gösterdiğini, bu başvuruların arasından proje seçmenin de zorlaştığını belirterek “Bu sevindirici bir gelişme. Katkı yapmaya değer ve başarılı olmaya değer projeler arttıkça aralarından seçim yapmak da zorlaşıyor. STK’lar her yıl yeni ve fark yaratan yaratıcı projelerle geliyorlar. Sorunlara yaklaşımda ilk kez karşılaştığımız çözüm önerilerini görmek umut verici. Her proje göle atılan bir taşın dalga dalga yayılması gibi. Başvurular bir anlamda kar topu gibi büyüyor.Bir yanda alanlarında çok başarılı STK’lar var,diğer yanda gönüllüler var, fark yaratmak isteyen çok sayıda insan var.Böyle umutlu bir tablo ile karşı karşıyayız” dedi. Fark yaratan projelerin toplumda bir etki yaratması için sabırlı bir çalışmaya gerek olduğunu ve zamana şans vermek gerektiğini belirten Güler Sabancı, iş hayatında 5 yılda 10 yılda ulaşılacak hedeflere, toplumsal konularda bunun iki misli daha fazla zamana ihtiyaç olduğunu söyledi.
Güler Sabancı, Sabancı Vakfı olarak 2006 yılında Vakfı yeniden yapılandırarak insanların hayatında olumlu değişimler yaratacak toplumsal programlar hayata geçirmeye başladıklarını belirterek, “Bu noktada en önemli paydaşımız sivil toplum kuruluşları oldu. Çünkü, toplumsal gelişmenin en önemli göstergesi olan; her kesimin temel haklarını koruyan, eşitlikler sunan, katılımcı ve demokratik bir toplum yapısının toplumun tüm katmanlarına yayılmasında sivil toplum kuruluşları önemli bir rol oynuyor” dedi. Günümüzde sivil toplum kuruluşlarının çalışmalarının toplumun her kesimini kucaklayan nitelikte çok geniş bir yelpazesi olduğunu söyleyen Sabancı, “Kimi gençlerin toplumsal hayata katılımı için; kimi engelliler ile ilgili bir konunun politikalara dahil edilmesi için; kimi ise kadınların ekonomik ve sosyal olarak güçlenmesi için çalışıyor. Tüm bu çalışmaların temelinde toplumsal gelişme var. Katılımcılığın yaygınlaşması, eşitliğin sağlanması ve demokrasinin derinleşmesi var” diye konuştu.
Güler Sabancı, Hibe Programları’nın toplumsal gelişme adına önemli bir ihtiyaca cevap verdiğini ve sivil toplum kuruluşlarının yeni ve yaratıcı projeler geliştirmesine de vesile olduğunu belirterek, “Bu yıl seçtiğimiz projelerle birlikte bugüne kadar kadın, engelli ve genç alanlarında geliştirilen 46 projeye hibe vermiş olacağız. Hibe programlarının Vakfımızla birlikte ülkemizde bilinmeye ve yayılmaya başlaması daha fazla sorumluluk hissetmemize neden oluyor. Çalışmalarımızın küresel çapta izleniyor ve takdir görüyor olması, bizi de daha iyisini yapmaya teşvik ediyor” dedi. “Hibe programlarımızla sadece sivil toplum kuruluşlarını desteklemiyoruz aynı zamanda onlardan öğreniyoruz” diyen Güler Sabancı, insanların hayatında yarattıkları pozitif gelişmelerden güç alarak topluma ve diğer kuruluşlara örnek olmaya, başarı öykülerini çoğaltmaya devam edeceklerini söyledi.
Sabancı Vakfı Genel Müdürü Zerrin Koyunsağan ise, konuşmasında “Hibe Programları, küresel çapta faaliyet gösteren vakıfların uyguladığı, kendi kendini büyüten bir model. Hibeyi tek bir sivil toplum kuruluşuna aktarıyorsunuz, o kuruluş projesiyle binlerce kişiye ulaşıyor. Böylece sivil toplum kuruluşu aracılığıyla binlerce kişiye dokunmuş oluyorsunuz. Biz de Türkiye’de hibe kültürünü yaratan ilk özel aile Vakfı olarak Hibe Programlarımızla 72 ilde doğrudan 70 binden fazla insanın, dolaylı olarak da 300 bine yakın insanın hayatına dokunduk. Ulusal ve uluslararası düzeyde önemli etkiler yarattık” dedi.Hibe programlarını özellikle, kadın, genç ve engellileri odak noktasına alarak geliştirdiklerini belirten Koyunsağan, “Kadınlar, gençler ve engelliler toplumda eşit fırsatlardan yararlanamıyor ve toplumsal hayata aktif olarak katılamıyorlar. Oysa katılımcı bir toplum; algılarımızdaki engellerin kalktığı, ön yargılarımızı yıktığımız ve farklılıklara saygı gösterdiğimiz bir toplum demektir. Bu yıl yine bu konulara odaklanan, sürdürülebilir ve model olabilecek nitelikte projeler seçmeye özen gösterdik” dedi. ANKA
Ekonomi basını ile bir sohbet toplantısı düzenleyen Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı; başvuruların her yıl artış gösterdiğini, bu başvuruların arasından proje seçmenin de zorlaştığını belirterek “Bu sevindirici bir gelişme. Katkı yapmaya değer ve başarılı olmaya değer projeler arttıkça aralarından seçim yapmak da zorlaşıyor. STK’lar her yıl yeni ve fark yaratan yaratıcı projelerle geliyorlar. Sorunlara yaklaşımda ilk kez karşılaştığımız çözüm önerilerini görmek umut verici. Her proje göle atılan bir taşın dalga dalga yayılması gibi. Başvurular bir anlamda kar topu gibi büyüyor.Bir yanda alanlarında çok başarılı STK’lar var,diğer yanda gönüllüler var, fark yaratmak isteyen çok sayıda insan var.Böyle umutlu bir tablo ile karşı karşıyayız” dedi. Fark yaratan projelerin toplumda bir etki yaratması için sabırlı bir çalışmaya gerek olduğunu ve zamana şans vermek gerektiğini belirten Güler Sabancı, iş hayatında 5 yılda 10 yılda ulaşılacak hedeflere, toplumsal konularda bunun iki misli daha fazla zamana ihtiyaç olduğunu söyledi.
