ANASAYFA arrow right Güncel

Şangay gibi bir işbirliği örgütü AB’ye alternatif değildir

Şangay gibi bir işbirliği örgütü AB’ye alternatif değildir
YAYINLAMA: 16 Nisan 2020 / 05.24
GÜNCELLEME: 16 Nisan 2020 / 05.24
Gaziantep Ticaret Odası’nda saat “Değişen Dünyada Türkiye: Küresel Dönüşüm ve AB Süreci” konulu panel düzenlendi. Paneld
Gaziantep Ticaret Odası’nda saat “Değişen Dünyada Türkiye: Küresel Dönüşüm ve AB Süreci” konulu panel düzenlendi. Panelde Avrupa Birliği, AB-Türkiye ilişkileri, küresel ekonomide değişen dengeler ve küresel ticarette yeni kurallar ve aktörler gibi konular hakkında bilgi verildi.

Güçlü ve demokratik bir Türkiye her zaman kazançlı olacak
Avrupa Birliği ile herhangi bir müzakerede güçlü ve demokratik bir Türkiye’nin her zaman daha fazla kazançlı olacağına dikkat çeken İKV Genel Sekreteri Doç. Dr. Çiğdem Nas, “Türkiye’nin daha kazançlı olması için üyelik ve Gümrük Birliği konularında daha fazla ilerleme sağlaması lazım. Şangay gibi iş birliği örgütü AB’ye alternatif değil. Çünkü AB, dünyanın en ileri entegrasyon hareketlerinden biridir, Türkiye içinde hiçbir zaman vazgeçemeyeceği bir ortak ve Türkiye’nin istikrarlı olması Avrupa Birliği açısından önemli” derken, Bozkurt Aran,“Çin yeni mal üreterek büyüyor. Rusya ise bölgesel bir güçtür. Çünkü 1,2 milyar Gayri Safi illi Hasılası var” hatırlatmasında bulundu.

Gümrük Birliği gelişmelere
uyum sağlayamıyor
Türkiye ve AB ilişkilerinin ikilemli yani paradoksal bir ilişki olduğunu sözlerine ekleyen Nas, Türkiye’nin müzakereleri yürüten bir ülke olduğunu ancak müzakerenin ilerlemediğini hatırlattı. “En son başlık 2016 yılında açıldı, o zamandan bu zamana kadar müzakerelerde herhangi bir fasıl açamıyoruz. Gümrük Birliği’nin güncellenmesi söz konusuydu, bunun için de çeşitli hazırlıklar yapıldı. Çünkü bahsedildiği gibi Gümrük Birliği artık, dünya ticaretindeki gelişmelere uyum sağlayamıyor. Revize edilmesi ve kapsamının genişletilmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Türkiye-AB arasında
vize önemli bir sorun
Türkiye-AB arasında vizenin de önemli sorun olduğunu dile getiren Nas, “2013 yılında başlamış bir diyalogumuz var, fakat yine son olarak Türkiye’nin yerine getirmediği 4 kriter kaldı, bu kriterlerin yerine getirilmesi ve daha sonra konseyde onaylanması gerekiyor. Bu süreçte sürüncemede kalan bir süreç. Yani şu anda tek işleyen süreç mülteci işlevidir. Bu konuda 2 anlaşma yapıldı. Bunun karşılığında AB Türkiye’ye bazı fonlar verdi. Türkiye üzerinden Avrupa’ya geçen mültecilerin iade edilmeleri söz konusu oldu, bunun içinde karşılıklı uzlaşıya varıldı, şu anda AB’nin desteklediği proje devam ediyor” diye açıklama yaptı.
Yani iyi ile kötünün geri ile ilerinin aynı
anda var olduğu çok çelişkili bir dönem
Eski ile yeninin bir arada olduğu bir dönem yaşandığını kaydeden Nas, “Bir yandan otomasyondan diğer yandan yapay zekadan bahsediyoruz. Yemen’de büyük bir savaş devam ediyor. Yani iyi ile kötünün geri ile ilerinin aynı anda var olduğu çok çelişkili ve yorumlaması ve analiz etmesi zor bir dünyadan geçiyoruz. Bu dünya içinde Avrupa Birliği hala önemli bir aktör. Avrupa Birliğine yönelik son yıllarda çok fazla eleştiriler okuduk ve sorunlarına odaklandık. Ancak başlı başına Avrupa Birliği gibi bir yapı olması ülkelerin aralarındaki iş birliğinin hangi aşamalara gideceğini göstermesi açısından önemlidir” dedi
, Avrupa Birliği’ndeki gelişmeler
Türkiye’yi yakından ilgilendiriyor
Değişen dünya dengelerinde AB’nin de çeşitli sorunlarla karşı karşıya olduğunu dile getiren Nas, Avrupa Birliği’ndeki gelişmelerin Türkiye’yi yakından ilgilendirdiğini söylerken, “Günümüzde Avrupa Birliği’nin çok farklı alanlarda sorunları var ama genel olarak her şeyden kendi değerleri açısından zor bir dönemden geçtiğini görüyoruz. Türkiye gibi ülkeleri de etkileyen Kopenhag kriterleri olarak adlandırdığımız insan hakları, demokrasi, hukukun üstünlüğü gibi temel değerlere dayanan bir topluluktur Avrupa Birliği. Fakat bugün kendi içinde dahi bu değerlerden uzaklaşan ülkeler var. Liberalizmin son kalesi dediğimiz Avrupa Birliği kendi içinde bu değerlerden uzaklaşmayla mücadele etmek durumunda. Demokratik temsil dediğimiz özellikle Avrupa kurumlarının halktan kopuk olmalarını demokratik açık olarak adlandırıyoruz. Avrupa’da üye devletlerdeki siyasete baktığımızda Avrupa’ya karşı olan akımların yükselişte olduğunu görüyoruz” ifadelerine yer verdi.
Türkiye’nin savunma
harcaması 15 milyar
Patent başvurusunun inovasyon, inovasyonun da yenilik olduğunu ifade eden TEPAV Ticaret Çalışmaları Direktörü Bozkurt Aran, tasarrufun yatırım anlamına geldiğini söyledi. Dünyanın en büyük 10 bankasının ilk 3’ünün Çin’de olduğunu ve Çin’in gün geçtikçe büyüdüğünü kaydeden Aran, “Çin yeni mal üreterek büyüyor. Rusya ise bölgesel bir güçtür. Çünkü 1,2 milyar Gayri Safi illi Hasılası var. Amerika’nın savunma harcaması 710 milyar, Çin’in 215 milyardır, Rusya 69 milyar dolar ve Türkiye’nin ise 15 milyar dolardır. Gelişmiş ülkelerden başlayarak devam eden korumacılık rüzgarı var. Bu rüzgarın dışında kalmak mümkün değil” şeklinde açıklama yaptı.
Türkiye, hem stratejik hem
de politik konumda yer alıyor
“Son 20 yıldan fazla bir süredir gördüğümüzden çok daha fazla gerilim ile karşı karşıya kaldık” Gaziantep Ticaret Odası Başkanı Tuncay Yıldırım, Önümüzdeki 10 yıl dünya ticaretinin gelecek vizyonunu belirleyecek bir zamandır. Bu değişim ile bu yeni dünya düzeninde Türkiye, hem stratejik hem de politik olarak olmazsa olmaz bir konumda yer almaktadır. Bu konumda ekonomik ve toplumsal çıkarlarını doğrultusunda doğru kullanmamızı sağlayacak stratejileri geliştirmemiz elzem bir durumdur” diye konuştu.
Siyasi dengeler, ekonomik
güç merkezleri değişiyor
Dünyadaki siyasi dengelerin, ekonomik güç merkezlerinin değiştiğini ve değişmeye de devam ettiğini belirten Yıldırım, “Özellikle ABD’de son başkanlık seçimlerinin ardından uygulanan politikalar küresel ekonomik istikrarsızlıklar ve siyasal, jeopolitik, güç ilişkilerinde yaşanan dönüşümlerin şiddetini arttırdığı düşünülüyor. Türkiye-AB ilişkileri içerisinde bulunduğumuz bu küresel döngüsel koşullar altında oldukça zorlu ve belirsizlikler içinde bir düzenden geçmektedir. Başlangıcından bu yana Türkiye’nin ekonomik ve siyasal gelişimine ciddi katkılar sağlamış AB adaylığı bugün gerek iç siyasal gerekse dış politikanın öncelik konusu olmaktan çıkmış bir durumdadır. Oysa biz mücadelenin başında hazırladığımız ulusal programda mevcut siyasal koşullar ne olursa olsun AB üyeliği Türkiye için bir cumhuriyet projesi demiştik. Bu projeden asla vazgeçmemeliyiz ve bu projede diretmeliyiz” değerlendirmesinde bulundu. Hüseyin Karataş


Panele, Gaziantep Ticaret Odası Başkanı Tuncay Yıldırım, İKV Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Haluk Kabaalioğlu, eski Büyükelçi ve TEPAV Ticaret Çalışmaları Direktörü Bozkurt Aran, TEPAV G20 Çalışmaları Direktörü Dr. Sait Akman, İKV Genel Sekreteri Doç. Dr. Çiğdem Nas, İKV Strateji ve İş Geliştirme Müdürü Muhammet Gökhan Kilit ve İKV Araştırma Müdürü Çisel İleri konuşmacı olarak katıldı.
Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *