TMMOB İl Koordinasyon Kurulu adına açıklama yapan Mimarlar Odası Başkanı B. Sıtkı Severoğlu, TBMM’ye Başbakan imzası ile sunulan “Yabancı İstihdamı Kanunu” tasarısının, ancak bir sömürge ülkesine dayatılabilecek koşulları içerdiğini söylerken, “Yabancıların lehine kendi vatandaşı aleyhine bir yasa tasarısı düzenleyip ülke parlamentosuna sunmak ortalama bir aklın alamayacağı/kabul edemeyeceği bir durumdur. Bu nedenle, bu yasayı yerli bir aklın hazırladığına inanmak ancak saflıkla mümkündür” dedi
“Yurttaşlarının çalışma yaşamını geliştirmek, çalışanları ve işsizleri korumak, çalışmayı desteklemek ve işsizliği önlemeye uygun ekonomik ortam yaratmakla devletin görevidir” diyen Severoğlu, “Meclis’e sunulan yasa taslağındaki düzenlemede ise bunun tersine, yabancı uyruklu kişilerin Türkiye sınırları içinde çalıştırılmasında, kendi vatandaşlarına göre ayrıcalıklı kurallar getirilmektedir. Bu durumu, anayasal kurallarla ve kamu yararı, kamu düzenini bozacaktır” diye konuştu.
Yasa tasarısının TMMOB Hukuk Birimince incelendiğini söyleyen Severoğlu, “Hizmet sunumunda vatandaşa değil yabancıya öncelik veren, vatandaşı için aradığı koşulları yabancıdan istemeyen,
Mühendislik, mimarlık, hekimlik vb. hizmetlerde yabancılarda akademik ve mesleki yeterlilik aramayan,
Ülkemizde işsizlik oranının yüksek olduğu üniversite mezunlarını görmek yerine, yabancı şirketlerin ülkeye getireceği -mühendis, mimar, şehir plancısı olduğunu dahi bilmediğimiz- kontrol edilmeyen beyana dayalı mühendis ve mimarların istihdamına olanak veren, vergi ödemelerine gerek olmaksızın, yabancıların uzaktan (ülkeye gelmeden) hizmet sunmasını sağlayan, yabancıların serbest meslek mensubu olarak kendi ad ve namlarına kolayca hizmet sunmalarının önünü açarak kendi vatandaşı aleyhine haksız rekabet ortamı yaratan, yabancılara nitelikleri bir yana, çalışma ve ikamet izni dahi almalarına gerek kalmaksızın muafiyet tanıyan, kamu yararına dernek ve vergi muafiyeti olan vakıflarda yabancılara çalışma iznine tabi olmadan çalışma hakkı veren, Ar-Ge ve Serbest Bölgeler konusunda özel hüküm getiren, bir niteliğe sahiptir” şeklinde açıklama yaptı.
Severoğlu, “Ayrıca, bu yasa kapsamında TMMOB yine unutulmamıştır. TMMOB Yasası’nın yabancı mühendis ve mimarın taahhüt ettikleri işe münhasır kalmak kaydıyla TMMOB’nin görüşünün alınmasını koşul olarak düzenleyen 34. maddesi yürürlükten kaldırılmaktadır. Bunun açık anlatımı, yabancı uyruklu mühendis ve mimarlardan denklik belgesi istenmeyeceği, kendi ülkesinde meslek icra yetkisine sahip olup olmadığının denetlenmeyeceğidir. Yurt dışında eğitim almış Türk vatandaşı mühendis ve mimardan denklik belgesi istenirken yabancı uyruklu meslek mensubundan istenmeyecektir” dedi..
TMMOB yönetimi, “AKP’nin rant ve zorbalık düzenine teslim olmayacağımızı göstereceğiz” derken TMMOB’ye bağlı Odaların il odacılığı statüsüne sokularak dağıtılmaya çalışılacağını ifade etti
Polis cumhuriyeti ve rant
tekeli oluşturma yönelimi
TMMOB Yürütme Kurulu Üyesi ve Genel Saymanı Bahattin Şahin, “AKP iktidarı ülkeyi olağan dışı yöntemlerle, kanun hükmünde kararnameler ile, “torba yasalar” ile, polis cumhuriyeti yöntemleri ve rant tekeli oluşturma yönelimi içinde yönetiyor. Bu yönelimin son ürünleri “İç Güvenlik Kanunu Tasarısı”, “İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı” ve “İmar Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”dır” dedi..
