Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü, Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı PISA 2018 sonuçlarını açıkladı. Sonuçlara göre Türkiye, 37 OECD ülkesi arasında okuma becerilerinde 466 puanla 31’inci; matematik okur-yazarlığında 454 puanla 33’üncü ve fen bilimlerinde ise 468 puanla 30’uncu sırada yer aldı
PISA 2018 sonuçlarını yazılı açıklama ile yaparak değerlendiren Eğitim Sen Gaziantep Şube Başkanı Ali Ersönmez, “PISA 2018 sonuçlarına göre Türkiye’de öğrenciler ‘okuma, matematik ve fen bilimi’ alanlarının tamamında 2015’e göre daha iyi bir performans sergilemesine rağmen OECD ortalamasının altında kalmıştır. Türkiye, 2003’den bu yana her üç yılda bir yapılan PISA sınavında bütün branşlarda OECD ortalamasının altında kalmıştır” dedi.
MEB, tüm enerjisini
İmam Hatip Okullarına harcadı
2018 sonuçları göre Türkiye’nin okuma alanında ancak PISA 2012’deki seviyesine yaklaşabildiğini, matematik ve fen alanlarında ise 2012 seviyesinin üzerine çıktığını kaydeden Ersönmez, “Anadolu ve fen liseleri daha önce olduğu gibi PISA 2018’de de başarılı olmasına rağmen, MEB’in bütün enerjisini imam hatip okullarına aktarmak için seferber olması dikkat çekicidir. Türkiye’de eğitim becerilerinde alt yeterlilik düzeyinde yer alan öğrencilerin oranı hala çok yüksektir. Örneğin; en alt düzeyde yeterlilik gösteren (düzey 1 ve aşağısı) çocukların oranı matematik okuryazarlığında yüzde 36,7; fen bilimlerinde yüzde 25,2; okuma becerilerinde ise yüzde 26,1‘dir” şeklinde açıklama yaptı.
Başkan Ersönmez, “PISA 2018 sonuçları, 2015’e göre kısmi bir iyileşme gösterse de, 15 yaşındaki öğrencilerin önemli bir oranının hala eğitimde temel becerilerden yoksun olduğu görülmüştür. Okuma becerilerinde üst düzeyde (düzey 5 ve 6) yeterlilik gösteren çocukların oranı 2012 yılında yüzde 4,3 iken, 2015’te bu oran yüzde 0,6‘ya gerilemiş, 2018’de ise yüzde 3,3 olmuştur. Bu alanda OECD ortalaması (yüzde 9) Türkiye’nin üç katıdır. PISA 2018 sonuçlarına göre Türkiye’deki öğrencilerin yüzde 63’ü matematikte seviye 2 ve üzerine erişebilirken bu alanda OECD ortalaması yüzde 76’dır. Fen bilimlerinde ise Türkiye’deki öğrencilerin yüzde 75’i seviye 2 ve üzerine ulaşabilirken, OECD ortalaması yüzde 78 olmuştur” ifadelerini kullandı.
Sosyoekonomik düzey ile okul
başarıları arasında ilişki var
Türkiye’de öğrencilerin içinde bulunduğu sosyoekonomik düzey ile okul başarıları arasında anlamlı bir ilişki olduğu vurgulayan Ersönmez,
Yoksul çocukların gittiği okullara
yeterli kaynak ve ödenek ayrılmıyor
“Sosyoekonomik olarak en üst yüzde 25’lik dilimde yer alan öğrencilerin ortalama okuma puanı 513 iken en alt yüzde 25’lik dilimde olanların 437 olmuştur. Bu farkın oluşmasının temel nedeni Türkiye’de kamusal eğitimin adım adım tasfiye edilmesi, yoksul emekçi çocuklarının gittiği okullara yeterli kaynak ve ihtiyaç kadar ödenek ayrılmamasıdır. Türkiye’de eğitim sisteminin piyasa odaklı ve rekabete dayalı olması okullar ve öğrenciler arasındaki farklılıkları artıran bir işlev görmektedir. Özellikle 4+4+4 ile eğitimde yaşanan dinselleşme uygulamaları, felsefe ve bilim derslerinin ağırlığının azaltılarak, dini içerikli derslerin artması, ezberci ve sınav odaklı eğitim anlayışı, okullar, bölgeler, özellikle de cinsiyetler arası eğitim eşitsizliğinin giderilememesi, bunlara ek olarak yaşanan yoksullaşma süreçlerinin öğrencilerin başarısı üzerinde doğrudan etkili olduğu açıktır” diye konuştu.
