Türkiye'nin kırmızı et tüketiminin yaklaşık yüzde 40'ının ithalat ile karşılandığının altını çizen Aydın, “Et stratejik bir üründür ve yerli üreticinin maliyeti sürekli artarken fiyatı düşürmek isteyen iktidar ithalatla iç piyasadaki fiyatı regule ediyor. Pirinç üretimi, iç talebi karşılamak için yetersiz ve ülkenin büyük bir kısmı ithalatla karşılanır” hatırlatmasını yaptı.
Mısırda önemli oranda bir dışa bağımlıyız
Aydın, “Yakın tarihli verilere dayanarak, Türkiye'nin pirinç tüketiminin yaklaşık yüzde 75-80'i ithalattan karşılanıyor. Türkiye, mısırda önemli bir dışa bağımlılığa sahip. Mısır ithalatı, hayvan yemi, nişasta üretimi ve endüstriyel kullanım gibi çeşitli alanlarda talep görüyor. Türkiye'nin mısır tüketiminin yaklaşık yüzde 25'i ithalattan karşılanıyor” şeklinde konuştu.
Haldeki sebze meyvenin fiyatı tüm sektörlerden etkileniyor
“Son yıllarda fiyatlar artarken özellikle medya havuzu perakendecilerin üstüne gitmekte, toptan ve perakende satış şirketleri tarafından fiyatların şişirildiği gibi bir algı oluşturmaya çalışıyor” diyen Aydın, “İşin gerçek yüzü bu değil tabi ki. Haldeki sebze ve meyvenin fiyatı, akaryakıttan, ilaç fiyatlarından, elektrik ve enerji maliyetlerinden, iş gücü piyasalarından ve döviz kurundan etkileniyor. Ayrıca soğuk hava ve taşıma maliyetleri her gün yükselmekte, gıdaların hasat, taşıma ve depolama sırasında firelerin yükselmesine neden oluyor” açıklamasını yaptı.
Ülkemiz kamucu, rasyonel, adil ve sürdürülebilir politikalara dönmeli
Aydın, “Ekonominin tüm dinamiklerinden etkilenen bu sorun ancak köklü ve radikal reformlar ile çözülebilir. Bizi bu noktaya getiren zihniyet ve pratiğin buradan daha iyi bir yere götüreceğini beklemek en hafif tabiriyle saflık olacaktır. Ülkemizin kamucu, rasyonel, adil ve sürdürülebilir politikalara dönmesi bu sorunların çözümünde atılacak ilk adım olabilir” dedi.
Market fiyatlarının, tüketici talebi ve stok durumu gibi faktörlere bağlı olarak belirlendiğini, hal fiyatlarının ise doğrudan üretici ve toptancı arz taleplerine dayandığına dikkat çeken İl Temsilcisi Aydın, “Arz ve talep dengesindeki farklılıklar, market fiyatları ile hal fiyatları arasındaki farkları açıklayabilir. Örneğin, talebin yüksek olduğu dönemlerde market fiyatları artabilirken, hal fiyatları üretici ve toptancılar arasında daha düşük kalabilir. Marketler, ürünlerin temizliği, ambalajı, depolanması ve raflara yerleştirilmesi gibi ek hizmetler sağladığından maliyetleri daha yüksek olabilir. Bu ek maliyetler, market fiyatlarını artırabilir. Hal fiyatları ise daha çok üretici ve toptancılar arasındaki ticari işlemlere dayandığından bu tür maliyetlerden daha az etkilenebilir” ifadelerine yer verdi.
Aydın, market fiyatlarının aracıların, dağıtım zincirinin ve perakende işletmelerin maliyetlerini içerdiğini vurgularken, “Maliyetler, ürünlerin toplanması, taşınması ve perakende satışa sunulması sürecinde ortaya çıkar. Aracılar ve dağıtım zinciri, ürünlerin el değiştirdiği her aşamada kâr marjı ekleyerek fiyatların artmasına neden olabilir. Hal fiyatları ise üretici ve toptancılar arasındaki doğrudan ticarete dayandığından aracılar ve dağıtım zinciri maliyetlerinden daha az etkilenebilir” diye konuştu.
Gelecek nesillerin gıda ihtiyacını karşılamak için doğal kaynaklar korunmalı
Gıda üretiminin çevresel kaynakların kullanımı, su kaynakları, toprak erozyonu ve biyoçeşitlilik gibi çevresel faktörlerle doğrudan ilişkili olduğuna dikkat çeken Aydın, “Gıda üretiminin sürdürülebilirliği, gelecek nesillerin gıda ihtiyaçlarını karşılamak için doğal kaynakların korunmasını gerektirir. Bu nedenle, gıda stratejileri, sürdürülebilir tarım uygulamalarını desteklemek ve çevresel etkileri minimize etmek amacıyla tasarlanmalı. Bu küresel bir iş” tespitini yaptı.
Ekolojik sanayi devriminin gerçekleştirilmesi elzem hale geldi
Dünya devletlerinin küresel iklim krizi ile ilgili acilen bir şeyler yapması gerektiğini Vurgulayan Aydın, “Sermaye doğası gereği iklim ve çevre konularına duyarsız kalmaya devam etmekte; karlarını arttırmak için tüm kaynakları sonuna kadar sömürmekte ısrarcı olabilir. Devletlerin birlikte hareket ederek; karbon, su ayak izlerinin azaltılması, plastiğin yarattığı kirliliği kontrol altına alması ve ekolojik sanayi devrimini gerçekleştirmesi elzem hale geldi” ifadelerini kullandı.