Suriye'de yaşanan olayların temel hedefinde gelişen ve büyüyen Türk ekonomisi olduğu bildirildi.
Türkiye'nin 21. yüzyılda yıldızı parlayan ülkelerden birisi olduğunu ve yeni Ortadoğu coğrafyasının lideri konumuna yükseldiğini ifade eden Doruk İthalat İhracat Yönetim Kurulu Başkanı Sadık Karakan, bu gelişme ve kalkınmanın bir çok ülke tarafından kösteklenmek istendiğini, Suriye'nin öncelikli hedefinin de Türk ekonomisi olduğunu savundu.
Karakan, “Yakın dönemlerde hükümetimizin üstün gayretleri ile komşumuz Suriye ile yaşanan olumlu siyasi ve ekonomik gelişmelerin oluşturduğu gelişmeler bölge insanları olarak bizleri oldukça heyecanlandırmış ve bu durumun artarak devam edeceğini ümit etmiştik. Hatta ilişkiler öyle bir düzeye gelmişti ki; Halep'te her yerde Türk bayrakları ve her evde Başbakanımızın ve Cumhurbaşkanımızın resimleri asılıydı. Biz Suriye'ye giderken hediye olarak, Başbakanımız ve Cumhurbaşkanımızın resimleri ile Türk bayrakları götürürdük. Fakat gelinen noktada bu dostluk ve kardeşlik bağlarının zedelendiğini ve giderek daha da gerginleştiğini görüyoruz" dedi.
"Serbest Ticaret Anlaşmasına bağlı olarak ticaret hacmimiz gün geçtikçe artmakla beraber, iyi bir ivme kazanmıştı. Ayrıca ülkemizde bilindiği gibi ciddi bir dış ticaret açığı varken, Suriye ile yapılan ticarette ülke olarakta kazançlıydık" diyen Karakan, şunları söyledi: "Çünkü bizim Suriye'ye yapmış olduğumuz ihracatımız neredeyse ithalatımızın iki misli hatta daha da fazlasıydı. Bunun yanında vizelerin kalkması ile birlikte, yoğun şekilde gelen Suriyeli insanlar bölge illerindeki esnafların da yüzünü güldürdüğü gibi müthiş bir turizm geliri elde etmememizi de sağlamıştı. Mersin'deki oteller dolup taşarken şu anda kara kara düşünmektedirler. Burada esas can alıcı noktalardan birisi de, bütün bu yaptırımların özellikle Türklere yapılmış olmasıdır. Suriye bunu bilinçli olarak yapmaktadır. Türkiye-Suriye arasında yapılan ticaretin belki yüzde 90'nı, Suriye'de yaşayan Türkmenler tarafından ve onların aracılığı ile yapılmakta idi. Yıllardır orada göz ardı edilmiş, mahallelerine hiçbir yatırım yapılmamış adeta ikinci, üçüncü sınıf insan muamelesi yapılan Suriyeli Türkmenler, hükümetimizin gerek siyasi gerek iktisadi girişimleri neticesinde, kalkınmışlar, karşılıklı olarak kalıcı yatırımlar yapılmaya başlanmış ve orada daha dik yaşamaya başlamışlardı. Biz hükümetimizin aldığı kararların sonuna kadar yanında ve destekçisiyiz. Ancak olan her halükarda, Suriye'deki Türkmenlere ve bölgede yaşayan esnaf, işadamı ve sanayicilerine olmuştur. Serbest Ticaret Anlaşması'nın askıya alınması, hükümet olarak Suriye hükümetini etkilememiş, dediğim gibi olan yine Türkmenlere olmuştur. Hükümet olarak bu kararın yeniden değerlendirilmesinde yarar vardır. Bu konuda yetkili makamlarımıza detaylı görüş ve bilgi sunabiliriz. Burada hedef Ortadoğu’nun liderliğine oynayan ülkemizin ekonomik yönden çökertilmesi ve gerek ülkemizin gerekse Suriyeli Türkmenlerin ekonomik olarak güçlenmesine engel olmaktır. BM kararlarında Çin ve Rusya’nın veto istemi de bu yöndedir. Güçlü, büyük ve lider bir Türkiye istenmemektedir.”İHA
Türkiye'nin 21. yüzyılda yıldızı parlayan ülkelerden birisi olduğunu ve yeni Ortadoğu coğrafyasının lideri konumuna yükseldiğini ifade eden Doruk İthalat İhracat Yönetim Kurulu Başkanı Sadık Karakan, bu gelişme ve kalkınmanın bir çok ülke tarafından kösteklenmek istendiğini, Suriye'nin öncelikli hedefinin de Türk ekonomisi olduğunu savundu.
Karakan, “Yakın dönemlerde hükümetimizin üstün gayretleri ile komşumuz Suriye ile yaşanan olumlu siyasi ve ekonomik gelişmelerin oluşturduğu gelişmeler bölge insanları olarak bizleri oldukça heyecanlandırmış ve bu durumun artarak devam edeceğini ümit etmiştik. Hatta ilişkiler öyle bir düzeye gelmişti ki; Halep'te her yerde Türk bayrakları ve her evde Başbakanımızın ve Cumhurbaşkanımızın resimleri asılıydı. Biz Suriye'ye giderken hediye olarak, Başbakanımız ve Cumhurbaşkanımızın resimleri ile Türk bayrakları götürürdük. Fakat gelinen noktada bu dostluk ve kardeşlik bağlarının zedelendiğini ve giderek daha da gerginleştiğini görüyoruz" dedi.
"Serbest Ticaret Anlaşmasına bağlı olarak ticaret hacmimiz gün geçtikçe artmakla beraber, iyi bir ivme kazanmıştı. Ayrıca ülkemizde bilindiği gibi ciddi bir dış ticaret açığı varken, Suriye ile yapılan ticarette ülke olarakta kazançlıydık" diyen Karakan, şunları söyledi: "Çünkü bizim Suriye'ye yapmış olduğumuz ihracatımız neredeyse ithalatımızın iki misli hatta daha da fazlasıydı. Bunun yanında vizelerin kalkması ile birlikte, yoğun şekilde gelen Suriyeli insanlar bölge illerindeki esnafların da yüzünü güldürdüğü gibi müthiş bir turizm geliri elde etmememizi de sağlamıştı. Mersin'deki oteller dolup taşarken şu anda kara kara düşünmektedirler. Burada esas can alıcı noktalardan birisi de, bütün bu yaptırımların özellikle Türklere yapılmış olmasıdır. Suriye bunu bilinçli olarak yapmaktadır. Türkiye-Suriye arasında yapılan ticaretin belki yüzde 90'nı, Suriye'de yaşayan Türkmenler tarafından ve onların aracılığı ile yapılmakta idi. Yıllardır orada göz ardı edilmiş, mahallelerine hiçbir yatırım yapılmamış adeta ikinci, üçüncü sınıf insan muamelesi yapılan Suriyeli Türkmenler, hükümetimizin gerek siyasi gerek iktisadi girişimleri neticesinde, kalkınmışlar, karşılıklı olarak kalıcı yatırımlar yapılmaya başlanmış ve orada daha dik yaşamaya başlamışlardı. Biz hükümetimizin aldığı kararların sonuna kadar yanında ve destekçisiyiz. Ancak olan her halükarda, Suriye'deki Türkmenlere ve bölgede yaşayan esnaf, işadamı ve sanayicilerine olmuştur. Serbest Ticaret Anlaşması'nın askıya alınması, hükümet olarak Suriye hükümetini etkilememiş, dediğim gibi olan yine Türkmenlere olmuştur. Hükümet olarak bu kararın yeniden değerlendirilmesinde yarar vardır. Bu konuda yetkili makamlarımıza detaylı görüş ve bilgi sunabiliriz. Burada hedef Ortadoğu’nun liderliğine oynayan ülkemizin ekonomik yönden çökertilmesi ve gerek ülkemizin gerekse Suriyeli Türkmenlerin ekonomik olarak güçlenmesine engel olmaktır. BM kararlarında Çin ve Rusya’nın veto istemi de bu yöndedir. Güçlü, büyük ve lider bir Türkiye istenmemektedir.”İHA