Öğretmen ve öğrenciye yatırım
yapmayan bir ülke eğitimde başarılı olamaz
Eğitim Sen Gaziantep Şube Başkanı Ali Ersönmez, konuşmasını şu şekilde bitirdi: “PISA 2018 sonuçları öğrencilerimizin okuma becerilerinde, matematik ve fen bilimlerinde en basit düzeyde bilgiye sahip olmayı sürdürdüğünü göstermektedir. Sadece eğitime bütçeden pay ayırmak, okul binalarını yenilemek, sınıf mevcudunu azaltmak çocukların başarısı için yeterli değildir. Kamusal eğitime, öğrencilere ve öğretmenlere hak ettiği önemi vermeyen, onlara yatırım yapmayan bir ülkenin eğitimde başarılı olması mümkün değildir.” Hüseyin Karataş
PISA 2018 sonuçlarını yazılı açıklama ile yaparak değerlendiren Eğitim Sen Gaziantep Şube Başkanı Ali Ersönmez, “PISA 2018 sonuçlarına göre Türkiye’de öğrenciler ‘okuma, matematik ve fen bilimi’ alanlarının tamamında 2015’e göre daha iyi bir performans sergilemesine rağmen OECD ortalamasının altında kalmıştır. Türkiye, 2003’den bu yana her üç yılda bir yapılan PISA sınavında bütün branşlarda OECD ortalamasının altında kalmıştır” dedi.
MEB, tüm enerjisini
İmam Hatip Okullarına harcadı
2018 sonuçları göre Türkiye’nin okuma alanında ancak PISA 2012’deki seviyesine yaklaşabildiğini, matematik ve fen alanlarında ise 2012 seviyesinin üzerine çıktığını kaydeden Ersönmez, “Anadolu ve fen liseleri daha önce olduğu gibi PISA 2018’de de başarılı olmasına rağmen, MEB’in bütün enerjisini imam hatip okullarına aktarmak için seferber olması dikkat çekicidir. Türkiye’de eğitim becerilerinde alt yeterlilik düzeyinde yer alan öğrencilerin oranı hala çok yüksektir. Örneğin; en alt düzeyde yeterlilik gösteren (düzey 1 ve aşağısı) çocukların oranı matematik okuryazarlığında yüzde 36,7; fen bilimlerinde yüzde 25,2; okuma becerilerinde ise yüzde 26,1‘dir” şeklinde açıklama yaptı.
Başkan Ersönmez, “PISA 2018 sonuçları, 2015’e göre kısmi bir iyileşme gösterse de, 15 yaşındaki öğrencilerin önemli bir oranının hala eğitimde temel becerilerden yoksun olduğu görülmüştür. Okuma becerilerinde üst düzeyde (düzey 5 ve 6) yeterlilik gösteren çocukların oranı 2012 yılında yüzde 4,3 iken, 2015’te bu oran yüzde 0,6‘ya gerilemiş, 2018’de ise yüzde 3,3 olmuştur. Bu alanda OECD ortalaması (yüzde 9) Türkiye’nin üç katıdır. PISA 2018 sonuçlarına göre Türkiye’deki öğrencilerin yüzde 63’ü matematikte seviye 2 ve üzerine erişebilirken bu alanda OECD ortalaması yüzde 76’dır. Fen bilimlerinde ise Türkiye’deki öğrencilerin yüzde 75’i seviye 2 ve üzerine ulaşabilirken, OECD ortalaması yüzde 78 olmuştur” ifadelerini kullandı.
Sosyoekonomik düzey ile okul
başarıları arasında ilişki var
Türkiye’de öğrencilerin içinde bulunduğu sosyoekonomik düzey ile okul başarıları arasında anlamlı bir ilişki olduğu vurgulayan Ersönmez,
Yoksul çocukların gittiği okullara
yeterli kaynak ve ödenek ayrılmıyor
“Sosyoekonomik olarak en üst yüzde 25’lik dilimde yer alan öğrencilerin ortalama okuma puanı 513 iken en alt yüzde 25’lik dilimde olanların 437 olmuştur. Bu farkın oluşmasının temel nedeni Türkiye’de kamusal eğitimin adım adım tasfiye edilmesi, yoksul emekçi çocuklarının gittiği okullara yeterli kaynak ve ihtiyaç kadar ödenek ayrılmamasıdır. Türkiye’de eğitim sisteminin piyasa odaklı ve rekabete dayalı olması okullar ve öğrenciler arasındaki farklılıkları artıran bir işlev görmektedir. Özellikle 4+4+4 ile eğitimde yaşanan dinselleşme uygulamaları, felsefe ve bilim derslerinin ağırlığının azaltılarak, dini içerikli derslerin artması, ezberci ve sınav odaklı eğitim anlayışı, okullar, bölgeler, özellikle de cinsiyetler arası eğitim eşitsizliğinin giderilememesi, bunlara ek olarak yaşanan yoksullaşma süreçlerinin öğrencilerin başarısı üzerinde doğrudan etkili olduğu açıktır” diye konuştu.
Öğretmen ve öğrenciye yatırım
yapmayan bir ülke eğitimde başarılı olamaz
Eğitim Sen Gaziantep Şube Başkanı Ali Ersönmez, konuşmasını şu şekilde bitirdi: “PISA 2018 sonuçları öğrencilerimizin okuma becerilerinde, matematik ve fen bilimlerinde en basit düzeyde bilgiye sahip olmayı sürdürdüğünü göstermektedir. Sadece eğitime bütçeden pay ayırmak, okul binalarını yenilemek, sınıf mevcudunu azaltmak çocukların başarısı için yeterli değildir. Kamusal eğitime, öğrencilere ve öğretmenlere hak ettiği önemi vermeyen, onlara yatırım yapmayan bir ülkenin eğitimde başarılı olması mümkün değildir.” Hüseyin Karataş