SSK Gaziantep Bölge Hastanesi KBB Hastalıkları Uzmanı Opr. Dr. İlhan Köşker, gürültünün strese yol açtığını, üremeyi ve uyku düzenini etkilediğini bildirdi.
Opr. Dr. Köşker, sesin insan yaşamının tüm çevresini kuşatan bir faktör olduğunu, sessizliğin yerini bugünkü teknolojinin bir artığı olan gürültüye bıraktığını söyledi.
İstenmeyen seslerin, yaşanılan çevrenin doğal özelliklerini bozarak çevreyi kirlettiğini belirten Opr. Dr. Köşker, şöyle dedi:
“Gürültünün insan sağlığını olan etkileri, hava ve su kirliliği kadar önem taşır. Gürültü tüm insanları, hatta tüm canlıları tehdit eden bir çevre kirliliğidir. İnsanlar üzerindeki olumsuz etkileri, fizyolojik ve psikolojik olmak üzere iki grupta toplanabilir. En önemli etki ise yüksek şiddetteki gürültünün işitme duyusunu tahrip etmesidir. İç kulak ve içerisindeki oluşumların tolere edebileceği ses şiddeti sınırlıdır. Bu sınırı aşan şiddetteki ses veya gürültü, işitme duyusunu tahrip eder.”
Gürültünün getirdikleri
Devamlı yüksek şiddetteki gürültünün, yalnız işitme ile ilgili bozukluklara neden olmakla kalmayıp, dinlenme ve anlama güçlüğü, dikkat dağınıklığı, iş verimi ve konsantrasyon azalması, uyku düzensizliği, sinirlilik, baş dönmesi gibi birçok olumsuz etkiye neden olduğunu kaydeden Opr. Dr. Köşker, şunları anlattı:
“Gürültü, ayrıca hormonlar ve organların düzenli çalışmasını, bağışıklık sistemini, üremeyi etkiler, işitme kaybına strese yol açar.
Gürültülü çevre, kulağı daha çabuk yaşlandırır. Genel vücut direncini düşürür. Hamilelik döneminde, ölü doğumlara yol açabilir. Gürültünün, üreme organlarında anatomik değişikliklere neden olduğu, erkekte canlı sperm sayısını önemli ölçüde azalttığı öne sürülmektedir.”
Opr. Dr. Köşker, değişken gürültünün uyku üzerindeki olumsuz etkiler gösterdiğini, derin uykuya geçişin engellendiğini ve tam bir dinlenme sağlanamadığını, bunun da strese ol açtığını vurgulayarak, şöyle devam etti:
“Adrenalize bağlı olarak hipertansiyon ve kan basıncı yükselir, hormonlar etkilenir. Devamlı gürültülü ortamlarda bulunanlarda yüksek oranda kalp ve mide rahatsızlıkları ile ruhsal bozukluklar görülür. Gürültü, çocuk gelişimini de olumsuz yönde etkiler. Gürültülü ortamda maruz kalan annelerden doğan çocukların doğum kiloları, sessiz çevrede doğan çocuklarınkinden daha düşüktür. Opr. Dr. Köşker, müzik setleri, kulaklıkla dinlenen teyp ve radyoların işitme sistemine zarar verdiğini de, sözlerine ekledi.
Opr. Dr. Köşker, sesin insan yaşamının tüm çevresini kuşatan bir faktör olduğunu, sessizliğin yerini bugünkü teknolojinin bir artığı olan gürültüye bıraktığını söyledi.
İstenmeyen seslerin, yaşanılan çevrenin doğal özelliklerini bozarak çevreyi kirlettiğini belirten Opr. Dr. Köşker, şöyle dedi:
“Gürültünün insan sağlığını olan etkileri, hava ve su kirliliği kadar önem taşır. Gürültü tüm insanları, hatta tüm canlıları tehdit eden bir çevre kirliliğidir. İnsanlar üzerindeki olumsuz etkileri, fizyolojik ve psikolojik olmak üzere iki grupta toplanabilir. En önemli etki ise yüksek şiddetteki gürültünün işitme duyusunu tahrip etmesidir. İç kulak ve içerisindeki oluşumların tolere edebileceği ses şiddeti sınırlıdır. Bu sınırı aşan şiddetteki ses veya gürültü, işitme duyusunu tahrip eder.”
Gürültünün getirdikleri
Devamlı yüksek şiddetteki gürültünün, yalnız işitme ile ilgili bozukluklara neden olmakla kalmayıp, dinlenme ve anlama güçlüğü, dikkat dağınıklığı, iş verimi ve konsantrasyon azalması, uyku düzensizliği, sinirlilik, baş dönmesi gibi birçok olumsuz etkiye neden olduğunu kaydeden Opr. Dr. Köşker, şunları anlattı:
“Gürültü, ayrıca hormonlar ve organların düzenli çalışmasını, bağışıklık sistemini, üremeyi etkiler, işitme kaybına strese yol açar.
Gürültülü çevre, kulağı daha çabuk yaşlandırır. Genel vücut direncini düşürür. Hamilelik döneminde, ölü doğumlara yol açabilir. Gürültünün, üreme organlarında anatomik değişikliklere neden olduğu, erkekte canlı sperm sayısını önemli ölçüde azalttığı öne sürülmektedir.”
Opr. Dr. Köşker, değişken gürültünün uyku üzerindeki olumsuz etkiler gösterdiğini, derin uykuya geçişin engellendiğini ve tam bir dinlenme sağlanamadığını, bunun da strese ol açtığını vurgulayarak, şöyle devam etti:
“Adrenalize bağlı olarak hipertansiyon ve kan basıncı yükselir, hormonlar etkilenir. Devamlı gürültülü ortamlarda bulunanlarda yüksek oranda kalp ve mide rahatsızlıkları ile ruhsal bozukluklar görülür. Gürültü, çocuk gelişimini de olumsuz yönde etkiler. Gürültülü ortamda maruz kalan annelerden doğan çocukların doğum kiloları, sessiz çevrede doğan çocuklarınkinden daha düşüktür. Opr. Dr. Köşker, müzik setleri, kulaklıkla dinlenen teyp ve radyoların işitme sistemine zarar verdiğini de, sözlerine ekledi.
RSS