Bölge Baro Başkanları sınırda inceleme yapacak
Adana, Mersin, Hatay, Osmaniye ve Gaziantep Baro Başkanları ülkemizi yakından ilgilendiren, ülke gündemindeki ağırlığını koruyan Suriye sorunu ve yaşanan çatışmalar, buna bağlı olarak gelişen göç hareketlerini yerinde görmek, yetkililerden bilgi almak için bölgede inceleme yapacak.
Türkiye'nin Suriye ile beş asırlık köklü bağları olduğunu (komşuluk, tarihi, kültürel, sosyal-ekonomik) dile getiren Baro Başkanları, "Ülkemizin en uzun kara sınırı, bu ülkeyle. Suriye'de başlayan ayaklanma, çatışma ve iç savaş ortamında, ülkemizdeki siyasi iktidarın tutarlı, öngörülü, bağımsız bir siyaset izleyememesinin sonucunda ülkemizin izlediği politikaların fiyaskoya dönüştüğü, ülke itibarının ciddi zedelendiği ve yalnızlığa mahkum olunduğu ortaya çıkmıştır" şeklinde konuştu.
Mart 2011'de Suriye'de başlayan, kısa sürede tüm ülkeye yayılan gösterilerin daha sonra silahlı hareketleri başlattığını ve Esad Rejimini devirmeye yönelik olarak gelişen olaylar sonrasında ülkenin tam bir kan gölüne dönüştüğünü vurgulayan Baro Başkanlarının ortak açıklamsında, Suriye'de devam eden iç savaş sonucunda yüz binlerce insanın öldüğünü ve yaralandığını kaydedildi.
En çok etkilenen ülke Türkiye oldu
Savaştan kaçan yaklaşık 5 milyon insanın da Türkiye, Lübnan, Ürdün, Irak ve Mısır'a sığındıklarını dile getiren Baro Başkanları, “Yaşanan savaş, kan ve gözyaşına, bu insanların barınması, insan onuruna yaraşır yaşam sürmeleri için asgari koşulların sağlanması sorunu da eklenmiştir. Suriye'nin etnik, dinsel, mezhepsel iç savaşın içersinde istikrarını, birliğini ve toprak bütünlüğünü yitirmesi sonrasında dış müdahalelere açık bir ülke konumuna dönüşmesinin en önemli yansımaları ve sonuçlarından doğrudan etkilenen ülke, maalesef Türkiye olmuştur” dedi.
Suriye'de kaos, kargaşa ortamı devam ediyor
Suriye ile 5 asırlık köklü bağları olan Türkiye'nin, bu ülkeye karşı izlediği politikaların fiyaskoya dönüştüğünü öne süren Baro Başkanları, Türkiye’nin bu konuda yalnızlığa mahkum olduğunu iddia etti. Antmen, “Siyasi istikrarsızlığın kol gezdiği, toprak bütünlüğünün korunamadığı, sınırların ihlal edildiği, anlaşmazlıkların barışçıl yollarla çözülemediği, kimsenin can güvenliğinin bulunmadığı, insan ölümlerinin sıradan bir duruma dönüştüğü, uygarlık kazanımlarının yıkıldığı, pek çok etnik ve dinsel grubun saldırıya uğradığı, katledildiği, göçe zorlandığı, IŞİD ve El-Nusra gibi insanlık suçu işlemeye her gün devam eden terör örgütlerinin bölgesel hakimiyet kurdukları Suriye'de kaos, kargaşa ortamı devam etmektedir” ifadelerini kullandı.
IŞİD saldırılarının bölgesel olmaktan çıktı
IŞİD saldırılarının bölgesel olmaktan çıktığına, Tunus ve Fransa'ya kadar sıçradığına işaret eden Baro Başkanları açıklamasında, saldırıların Türkiye’ye yönelmesinden endişe ettiklerini de vurgulanarak, şöyle denildi: “Dileğimiz bu cani, barbar terör örgütünün saldırılarının ülkemize yönelmemesidir. Siyasi iktidarın, bu terör örgütünün vahşetini görmezden gelmemesini, gereken önlemeleri almasını, bu konuda dünya ülkeleriyle işbirliğine geçilmesini önermekteyiz.”
