Kuduz, “Şüpheli bir hayvan tarafından ısırılan bir kişi ya da hayvan için henüz belirtiler görülmeden aşı programı başlanmalı, şüpheli hayvan canlı ise on gün süreyle gözlem altında tutulmalı, canlı değil ise mutlaka kuduz yönünden laboratuvar incelemesi yapılmalı. On gün içerisinde gözlem altındaki hayvanın ya da otopsisi yapılan şüpheli hayvanın hasta olmadığı kanaatine varılırsa, ısırılan bireyin ya da hayvanın aşı programına devam edilmeyebilir. Ancak şüpheli hayvan kayıp ve daha önceden hikayesi bilinmeyen bir hayvansa, aşı programı sonuna kadar devam ettirilmeli” ifadelerine yer verdi.
Kuduz virüsünün, enfeksiyona maruz kalmış hayvanın tükürüğü ile yakın temas, ısırığı, çiziği ve tahrip olmuş cilt, mukoza zarını yalaması yoluyla hayvanlardan başka hayvanlara veya insanlara bulaştığını kaydeden Peri, “İnsanlarda kuduzun ilk bulguları baş ağrısı, ateş, kaygı ve karıncalanma veya ısırık bölgesi yakınlarında değişen duyarlılıklar olabilir. İnsanların çoğunda aynı zamanda göz bebeklerinin genişlemesi, ses ve ışığa alışılmadık duyarlılık, değişen vücut sıcaklığı, nöbetler, halüsinasyonlar ve hidrofobi (suyla temasta hatta su gördükten sonra spazmlar) görülür” şeklinde konuştu.
‘Hem insanlarda hem de hayvanlarda kuduz felçten komaya, daha sonra ölüme neden olur’ diyen Başkan Peri, “Tüm viral hastalıkların düşmanı olan sabun, kuduz hastalığı için de ilk müdahalede çok önemli. Herhangi bir hayvan tarafından yaralanan bir kişinin ilk yapması gereken mümkün olan en kısa zamanda bolca akan su ve sabunla yara bölgesini 15 dakika süreyle özenle yıkamak, sonrasında antiviral dezenfektanlarla bölgeyi temizlemek ve unutulmaması gereken bir detay da var ki; yaraya dikiş atılmaması gerekiyor.
En önemli korunma yolu aşı. Evcil ve hayvanlara uygulanan düzenli ve güvenli aşı sayesinde, kontrollü hayvan giriş çıkışı sayesinde, kuduz hastalığından ari bir ülke olana kadar mücadele vermeliyiz” açıklamasında bulundu. Özer Karınca
RSS