ANASAYFA arrow right Güncel

Türkiye’nin büyük bir değişime ve dönüşüme ihtiyacı var

Türkiye’nin büyük bir değişime ve dönüşüme ihtiyacı var
YAYINLAMA: 16 Nisan 2020 / 05.22
GÜNCELLEME: 16 Nisan 2020 / 05.22
Bir dizi temaslarda bulunmak üzere Gaziantep’e gelen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Şehitkamil Kültür Merkezi’nde
Bir dizi temaslarda bulunmak üzere Gaziantep’e gelen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Şehitkamil Kültür Merkezi’nde sanayicilere, iş adamlarına, muhtarlara ve sivil toplum örgütlerine seslendi
Bir dizi temaslarda bulunmak üzere Gaziantep’e gelen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Şehitkamil Kültür Merkezi’nde sanayicilere, iş adamlarına, muhtarlara ve sivil toplum örgütlerine seslendi. Türkiye’yi yeniden inşa etmeye kararlı olduklarını vurgulayan Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin büyük bir değişime ve dönüşüme ihtiyacının olduğunu söyledi. “Dijital çağının yakalamak eğitim ve bilimle aşmak zorundayız. Geleneksel ürünlerin dışına çıkmamız gerekiyor. Katma değeri yüksek ürün üretmemiz gerekiyor. Katma değer ürün üretemezsek Türkiye katma değeri yüksek ürün üreten ülkelerin tüketicisi olur” dedi.
Türkiye, dünyanın en
yüksek borçlanan ülkesi
Gaziantep’in bir sanayi ve üniversite kenti olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, yeni bir sürecin içine girildiğine dikkat çekerek, “Gaziantepliler ellerini vicdanlarına koysunlar ve sandığa öyle gitsinler. Kendilerini, çocuklarını, Gaziantep’i ve Türkiye’yi düşünsünler ve sandığa öyle gitsinler. Freni patlamış bir kamyonda hep beraber gidiyoruz, nereye gittiğimiz belli değil. Dolar olduğu yerde duruyor, düşen Türk lirası. Sorun dolarla borçlanmada dolarla ödemede. İş dünyası, anneler, emekliler, çiftçi ve sanayici tedirgin. Gerek işçi gerek sanayici gerekse çiftçinin ortak özelliği üretmek. Rantiye sınıfından intihar eden veya kendini yakan birisini gördünüz mü? Bu düzenden memnun olanlar rantiye sınıfları. Son 16 yılda dışarıda bir grup faiz lobisine ödenen faiz 151 milyar 34 milyon dolar. Yurt içine ödenen faiz ise 687 milyar 24 milyon dolar. Türkiye bu kadar borçlanırsa talimat almak zorunda kalır. Türkiye, dünyanın en yüksek borçlanan ülkesi. Sonra memlekette işsizlik olur. 24 Haziran’dan sonra anahtarı verirseniz kamyonun nereye çarpacağını bütün dünya görecek. Bu ülkeye, memlekete ve vatandaşa yazık ve günahtır, bu memlekete, bayrağımıza karşı hepimizin bir borcu var” diye değerlendirmede bulundu.
İlk yapacağımız iş çiftçinin
faiz borçlarını tamamen silmektir
Bir devletin bir kişiye teslim edilemeyeceğini ifade eden Kılıçdaroğlu, insanların geçinemediğini söyledi. Sosyal devletin yeniden ayağa kaldırılması gerektiğine vurgu yapan Kılıçdaroğlu, “İşsizlikle mücadele etmemiz lazım. Rantiye sınıfının değil, üretenin, istihdam ve ihracat yapanın kazanması lazım. Nohut, mercimek, buğday, arpa, saman, canlı hayvan ve et ithal ediliyor. 16 yıldan beri Türkiye topraklarının üzerinde egemen devletlerin dayatması var. Hangi çiftçi hayatından memnun. Cumhuriyetin kurucu ayaklarına yeniden dönmek zorundayız diye boşan demiyoruz. Çiftçi borç içinde, ancak sözüm söz 25 Haziran’da parlamentoda çoğunluğu sağlayacağız ve ilk yapacağımız iş çiftçinin faiz borçlarını tamamen silmektir. Çiftçi bir yıl önceden ne ekeceğini bilecek, planlayacak ve kazanacak” ifadesini kullandı.