Savaş cinayettir
Son günlerde bölgede demografik yapı değişikliği gerekçe gösterilerek, Suriye'nin toprak bütünlüğüne müdahale oluşturacak güvenli bölge oluşturma girişimlerini doğru bulmadıklarına, bunun tehlikeli sonuçlar doğurabileceğine dikkat çeken Baro Başkanları, şunları kaydetti: “Uluslararası hukukun temel prensipleri, devletlerin sınırları ötesindeki topraklarda askeri güce başvurmalarını yasaklamaktadır. Devletlerin saldırıya uğraması halinde meşru müdafaa hakkını kullanmaları, bu yasağın istisnasını oluşturmaktadır. Suriye devletinden ülkemize yönelik bir terör saldırısı, ülkemizin toprak bütünlüğünü tehlikeye sokan bir girişim yokken, meşruiyeti ve yasal unsurları olmayan bir şekilde Suriye topraklarında tampon bölge oluşturması, ülkemizi sonu belirsiz bir bataklığa çekecek, nerede başlayıp nerede biteceği belli olmayan bir maceranın içinde telafisi imkansız durumların oluşmasına neden olacaktı. Savaşa hayır diyoruz.Atatürk'ün de söylediği gibi, ‘Savaşın gerekli olması için millet hayatının tehlikede olmasını, aksi taktirde savaşın cinayet olduğunu' hatırlatıyoruz. Günlük yaşantımızdan ekonomimize kadar her yönüyle olumsuz etkiler bırakmaya devam eden Suriye sorununda, bölge ve tarihsel gerçeklikleri göz önüne almak gerekir. Yayılmacı ve fırsatçı politikalar yerine, komşuluk hukukunu esas alan, toprak bütünlüğü ve egemenlik haklarına, insan haklarına saygılı anlayışların hakim olmasını dilemekteyiz.”Adem Kesenek
Adana, Mersin, Hatay, Osmaniye ve Gaziantep Baro Başkanları ülkemizi yakından ilgilendiren, ülke gündemindeki ağırlığını koruyan Suriye sorunu ve yaşanan çatışmalar, buna bağlı olarak gelişen göç hareketlerini yerinde görmek, yetkililerden bilgi almak için bölgede inceleme yapacak.
Türkiye'nin Suriye ile beş asırlık köklü bağları olduğunu (komşuluk, tarihi, kültürel, sosyal-ekonomik) dile getiren Baro Başkanları, "Ülkemizin en uzun kara sınırı, bu ülkeyle. Suriye'de başlayan ayaklanma, çatışma ve iç savaş ortamında, ülkemizdeki siyasi iktidarın tutarlı, öngörülü, bağımsız bir siyaset izleyememesinin sonucunda ülkemizin izlediği politikaların fiyaskoya dönüştüğü, ülke itibarının ciddi zedelendiği ve yalnızlığa mahkum olunduğu ortaya çıkmıştır" şeklinde konuştu.
Mart 2011'de Suriye'de başlayan, kısa sürede tüm ülkeye yayılan gösterilerin daha sonra silahlı hareketleri başlattığını ve Esad Rejimini devirmeye yönelik olarak gelişen olaylar sonrasında ülkenin tam bir kan gölüne dönüştüğünü vurgulayan Baro Başkanlarının ortak açıklamsında, Suriye'de devam eden iç savaş sonucunda yüz binlerce insanın öldüğünü ve yaralandığını kaydedildi.
En çok etkilenen ülke Türkiye oldu
Savaştan kaçan yaklaşık 5 milyon insanın da Türkiye, Lübnan, Ürdün, Irak ve Mısır'a sığındıklarını dile getiren Baro Başkanları, “Yaşanan savaş, kan ve gözyaşına, bu insanların barınması, insan onuruna yaraşır yaşam sürmeleri için asgari koşulların sağlanması sorunu da eklenmiştir. Suriye'nin etnik, dinsel, mezhepsel iç savaşın içersinde istikrarını, birliğini ve toprak bütünlüğünü yitirmesi sonrasında dış müdahalelere açık bir ülke konumuna dönüşmesinin en önemli yansımaları ve sonuçlarından doğrudan etkilenen ülke, maalesef Türkiye olmuştur” dedi.
