KONKORDATA KESİN MÜHLETİNİN SÖZLEŞMELER ÜZERİNDEKİ ETKİSİ (FESİH YASAĞI)

YAYINLAMA: 29 Ağustos 2025 / 00.00 | GÜNCELLEME: 28 Ağustos 2025 / 18.04

Kanunkoyucu konkordato kesin mühleti içerisinde borçluların sözleşmelerden en az şekilde etkilenmesi için oldukça radikal hükümler kaleme almıştır. Buradaki amaç hemen hemen her yazımızda da belirttiğimiz üzere borçlunun bozulan ticarî dengesinin yeniden oluşturulması, özelde borçluya, genel de ise ülke ekonomisine katkı sağlamaya devam edilmesidir.

Konuya ilişkin “kesin mühletin sözleşmeler bakımından sonuçları” başlıklı İcra ve İflâs Kanununun (İİK) 296’ncı maddesi şu şekildedir: “Sözleşmenin karşı tarafının konkordato projesinden etkilenip etkilenmediğine bakılmaksızın, borçlunun taraf olduğu ve işletmesinin faaliyetinin devamı için önem arz eden sözleşmelerin devamı esastır. Bu sözleşmelerde yer alıp da borçlunun konkordato talebinde bulunmasının sözleşmeye aykırılık teşkil edeceğine, haklı fesih sebebi sayılacağına yahut borcu muaccel hâle getireceğine ilişkin hükümler, borçlunun konkordato yoluna başvurması durumunda uygulanmaz. Sözleşmede bu yönde bir hüküm bulunmasa dahi sözleşme, borçlunun konkordatoya başvurduğu gerekçesiyle sona erdirilemez. Bu fıkra kapsamında geçici ve kesin mühlet süresince devam eden sözleşmeler nedeniyle borçlanılan edimler karşılıklı olarak ifa edilir.

Borçlu, tarafı olduğu ve konkordatonun amacına ulaşmasını engelleyen aşırı külfetli sürekli borç ilişkilerini, komiserin uygun görüşü ve mahkemenin izniyle herhangi bir zamanda sona erecek şekilde feshedebilir. Bu çerçevede ödenmesi gereken tazminat, konkordato projesine tabi olur. Hizmet sözleşmelerinin feshine ilişkin özel hükümler saklıdır.”.

Madde metninden de anlaşıldığı üzere burada borçlunun lehine olacak şekilde hem sözleşmelerin feshini engelleyen genel bir kural hem de borçluya belirli koşullar altında sözleşmeleri tek taraflı fesih yetkisi veren istisnai bir düzenleme bulunmaktadır. Kısaca bu iki durumdan ilki olan sözleşmenin feshi yasağını aşağıdaki gibi özetleyebiliriz:

BORÇLU İLE YAPILAN SÖZLEŞMENİN, KARŞI TARAFÇA FESHİ YASAĞI

Borçlu ile daha önce yapılmış olan sözleşmelerin içeriğinde “borçlunun konkordato talebinde bulunmasını sözleşmeye aykırılık teşkil edeceği, haklı fesih sayılacağı veya borcu muaddel hâle getireceği” şeklindeki tüm düzenlemeler geçersiz sayılır. Bu hükümlerin uygulanması karşı tarafça mümkün değildir. Bir başka ifade ile sözleşmede bu yönde açık bir hüküm olmasa dahi, borçlunun konkordatoya başvurması gerekçesiyle sözleşme sona erdirilemez (İİK m. 296/1).

Bu yasakla, borçlunun işletmesinin faaliyetlerinin, özellikle borçluya temel mal veya hizmet sağlayan kredi sözleşmeleri gibi sözleşmelerin devamlılığı hedeflenmiştir. Madde borçlunun finansal durumunun bozulması nedeniyle konkordato ilan etmesinin, tek başına bir sözleşmeyi sona erdirme veya ticari şartları tek taraflı olarak değiştirme sebebi olarak kabul edilemeyeceğini emreder. Düzenleme her ne kadar sözleşme serbesti ilkesine ve maddi hukuka müdahale olarak değerlendirilse de kanunkoyucunun bu yaklaşımı kanaatimizce oldukça yerinde olmuştur. Ancak unutulmaması gereken nokta bu yasağın kapsamının “işletmenin faaliyetinin devamı için önem arz eden sözleşmeler” ile sınırlı tutulmuş olmasıdır. Buna göre borçlunun üretimini, mal tedarikini, satış operasyonlarını veya hizmet sunumunu doğrudan etkileyen ve durması halinde işletme bütünlüğünün bozulacağı sürekli borç ilişkilerini kapsar.

KONKORDATA KESİN MÜHLETİNİN SÖZLEŞMELER ÜZERİNDEKİ ETKİSİ (FESİH YASAĞI)
YORUMUNUZU YAZIN, TARTIŞMAYA KATILIN!
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *