Ayranı yok içmeye

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Bu üç kelime beni çok eskilere götürür. İnsan yaşlanmaya başladığında hep eskileri ortaya koyup, onlar hakkında değerlendirme yaparmış. Benimkiside belki öyle bir şey olsa gerek. Olayları yaşadığımız zaman üzerinde durmaz, hatta derinlemesine düşünme fırsatımız genelde olmazdı. Bunu sonra düşünürüz diye de bir saplantıya takılmazdık. Çocukken bir oyunumuz vardı, ‘uzun eşek’, belki sizlerde hatırlarsınız. Uzun eşek oyununu yakın tarihte hiç bir okulda görmedim. Belki oynuyorlardır amma, oynamış olsalar bir yerlerde görürdüm diye düşünüyorum.
Yatılı okulda bu oyun çok revaçta idi. Bir çocuk yastık olurdu vede gövdesi geniş bir ağaca arkasını dayardı. Bir takım oyuncuları bu yastığa eğilir, iki ellerini yastığın bacaklarına kenetler, başınıda iki ayaklarının arasına yerleştirerek dayanırdı. Diğer takım arkadaşlarıda yine öndeki arkadaşının iki bacaklarının arasına başını koyar, elleri ile ayaklarını tutarlardı. Böyle bir zincir e diğer takım oyuncuları koşarak gelir, bu zincirin üstüne atlarlardı.
Genelde uzun eşekte yatan takımın en zayıf oyuncunun sırtına bütün diğer takım oyuncuları binmeye çalışırlardı. Böylelikle bu oyuncu bu yükü taşıyamazdı. ve neticede oyuncu çökerdi. Eğer çökmesse uzun eşeğin üstüne binen takım kaptanı eli ile yastık olan çocuğa gösterek bir mani peşinden, eli ile gösterdiği şeklin ne olduğunu sorardı. ‘’Attım attım ne attım’’ diye sorulan bu soruyu aşağıda yatan takım kaptanı bir seferde bilirse , yukardaki takım, bu sefer aşağıya yatardı. Söylenen bu maniler, şarkı edasıyla söylenir, bazende bu maniye birkaç katkılar yapılırdı;
- Ayranım yok içmeye , Bindim uzun eşşeğe, Belim derman tutmuyor, Attım attım ne attım, Çatal mı, topuz mu ?
Bu günlerde en çok konuşulan konuların başında Türkiye Cumhuriyetinin kurulduğu günden beri Cumhurbaşkanının oturduğu Çankaya yerine, Atatürk Orman Çiftliği arazisinde Recep Tayyip Erdoğan’ın emri ile bir firmaya yaptırılan yeni 300 bin metrekare kapalı sahası olan ve 199 bin metre kare arazi üzerine 1000 odalı bir SARAY olarak inşaa edildiğini gazetelerden okuduk.
Tabii bu inşaatın Atatürk Orman Çiftliği üzerine yapılmasının yanında başka bir çok özellikleri içermekte. Bu inşaat Danıştayda açılan dava sonucunda yürütmeyi durdurma kararına rağmen , hukuksuz olarak inşaat devam ettirilip, bitirildiğini izledik. Oturma izni olmasa da, yeni Cumhur buraya taşındı. Eski Romanya Lideri Nikolay Çavuşesku’nun yaşadığı saray, bu saraydan biraz daha büyüktü. Çavuşesku’nunda uçağıda vardı amma, işe yaramadı. Türkiye, Cumhur Başkanına tahsis edilmesi için Recep Tayyip Erdoğan tarafından, bir küçük sarayı andıran özel uçak sipariş verildi. Bu uçan saray geçtiğimiz günlerde hizmete girdi. Bu sefer DEVE kesmediler.
Tam olarak değerini bilmemekle birlikte, uçağa harcanan paranın 436 milyon lira olduğunu duyduk. Hem ATA Saray’a hem de Uçan Saray’a harcanan paranın, kişilerce telaffuz edilen toplam değeri 1 milyar 806 milyon lira. Bu rakkamı duyanların, on sene evvelki para değeri ile karıştırdıklarını düşünmekteyim. 1 Milyar 806 milyon lira, eğer saymaya kalkarsam kaç günümü alır bilmiyorum, veya yatak odanızdaki para makinasına koyarsanız, bir kaç günde sayabilirsiniz.
İsterseniz bu paraları saymak için Soma’da sevdiklerini kaybeden insanlara verin, onlar saysın, veya Ermenek’te kömür ocağında mahzur kalan insanların yakınlarına verin, onlar devletten haber beklerken saysınlar. Maaş bordrolarında 860 lira yazan bu insanlar, bu kadar parayı saymayı en azından isteyebilirler. Bir iki ayrıntı bu arada gözden kaçmış olabilir:
Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı Çankaya’da ikamet etmeye devam edecek mi ? Yoksa bu arazi birilerine peşkeş mi çekilecek, kim bilir.
Bir başka detayda yeni yapılan saray özel bir yerde , Kara Kuvvetlerinin Kara Havacılık için kullandığı hava alanına , ve Etimesgut Hava Alanına bir kaç kilometre uzaklıkta.
Ayranımız yok içmeye, diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.

Ayranı yok içmeye