Hatalı politikaların ve kurumsal zayıflıkların bedelini ödemeye devam ediyoruz
Ülkemizin gerçeğini yoksulluk, açlık, sefalet ve ekonomik kriz olduğunu söyleyen Siyaset Bilimi Uzmanı Abdullah Yeniekinci, ‘’Asgari ücret belirlendiğinde herkes sevinir gibi oluyor, ama üç gün sonra elektrik, doğalgaz ve peynir fiyatı artınca o sevinç buharlaşıyor. Şu an Türkiye’de çalışanların çoğu aslında çalışıyor gibi yapıyor, çünkü çalışarak geçinemiyor. İşin en komiği, artık iş bulamayanlar değil, iş bulanlar depresyona giriyor’’ tespitini yaptı.
Yeniekinci, ‘’Türkiye ekonomisi, son yıllarda defalarca uyarılmasına rağmen uygulanan hatalı politikaların ve kurumsal zayıflıkların bedelini ödemeye devam ediyor. Yüksek enflasyon, derinleşen yoksulluk, işsizlik, yabancı yatırımcıların kaçışı ve eriyen Türk lirası. Bu tablo ne dış güçlerin komplosu ne de “geçici” krizlerin sonucu. Bu, bilinçli tercihlerin ve kötü yönetimin doğal bir neticesi’’ açıklamasında bulundu.
Ne eğitimde ne istihdamda olan gençlerin sayısı rekor düzeyde
İşsizliğin gençler arasında önemli bir seviyeye geldiğini sözlerine ekleyen Yeniekinci, ‘’Ne eğitimde ne istihdamda olan gençlerin sayısı rekor düzeyde. Beyin göçü, artık istisnai değil; üniversite mezunları yurtdışında vasıfsız işlerde çalışmayı bile ülkede kalmaya tercih ediyor. Çünkü ne liyakate dayalı bir istihdam sistemi var ne de özgürlükçü bir çalışma ortamı’’ eleştirisini yaptı.
Ekonomi daha da kırılgan hale geliyor
‘Ekonomi sadece para politikalarıyla değil, hukuk devleti ve öngörülebilirlik ile yönetilir’ diyen Yeniekinci, ‘’Yargının bağımsız olmadığı, kamu ihalelerinin şeffaf yapılmadığı, denetim mekanizmalarının işlevsiz kaldığı bir yerde yatırım ortamı güven veremez. Bu yüzden yabancı sermaye kaçıyor, yerli yatırımcı da temkinli davranıyor. Devletin kurumları özellikle Merkez Bankası siyasi kararların gölgesinde görev yapmaya zorlandıkça, ekonomi daha da kırılgan hale geliyor’’ vurgusu yaptı.
Öncelikle gerçeklerle yüzleşmek gerek
Öncelikle gerçeklerle yüzleşilmesi gerektiğini belirten Yeniekinci, ‘’Öncelikle gerçeklerle yüzleşmek gerek. Sorunun kaynağı dış mihraklar değil, içerideki yönetim anlayışıdır. Bağımsız kurumlar, öngörülebilir ekonomi politikaları, liyakat temelli atamalar ve hukuk devleti ilkeleri acilen hayata geçirilmeli. Aksi takdirde bu kriz dönemsel değil, yapısal hale gelecek. Türkiye’nin ekonomik potansiyeli hâlâ güçlü. Ancak bu potansiyeli ortaya çıkaracak olan şey, güvenilir ve akılcı bir yönetim. Rakamlarla oynayan değil, sorunlarıyla yüzleşen bir iktidar bu ülkenin en büyük ihtiyacı’’ değerlendirmesinde bulundu.
RSS