ANASAYFA arrow right Güncel

Aile içinde kadın kutsal bir varlık gibi romantize edilerek kimlik yok sayılıyor

Aile içinde kadın kutsal bir varlık gibi  romantize edilerek kimlik yok sayılıyor
YAYINLAMA: 27 Nisan 2025 / 16.35
GÜNCELLEME: 27 Nisan 2025 / 16.35

KESK Gaziantep Kadın Meclisi, son günlerin tartışmalı konusu haline gelen ‘Asıl olan normal doğum’ parkına ve iktidarın söylemlerine tepki gösterdi

Aile içinde kadının kutsal bir varlık gibi romantize edilerek kadın kimliğinin yok sayıldığını belirten Eğitim Sen Gaziantep Şubesi Kadın Sekreteri Gülfidan Özpolat, ‘’Saldırı politikalarıyla devlet doğurganlık teşviki, çocuk sayısı, çocuk ve doğum yardımları ve benzeri uygulamalarla, ev içi kadın rollerinin kutsanması gibi araçlarla kadın bedenine ve yaşamına olan denetimini meşrulaştırıyor’’ açıklamasında bulundu.
Doğumun normali anormali yok
Özpolat, ‘’Doğal olan normal doğum pankartı 2025 yılının ‘aile yılı’ ilan edilmesinin ardından, iktidar sözcüleri tarafından her fırsatta üretilen kadın düşmanı açıklamaların bir tezahürü. ‘Aile yılı’ ilanı ile birlikte ortaya atılan vajinal doğumu teşvik ve çocuk sayısı gibi nüfus politikaları kadının kendi bedeni üzerinde karar verme hakkına saldırı. Doğumun normali, anormali yok. Vajinal doğumu teşvik söylemi sadece bir sağlık tercihi değil aynı zamanda kadın bedenine yönelik saldırı’’ ifadelerini kullandı.
‘Doğal olan normal doğumdur’ pankartı ile kadın bedenine saldırıyorlar
Kadınların kimliğinin anne, eş ve aile üzerinden tanımlanmasının, kadının toplumdaki varlığını sadece aile içindeki rol ile sınırlayan yaklaşımın kabul edilemeyeceğini kaydeden Özpolat, ‘’Kadının doğum tercihi dahi denetleniyor, kadın bedeni, doğum ve nüfus politikalarının nesnesi haline getiriliyor. ‘Aile yılı’ kapsamında özellikle Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, yeni logolar üretiyor, özellikle aile ve koruyan erkek figürüyle yeniden ataerkiyi güçlendirmeye çalışıyor. Son olarak, spor kulüplerine ‘Doğal olan normal doğumdur’ pankartı taşıtarak, yeniden kadın bedenine saldırıyor’’ eleştirisini yaptı.

Özpolat, ‘’Sağlık Bakanlığı, hastanelerde yaşanan çocuk ölümlerinin henüz açıklamasını yapamamış ve olayda sorumluluğu olanları açığa kavuşturmamışken, hastanelere emanet edilen çocukların can güvenliğini sağlayamamış olmanın hesabını verememişken, ailenin hangi koşullarda oluşacağı, doğum teşviki ve doğurma biçimi üzerine açıklamalar yapabiliyor. İktidar bütün aygıtlarıyla, yayınlanan plan ve programlarıyla ve üretilen tüm söylemleriyle, ne zaman evlenmemiz gerektiğine, kaç çocuk doğuracağımızdan bu çocukları nasıl doğurmamız gerektiğine ve nasıl yaşamamız, giyinmemiz, davranmamız gerektiğine kadar karar vererek yaşamlarımızı kuşatma çabası içinde’’ dedi.
Kadınların bedenine yaşamına yönelik tahakkümleri kabul etmiyor, özgürlük mücadelesini büyütüyoruz
Kadını birey olarak görmeyen, kurduğu ilişkinin biçimini belirlemeye çalışan ve nasıl isimlendirileceğine bile karışabileceğini düşünen, kadına ‘aile’ dışında var olma şansı tanımayan zihniyete karşı duracaklarının mesajını veren Özpolat, ‘’Doğum kararı, çocuk sayısı ne devletin ne de toplumun denetiminde. Kadın bedeni üzerinde tek hak sahibi kadınların kendisi. Kadınların bedenine yaşamına yönelik tahakkümleri kabul etmiyor, kadın özgürlük mücadelesini büyütüyoruz. İktidarın her yeni günde aile dayatmasını farklı biçimlerde önümüze getirmek yerine, kadınların ve çocukların güvenli ve güvenceli yaşamasını sağlayacak politikalar üretmesini bekliyoruz’’ şeklinde konuştu.

Yorumlar
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *