‘Ekmek ve adalet' buluşmaları kapsamında çeşitli temaslarda bulunmak üzere Antep’e gelen DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, basın mensuplarıyla bir araya geldi
Türkiye’de 50 milyona yakın insanın açlık ve yoksulluk içerisinde yaşadığına dikkat çeken Hatimoğulları, ‘’Ekonomik krizi yarattığı yıkıcı sorunlarla karşı karşıyayız. İnsanların evlerinde tencere kaynamıyor. İnsanların hal komplekslerinin önünde bayatlamış, çürümüş sebzeleri götürüp evinde yemek yapmak zorunda kaldıkları bir dönemden geçiyoruz’’ dedi.
Antep’te tarım arazileri imara açıldı, binlerce hektar arazi betonlaştı
Hatimoğulları, ‘’Antep’te çoğu yerde tarım arazileri imara açıldı. Antep’te binlerce hektar arazi betonlaştı. Tarımın en verimli olduğu bölgelerde tarım arazileri ya imara açıldı ya da maden ocaklarına peşkeş çekildi. DEM Parti, bu ülkeyi yönetse el atacağı ilk işlerden biri tarım politikasında radikal değişikliğe gitmek. İktidarın yaptığı en büyük kötülük tarımda ithalatın önünü açması. Türkiye saman ithal edebilecek bir ülke mi? Tabi ki değil, ama iktidar bizi buna mahkum etti’’ eleştirisinde bulundu.
Açlığın ve yoksulluğun baş gösterdiği bir kent
Antep’in sanayisinin hızla geliştiğine dikkat çeken Hatimoğulları, ‘’Her şeye rağmen açlığın ve yoksulluğun baş gösterdiği bir kent. Sanayi de gelişmenin sağlanması, teşvikin belli bölgelerden buraya kayması açlık ve yoksulluk sorununu çözmedi. Sadece sermaye gruplarına destek oldu’’ dedi.
Antep’ten önce Çukurova’da çeşitli temaslarda bulunduklarını hatırlatan Hatimoğulları, ‘’Çukurova, sebze ve meyve üretiminde sadece kendine yetebilen bir yer değil. Aynı tüm Türkiye’ye yetebilecek kadar, yaş sebze ve meyve üretimi yapan hatta ihraç edebilen Çukurova’da bile açlık ve yoksulluk baş gösteriyor. Bu toplumun açlık ve yoksullukta geldiği boyutu bize gösteriyor’’ şeklinde konuştu.
Çiftçilerle, ev emekçisi kadınlarla, turizm ve inşaat sektöründe çalışan işçilerle buluştuk
Ekmek ve adalet buluşmaları çerçevesinde kapsamında birçok ili ziyaret ettiklerini ifade eden Hatimoğulları, ‘‘Çiftçilerle, biber üreticileriyle, ev emekçisi kadınlarla, turizm ve inşaat sektöründe çalışan işçilerle buluştuk. Adalet ve barış talep eden herkes ile buluşmalarımızı sürdüreceğiz. Kadın meclislerimiz, Türkiye’deki kadın üreticileriyle, ev emekçisi kadınlarla buluşturmalar gerçekleştirdi’’ ifadelerini kullandı.
İnsanlar açlık ve yoksullukla adeta baş başa bırakıldı
Hatimoğulları, ‘’Neden ekmek talebi, neden adalet talebi bugünlerde bu kadar yükselmiş durumdadır? Ülkenin içinden geçtiği ekonomik krizi ne kadar anlatsak yetersiz kalır. İnsanların evlerinde tencere kaynamıyor. İnsanların hal komplekslerinin önünde bayatlamış, çürümüş sebzeleri götürüp evinde yemek yapmak zorunda kaldıkları bir dönemden geçiyoruz. Çiftçi ve tarım bu ülkede bu iktidar tarafından bitirildi. İnsanlar açlık ve yoksullukla adeta baş başa bırakıldı’’ tespitini yaptı.
Tarımda devrim niteliğinde köklü ve radikal bir değişikliğe ihtiyacımız var
Tarımın önemine değinen Hatimoğulları, ‘’Tarımın üzerinde çok duruyoruz. DEM Parti olarak AKP iktidarının neoliberal politikaları çerçevesinde tarımı bitiren yaklaşımını en iyi şekilde teşhir etmek durumundayız. Tarımı bitirerek 84 milyon yurttaşımızın yaşam damarını kesen bu yaklaşımı sadece protesto ederek yetinemeyiz. Parti olarak, Van’da çok önemli bir tarım sempozyumu gerçekleştirdik. Bu ülkede tarımı bitiren iktidara karşı devrim niteliğinde köklü ve radikal bir değişikliğe ihtiyacımız var’’ açıklamasını yaptı.
Gençler, mutsuz, umutsuz, işsiz, geleceksiz
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, konuşmasını şöyle sürdürdü: ‘’Bu ülke son yıllarda o kadar kötü yönetiliyor ki gençler artık umudunu Avrupa'da arıyor. 1980 döneminde biliyorsunuz çok önemli göç dalgası olmuştu Avrupa'ya doğru Türkiye'den ama şu anda işsizlikten, yoksulluktan, gençler gelecek görmediği için mutsuzluktan kaynaklı Avrupa'ya göç etmeye çalışıyor. Türkiye, bu göçten dolayı birkaç sene sonra emek gücüne ciddi ihtiyaç duyacak bir ülke pozisyonuna gelecek. Gençlerin özgürlükleri elinden alındı. Gençler umut hissetmiyor. Çünkü bu kadar mutsuz, umutsuz, işsiz, geleceksiz. Ayrıca gençler sosyal ortamlarını da kaybediyor. AKP iktidarının yaratmak istediği yeni toplum modelinde gençlerin ve kadınların özgürlüğünü kısıtlayan, onların üzerinde ağır mahalle baskısı duran bir anlayışla karşı karşıyayız.’’