Rant ve zorbalık
düzenine teslim olmayacağız
Şahin, “Bütün bu nedenlerle, Ankara’da toplanacak olan TMMOB Olağanüstü Genel Kurulu’nda buluşmaya, öfkemizi ve direncimizi haykırmaya; örgütsel birliğimizi, mücadele kararlılığımızı pekiştirmeye gidiyoruz. TMMOB’nin yüzlerce biriminden gelecek olan mühendisler, mimarlar, şehir planlamacıları olarak, 14 Şubat’ta Ankara’da, tek vücut olarak AKP’nin rant ve zorbalık düzenine teslim olmayacağımızı göstereceğiz.
Bütün ülkeyi imara yani ranta
açan önceki yasanın devamı
Bahattin Şahin, “İmar Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı, biz mühendis, mimar ve şehir planlamacılarının birliği olan TMMOB’nin Yasası ile imar, iskân, kültür ve tabiat varlıkları ve çevre yasalarında değişiklik yapmayı amaçlayan bir “torba yasa” tasarısıdır. Bu tasarı, bütün ülkeyi imara yani ranta açan önceki yasa/mevzuat düzenlemelerinin devamı niteliğindedir. Kentlerimizi, ormanlarımızı, tarım arazilerimizi, köylerimizi, meralarımızı, kıyılarımızı, suyumuzu, derelerimizi, bütün doğal çevremizi, tarihi, kültürel ve ulusal varlıklarımızı imar süreci üzerinden rantiye düzeninin arpalıkları haline getirmeyi amaçlamaktadır. Kamuya ait araziler ile halkın evi, dükkanı, arazisi, “afet riski altındaki alanlar” veya “riskli alanlar” diye tanımlanarak ve “kentsel-kırsal dönüşüm” gerekçeleriyle “kamulaştırma”ya maruz kalıp sonra da siyasi iktidarın rant havuzuna, rant tekeline aktarılacaktır. Ayrıca halkın imar girişimlerinden “kamu payı” adı altında bir pay da alınacaktır. Bu, açık ki tam bir soygun ve rantiye düzenidir” şeklinde konuştu.
TMMOB’ye bağlı Odalar il odacılığı
statüsüne sokularak dağıtılmaya çalışılacak
Şahin, “Söz konusu tasarı, bizlerin verdiği mühendislik, mimarlık, şehir planlama hizmetlerini kuralsızlaştırmayı, kamusal denetim fonksiyonundan arındırmayı ve rant piyasasına açmayı da hedeflemektedir. Bu nedenle TMMOB’ye bağlı Odalar il odacılığı statüsüne sokularak dağıtılmaya çalışılacak; Odaların mesleki hizmet ve uygulamalarıyla ilgili yönetmelik hazırlama hakkı vesayet altına alınacak, Odaların üzerinde idari ve mali denetim görünümü altında siyasi baskı kurulacaktır” derken sözlerini şöyle sürdürdü: “Bütün bu nedenlerle, Ankara’da toplanacak olan TMMOB Olağanüstü Genel Kurulunda buluşmaya, öfkemizi ve direncimizi haykırmaya; örgütsel birliğimizi, mücadele kararlılığımızı pekiştirmeye gidiyoruz. TMMOB’nin yüzlerce biriminden gelecek olan mühendisler, mimarlar, şehir planlamacıları olarak, 14 Şubat’ta Ankara’da, tek vücut olarak AKP’nin rant ve zorbalık düzenine teslim olmayacağımızı göstereceğiz. Ülkemizi, halkımızı, mesleğimizi, kentlerimizi, kırsal alanlarımızı, doğal ve tarihi varlıklarımızı sahipleniyoruz. Vahşi kapitalizmin kâr hırsıyla tüm insani ve doğal değerleri tahrip edenlere karşı, bilimin, tekniğin, mesleki ve toplumsal sorumluluklarımızın bir gereği olarak yürüyor ve mücadele ediyoruz. Emekten, halktan, ülkemizden yana bütün demokratik güçleri, yürüyüş kollarımıza destek vermeye, gücümüze güç katmaya, toplumsal dayanışmayı örgütlemeye davet ediyoruz. “