Güler Sabancı, Sabancı Vakfı olarak 2006 yılında Vakfı yeniden yapılandırarak insanların hayatında olumlu değişimler yaratacak toplumsal programlar hayata geçirmeye başladıklarını belirterek, “Bu noktada en önemli paydaşımız sivil toplum kuruluşları oldu. Çünkü, toplumsal gelişmenin en önemli göstergesi olan; her kesimin temel haklarını koruyan, eşitlikler sunan, katılımcı ve demokratik bir toplum yapısının toplumun tüm katmanlarına yayılmasında sivil toplum kuruluşları önemli bir rol oynuyor” dedi. Günümüzde sivil toplum kuruluşlarının çalışmalarının toplumun her kesimini kucaklayan nitelikte çok geniş bir yelpazesi olduğunu söyleyen Sabancı, “Kimi gençlerin toplumsal hayata katılımı için; kimi engelliler ile ilgili bir konunun politikalara dahil edilmesi için; kimi ise kadınların ekonomik ve sosyal olarak güçlenmesi için çalışıyor. Tüm bu çalışmaların temelinde toplumsal gelişme var. Katılımcılığın yaygınlaşması, eşitliğin sağlanması ve demokrasinin derinleşmesi var” diye konuştu.
Güler Sabancı, Hibe Programları’nın toplumsal gelişme adına önemli bir ihtiyaca cevap verdiğini ve sivil toplum kuruluşlarının yeni ve yaratıcı projeler geliştirmesine de vesile olduğunu belirterek, “Bu yıl seçtiğimiz projelerle birlikte bugüne kadar kadın, engelli ve genç alanlarında geliştirilen 46 projeye hibe vermiş olacağız. Hibe programlarının Vakfımızla birlikte ülkemizde bilinmeye ve yayılmaya başlaması daha fazla sorumluluk hissetmemize neden oluyor. Çalışmalarımızın küresel çapta izleniyor ve takdir görüyor olması, bizi de daha iyisini yapmaya teşvik ediyor” dedi. “Hibe programlarımızla sadece sivil toplum kuruluşlarını desteklemiyoruz aynı zamanda onlardan öğreniyoruz” diyen Güler Sabancı, insanların hayatında yarattıkları pozitif gelişmelerden güç alarak topluma ve diğer kuruluşlara örnek olmaya, başarı öykülerini çoğaltmaya devam edeceklerini söyledi.
Sabancı Vakfı Genel Müdürü Zerrin Koyunsağan ise, konuşmasında “Hibe Programları, küresel çapta faaliyet gösteren vakıfların uyguladığı, kendi kendini büyüten bir model. Hibeyi tek bir sivil toplum kuruluşuna aktarıyorsunuz, o kuruluş projesiyle binlerce kişiye ulaşıyor. Böylece sivil toplum kuruluşu aracılığıyla binlerce kişiye dokunmuş oluyorsunuz. Biz de Türkiye’de hibe kültürünü yaratan ilk özel aile Vakfı olarak Hibe Programlarımızla 72 ilde doğrudan 70 binden fazla insanın, dolaylı olarak da 300 bine yakın insanın hayatına dokunduk. Ulusal ve uluslararası düzeyde önemli etkiler yarattık” dedi.Hibe programlarını özellikle, kadın, genç ve engellileri odak noktasına alarak geliştirdiklerini belirten Koyunsağan, “Kadınlar, gençler ve engelliler toplumda eşit fırsatlardan yararlanamıyor ve toplumsal hayata aktif olarak katılamıyorlar. Oysa katılımcı bir toplum; algılarımızdaki engellerin kalktığı, ön yargılarımızı yıktığımız ve farklılıklara saygı gösterdiğimiz bir toplum demektir. Bu yıl yine bu konulara odaklanan, sürdürülebilir ve model olabilecek nitelikte projeler seçmeye özen gösterdik” dedi. ANKA