Suriye'de kaos, kargaşa ortamı devam ediyor
Suriye ile 5 asırlık köklü bağları olan Türkiye'nin, bu ülkeye karşı izlediği politikaların fiyaskoya dönüştüğünü öne süren Baro Başkanları, Türkiye’nin bu konuda yalnızlığa mahkum olduğunu iddia etti. Antmen, “Siyasi istikrarsızlığın kol gezdiği, toprak bütünlüğünün korunamadığı, sınırların ihlal edildiği, anlaşmazlıkların barışçıl yollarla çözülemediği, kimsenin can güvenliğinin bulunmadığı, insan ölümlerinin sıradan bir duruma dönüştüğü, uygarlık kazanımlarının yıkıldığı, pek çok etnik ve dinsel grubun saldırıya uğradığı, katledildiği, göçe zorlandığı, IŞİD ve El-Nusra gibi insanlık suçu işlemeye her gün devam eden terör örgütlerinin bölgesel hakimiyet kurdukları Suriye'de kaos, kargaşa ortamı devam etmektedir” ifadelerini kullandı.
IŞİD saldırılarının bölgesel olmaktan çıktı
IŞİD saldırılarının bölgesel olmaktan çıktığına, Tunus ve Fransa'ya kadar sıçradığına işaret eden Baro Başkanları açıklamasında, saldırıların Türkiye’ye yönelmesinden endişe ettiklerini de vurgulanarak, şöyle denildi: “Dileğimiz bu cani, barbar terör örgütünün saldırılarının ülkemize yönelmemesidir. Siyasi iktidarın, bu terör örgütünün vahşetini görmezden gelmemesini, gereken önlemeleri almasını, bu konuda dünya ülkeleriyle işbirliğine geçilmesini önermekteyiz.”
Savaş cinayettir
Son günlerde bölgede demografik yapı değişikliği gerekçe gösterilerek, Suriye'nin toprak bütünlüğüne müdahale oluşturacak güvenli bölge oluşturma girişimlerini doğru bulmadıklarına, bunun tehlikeli sonuçlar doğurabileceğine dikkat çeken Baro Başkanları, şunları kaydetti: “Uluslararası hukukun temel prensipleri, devletlerin sınırları ötesindeki topraklarda askeri güce başvurmalarını yasaklamaktadır. Devletlerin saldırıya uğraması halinde meşru müdafaa hakkını kullanmaları, bu yasağın istisnasını oluşturmaktadır. Suriye devletinden ülkemize yönelik bir terör saldırısı, ülkemizin toprak bütünlüğünü tehlikeye sokan bir girişim yokken, meşruiyeti ve yasal unsurları olmayan bir şekilde Suriye topraklarında tampon bölge oluşturması, ülkemizi sonu belirsiz bir bataklığa çekecek, nerede başlayıp nerede biteceği belli olmayan bir maceranın içinde telafisi imkansız durumların oluşmasına neden olacaktı. Savaşa hayır diyoruz.Atatürk'ün de söylediği gibi, ‘Savaşın gerekli olması için millet hayatının tehlikede olmasını, aksi taktirde savaşın cinayet olduğunu' hatırlatıyoruz. Günlük yaşantımızdan ekonomimize kadar her yönüyle olumsuz etkiler bırakmaya devam eden Suriye sorununda, bölge ve tarihsel gerçeklikleri göz önüne almak gerekir. Yayılmacı ve fırsatçı politikalar yerine, komşuluk hukukunu esas alan, toprak bütünlüğü ve egemenlik haklarına, insan haklarına saygılı anlayışların hakim olmasını dilemekteyiz.”Adem Kesenek