Türkiye’nin sanayi de yeni
bir hamle yapması gerekir
Türkiye’nin sanayi de yeni bir hamle yapması gerektiğini kaydeden CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin büyük bir değişim ve dönüşümü gerçekleştirme zorunluluğu olduğunun altını çizerek, “Geleneksel ürünlerin dışına çıkmamız gerekiyor. Katma değeri yüksek ürün üretmemiz gerekiyor. Katma değer ürün üretemezsek Türkiye katma değeri yüksek ürün üreten ülkelerin tüketicisi olur. Seçim bildirgemizi bütün sanayicilerin, Kobilerin ve esnafın okumasını isterim. Kredi alan işini büyütecek, daha fazla istihdam daha fazla üretim olacak. Katma değer ürün üretiyorsa alacağı kredi 2-3 kat olacak. Kayıt dışı ekonomi azalacak. Bütün Kobiler katma değeri yüksek ürün üretmeye doğru kendilerini zorlayacaklar ve Türkiye bölgesinin yıldızı olacak” değerlendirmede bulundu.
Yatılı teknoloji
liseleri yapacağız
Türkiye genelinde 3,5 milyon Suriyeli’nin bulunduğunu açıklayan Kılıçdaroğlu, “Yapacağımız ilk iş dış politikada yeni bir hamle yapmak. Türkiye, İran, Suriye ve Irak bir araya gelecek ve Ortadoğu Barış ve İşbirliği Teşkilatını kuracağız. Hiçbir ülkenin işlerine karışmayacağız. Silahı ya Rusya ya da Amerika veriyor, ölen bizim akrabalarımız. Bu 4 devlet bir araya gelemiyor mu, kendi sorunlarını çözemiyor mu? Ortadoğu’yu barış havzasına dönüştüreceğiz ve Türk işadamı Ortadoğu’yu yeniden inşa edecek. Suriyeli kardeşlerimize senin ülkeni yeniden inşa ediyoruz, evini, yolunu, hastaneni, her şeyini yapıyoruz, şimdi kendi ülkene döneceksin diyeceğiz. Annelerin en duyarlı olduğu alan çocuklarının eğitimidir. Bütün okulları nitelikli okul yapacağız. Taşımalı eğitime son vereceğiz, 180 bin öğretmen ataması yapacağız. Öğretmenleri devlet memurları kanunundan çıkartıp, ayrı bir kanun yapacağız. Öğretmeni baş tacı yapacağız ve toplumun en saygın kişisi yapacağız. Hiçbir öğretmen yoksulluk sınırını altında aylık almayacak. Sanayi ve eğitim arasında da ciddi bir bağ kuracağız. Bütün Organize Sanayi Bölgeleri’nde yatılı teknoloji liseleri yapacağız. En az 6 yıl olacak, 3 yıl okuyacak 3’üncü yıldan sonra eğitimini hangi alanda yapıyorsa fabrikaya gidecek o konuda staj görecek. Böylece çocukları liseyi bitirdikten sonra işi hazır bir konuma getireceğiz” şeklinde konuştu.
Hiç kimsenin can
ve mal güvenliği yok
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye’de hiç kimsenin can ve mal güvenliğinin olmadığını vurgularken, konuşmasına şöyle devam eti: “Bir kararname ile bütün mal varlıklarına el konulabilir. Can ve mal güvenliğinin güvenliği bağımsız yargıdır. Erler, 33 kez ağırlaştırılmış müebbette çarptırıldı. Dayısı, parası olan komutanlar dışarıda bu mu adalet? Cezayı talimatı veren komutana vereceksiniz. Bank Asya’nın önünden geçenleri devlet memuriyetinden alıyorsunuz, bankanın kuruluşuna izin verilenlere hiçbir şey yapılmıyor. Muhtarlar demokrasinin temel taşlarıdır. Muhtarlarında öğretmenler gibi ayrı bir kanunu, resmi bir binalarının, elemanının olması lazım. Muhtarlarının bütçesi olması gerekiyor. Her mahalle de emlak vergisi toplanıyor, toplanan emlak vergilerinin bir kısmının muhtarlara ayrılması ve gerektiğinde mahallesi için kullanmalı. Asgari ücret vergiden muaf olarak net 2 bin 200 lira yapacağız. Emeklilere Ramazan ve Kurban Bayramı’nda birer maaş ikramiye vereceğiz. Türkiye’de 1 milyon 644 bin emekli bin 500 liranın altında aylık alıyor. Asgari ücret üzerinden emekli olacak kişinin eline aylık 718 lira geçecek. Vereceğimiz bin 500 lira nefes aldıracaktır. Aile sigortası getireceğiz ve her evin 1000 lira aylığı olacak, kadının hesabına yatacak ve hiç kimse bilmeyecek.”
Çağdaş demokrasilerde
medya 4’üncü güçtür
Medyanın önemli olduğunu ve çağdaş demokrasilerde medyanın 4’üncü güç olarak adlandırıldığını sözlerine ekleyen Kılıçdaroğlu, “Medya bir kamu görevi yapmaktadır. Çünkü kamunun aydınlanması ve bilgilenmesi için medya vardır. Ayrıca medyanın varlık nedeni güce teslim olmak değil, gücü denetlemektir. Güce teslim olan medya medya olmaktan çıkar, sadece gücü temsil eden bir organa dönüşmüş olur. Ama medya gücü denetlerse o zaman medya gerçek anlamda demokratik bir kurum olarak toplumun sorunlarını dile getiren bir organa dönüşmüş olur. Bugün gelinen noktada basının hür olduğu ve sansür edilmediği bir gerçekle karşı karşıya değiliz, tam tersine farklı bir gerçekle karşı karşıyayız, basın, basın mensupları büyük bir baskı altındadır. Bizi üzen en büyük olay 15 Temmuz’dan sonra çok sayı da gazetecinin hapse atılmasıdır. Bunların bir kısmı serbest bırakıldı, bir kısmı hala tutuklu. Gazetecilerin düşüncelerini özgürce ifade edebildikleri ölçüde dünyada demokrasisi gelişmiş bir ülke olarak adlandırılır. Eğer gazeteciler yazıklarından, kalemlerinden, düşüncelerinden ötürü hapistelerse o ülkede demokrasiden söz edemeyiz. Cumhuriyet Halk Partisi olarak medyayı 4’üncü güç olarak Anayasaya yazalım diye bütün siyasi partilere açık ve net çağrımız da oldu. Medyanın 4. güç olması halkı doğru bilgilendirmesine bağlıdır. Gücün yanlışını kamuoyuna aktarmasına bağlıdır. Böylece gücün halk için, millet için çalışmasını gücün kamu tarafından kontrol edilmesini de sağlamış olur” ifadelerine yer verdi.
Yerel medya
desteklenmeli
Medyanın bağımsızlığı ve özgürlüğü açısından yapılması gerekenler olduğunun bir kez daha hatırlatan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, yerel medyanın desteklenmesi, Basın İlan Kurumu’nun bu bağlamda yeniden yapılandırılması ve Basın İlan Kurumu’nda yerel medya temsilcilerinin olması gerektiğini ifade ederken, “Basın İlan Kurumu’nun vereceği ilan bedellerinin mutlaka ekonominin günlük koşullarına uygun hale getirilmesi gerekiyor. Uzun süredir Basın İlan Kurumu’nun fiyatlarının sabit kalmış olması yerel medyada büyük sorunlar yaratmaktadır. Medya çalışanlarının kesinlikle sendikalı olması lazım. Çünkü medya çalışanı aynı zamanda medya patronuna karşı da bağımsız olabilmelidir. Haberini özgürce yazabilmeli ve haberinin arkasında durabilmelidir. Sendikasına güvenerek; “Ben doğru bir haber yazdım ve o doğru haberin arkasında duruyorum” diyebilmelidir. Bu özgüveni gazetecilere vermek durumundayız” diye değerlendirmede bulundu.
Seçime giren adaylar
arasında ayrımcılık yapılıyor
TRT’nin tarafsızlığını kaybettiğini açıklayan Kılıçdaroğlu, “Seçimlere gidiyoruz daha önce referandumda da olmuştu ve ondan önce de Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde olmuştu, TRT büyük ölçüde tarafsızlığını kaybeden bir kurum olarak karşımızda duruyor. Biz o dönem Yüksek Seçim Kurulu’na TRT’yi şikayet etmiştik ve tarihinde en ağır cezalarını aldı. Tarafsız olması gereken bir kurumun tarafsız olmadığı bir mahkeme tarafından kabul edildi ve ceza kesildi. Şimdi aynı süreci yeniden yaşıyoruz, seçime giren adaylar arasında ayrımcılık yapılıyor, bir adaya olağanüstü zaman ayırılırken bir adaya kısmen ayıp olmasın diye zaman ayırılıyor diğer adaylar ise hiç görülmüyor. O adaylar da bu ülkenin adayları o adayları da destekleyen vatandaşlarımız var. Vatandaşlarımızın o adayların neler söylediğini duyma ihtiyaçları var. Bunu yapması gereken TRT’nin iktidarın borazanına dönüşmesi kabul edeceğimiz bir uygulama değildir. Bunun hesabının mutlaka verilmesi lazım. İktidarda olanla eğer korkmuyorlarsa TRT’yi serbest bıraksınlar. Güçlerini devletin bir kurumundan alan bir kişinin Türkiye’yi yönetme şansı yoktur. Özgürlüğe, demokrasiye vatandaşların doğruları bilmesi gerektiğine inanıyorsa eğer TRT’yi serbest bırakmalıdır. Yasasında tarafsızlık yazan bir kurumun tarafsız takınmaması demokrasinin bir ayıbı olarak karşımızda durmaktadır. Radyo Televizyon Üst Kurulu’nun da denetimlerini objektif yapması gerekiyor. Özellikle televizyon kanalları üzerinde denetimleri var ve bu denetimin objektif yapılması en büyük arzularımızdan birisidir” şeklinde açıklamada bulundu. Hüseyin Karataş
Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *