“22 Mart Dünya Su Günü” dolayısıyla açıklama yapan TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Gaziantep Yönetim Kurulu Başkanı Sinan Arslanoğlu, ülkemizde kişi başına düşen yıllık kullanılabilir su miktarının yaklaşık bin 365 metreküp olduğunu belirtirken, Türkiye’nin su azlığı yaşayan bir ülke konumunda bulunduğunu hatırlattı.
“Doğanın kendi ihtiyaçlarının artışı ve mülteci, sığınmacı gibi öngörülmeyen veya kayıt dışı nüfusun tüketimi de dikkate alındığında, tehlikenin ne boyutta olduğunu görmek zor değildir. Konu ile ilgili olarak, 2030 yılı için kişi başına düşen kullanılabilir su miktarının 1000 metreküp/yıl civarında olacağı ve Avrupa Çevre Ajansı‘nın hazırladığı raporda da 2030 yılında Türkiye‘nin pek çok bölgesinde orta ve yüksek seviyelerde su sıkıntısı yaşanacağına dikkat çekilmektedir. Bu durum, sanıldığının aksine, Türkiye`nin yakın gelecekte ciddi su sorunları ile karşılaşmaya aday bir ülke olduğunu göstermektedir” dedi.
Arslanoğlu, “Bugün dünyada aşırı yoksul olan yüzde 20’lik kesim, toplam gelirin yalnızca yüzde 1’ine sahiptir ve temel hizmetlerden yararlanamamaktadır. Bu insanlar çoğunlukla kırsal kesimde yaşamakta ve günde 1 dolarda daha az gelir elde etmektedir. Günde yaklaşık 3 saat kadar, ellerinde bidonlarla en yakındaki gölden ya da nehirden su getirmeye çalışmaktadırlar. Üstelik bu su kaynaklarından getirdikleri sular da içmeye uygun olmayacak kadar kirlidir” diye konuştu.
Ülkemize yılda ortalama 7
milyar metreküp su akışı oluyor
DSİ 2018 yılı verilerine göre, ülkemizde yılda ortalama 450 milyar metreküp suya karşılık gelen yıllık ortalama yağış miktarının 181 milyar metreküplük kısmının akışa geçerek akarsular vasıtasıyla denizlere ve kapalı havzalardaki göllere boşaldığını söyleyen Arslanoğlu, “Diğer taraftan, komşu ülkelerden ülkemize yılda ortalama 7 milyar metreküp su akışı olmaktadır. Ancak, günümüz teknik ve ekonomik şartları içinde tüketilebilecek yerüstü suyu potansiyeli; yurt içindeki akarsulardan yılda ortalama toplam 94 milyar metreküptür. 18 milyar metreküp olarak belirlenen çekilebilir yeraltı suyu potansiyeli ile birlikte ülkemizin tüketilebilir yerüstü ve yeraltı suyu potansiyeli yılda ortalama 112 milyar metreküp olmaktadır. Yıllık tüketim, yüzey sularından 54 milyar metreküp yer altı sularından ise 15 milyar metreküptür. Buna göre, toplam kullanılabilir tatlı su rezervimizin yüzde 62’isi (yaklaşık üçte ikisi) 2018 yılı itibariyle tüketilmektedir” değerlendirmesinde bulundu.
HES’ler nedeniyle ekolojik ve
kültürel sorunlar ortaya çıktı
Günümüzde 50 civarındaki büyük kentin zengin ve yaygın yer altı suyu taşıyan akiferler üzerinde bulunduğunu sözlerine ekleyen TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Gaziantep Yönetim Kurulu Başkanı Sinan Arslanoğlu, konuşmasına şöyle devam etti: “Türkiye‘de son 50 yılda yanlış su politikaları nedeniyle sulak alanların yarısı ya kamu eliyle yok edilmiş veya yok olma aşamasına gelmiştir. Ülkemizdeki birçok akarsuda son yıllarda kamu yararı göz ardı edilerek plansız bir şekilde inşa edilen HES`ler nedeniyle çok ciddi ekolojik ve kültürel sorun ve olumsuzluklar yaratılmıştır. Ülkemizde su kaynakları ve tarım alanlarının dağılımı başta olmak üzere bütün doğal kaynakları ve ekolojiyi dikkate alan bir göç, yerleşim veya kentleşme-sanayileşme modeli kurulamadığından aşırı büyüyen ve sanayileşen metropollere su sağlamak için yüksek maliyetli yatırımlar ile havzalar arası su transferi yapılmak zorunda kalınmaktadır. Bu durum hem ekonomik, hem çevresel, hem de sosyal açıdan bir çok sorunu beraberinde getirmektedir.” Hüseyin Karataş
“Doğanın kendi ihtiyaçlarının artışı ve mülteci, sığınmacı gibi öngörülmeyen veya kayıt dışı nüfusun tüketimi de dikkate alındığında, tehlikenin ne boyutta olduğunu görmek zor değildir. Konu ile ilgili olarak, 2030 yılı için kişi başına düşen kullanılabilir su miktarının 1000 metreküp/yıl civarında olacağı ve Avrupa Çevre Ajansı‘nın hazırladığı raporda da 2030 yılında Türkiye‘nin pek çok bölgesinde orta ve yüksek seviyelerde su sıkıntısı yaşanacağına dikkat çekilmektedir. Bu durum, sanıldığının aksine, Türkiye`nin yakın gelecekte ciddi su sorunları ile karşılaşmaya aday bir ülke olduğunu göstermektedir” dedi.
Arslanoğlu, “Bugün dünyada aşırı yoksul olan yüzde 20’lik kesim, toplam gelirin yalnızca yüzde 1’ine sahiptir ve temel hizmetlerden yararlanamamaktadır. Bu insanlar çoğunlukla kırsal kesimde yaşamakta ve günde 1 dolarda daha az gelir elde etmektedir. Günde yaklaşık 3 saat kadar, ellerinde bidonlarla en yakındaki gölden ya da nehirden su getirmeye çalışmaktadırlar. Üstelik bu su kaynaklarından getirdikleri sular da içmeye uygun olmayacak kadar kirlidir” diye konuştu.
Ülkemize yılda ortalama 7
milyar metreküp su akışı oluyor
DSİ 2018 yılı verilerine göre, ülkemizde yılda ortalama 450 milyar metreküp suya karşılık gelen yıllık ortalama yağış miktarının 181 milyar metreküplük kısmının akışa geçerek akarsular vasıtasıyla denizlere ve kapalı havzalardaki göllere boşaldığını söyleyen Arslanoğlu, “Diğer taraftan, komşu ülkelerden ülkemize yılda ortalama 7 milyar metreküp su akışı olmaktadır. Ancak, günümüz teknik ve ekonomik şartları içinde tüketilebilecek yerüstü suyu potansiyeli; yurt içindeki akarsulardan yılda ortalama toplam 94 milyar metreküptür. 18 milyar metreküp olarak belirlenen çekilebilir yeraltı suyu potansiyeli ile birlikte ülkemizin tüketilebilir yerüstü ve yeraltı suyu potansiyeli yılda ortalama 112 milyar metreküp olmaktadır. Yıllık tüketim, yüzey sularından 54 milyar metreküp yer altı sularından ise 15 milyar metreküptür. Buna göre, toplam kullanılabilir tatlı su rezervimizin yüzde 62’isi (yaklaşık üçte ikisi) 2018 yılı itibariyle tüketilmektedir” değerlendirmesinde bulundu.
HES’ler nedeniyle ekolojik ve
kültürel sorunlar ortaya çıktı
Günümüzde 50 civarındaki büyük kentin zengin ve yaygın yer altı suyu taşıyan akiferler üzerinde bulunduğunu sözlerine ekleyen TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Gaziantep Yönetim Kurulu Başkanı Sinan Arslanoğlu, konuşmasına şöyle devam etti: “Türkiye‘de son 50 yılda yanlış su politikaları nedeniyle sulak alanların yarısı ya kamu eliyle yok edilmiş veya yok olma aşamasına gelmiştir. Ülkemizdeki birçok akarsuda son yıllarda kamu yararı göz ardı edilerek plansız bir şekilde inşa edilen HES`ler nedeniyle çok ciddi ekolojik ve kültürel sorun ve olumsuzluklar yaratılmıştır. Ülkemizde su kaynakları ve tarım alanlarının dağılımı başta olmak üzere bütün doğal kaynakları ve ekolojiyi dikkate alan bir göç, yerleşim veya kentleşme-sanayileşme modeli kurulamadığından aşırı büyüyen ve sanayileşen metropollere su sağlamak için yüksek maliyetli yatırımlar ile havzalar arası su transferi yapılmak zorunda kalınmaktadır. Bu durum hem ekonomik, hem çevresel, hem de sosyal açıdan bir çok sorunu beraberinde getirmektedir.” Hüseyin Karataş