Nice Hasan Saka’lar bu ülkede yaşayıp göçtüler…

YAYINLAMA: 18 Ağustos 2015 / 20.00 | GÜNCELLEME: 18 Ağustos 2015 / 20.00

       İnsanoğlu durduk yerde olgunlaşmıyor; meyve, sebze gibi…  Meyve olsun, sebze olsun, köklerinden emdiği gıdasını gün ışı ile buluşturunca olgunluk kıvamına erişiyor. Onların da kendilerine göre güzeli/yararlıyı arama/bulma, ona yönelme eğilim/sevdası/tutkusu olduğunu sanıyorum. Öyle olmasa vazomdaki çiçekleri pencereden gelen güneş ışığına niçin yönelsin ki?

      İnsanoğlu tabii ki çok farklı…

      Yüce Allah’ın tüm yarattıklarından daha farklı kıldığı, akılla donattığı insanın   erdemli olma sorumluluğu”nu ona verdiği akılla omuzlarına yüklemiş bulunuyor.  İnsan işte böyle bir sorumluluğu yaşamı boyunca duyar. İnsana/insanlığa yararlı olma heyecanını benliğinde yaşadığı/yaşattığı sürece de dikkat çeker, olgunlaşır, farklı bir kimlik olarak topluma ışık saçar, yön gösterir.

***

      Cumhuriyet’in kuruluş döneminden de önce olgun/yetkin kişiliğiyle toplumumuza deniz feneri olmuş bir kimliktir Hasan Saka…  Ülkemizin yetiştirdiği değerli devlet adamı Saka, 1886 yılında Trabzon’da doğdu. İstanbul Mercan İdadisi’ni, ardından 1908’de Mülkiye Mektebi’ni bitirdi. 1909’da yüksek öğrenim için Fransa’ya gönderildi ve burada “Libre des Sciences Politique”i  bitirdi. Mektebi Mülkiye’de iktisat/ekonomi dersleri okuttu. Trabzon mebusu/milletvekili olarak son Osmanlı “Meclis-i Mebusan”ında bulundu. İşgal kuvvetlerinin bu Meclis’i kapatması üzerine, Ankara’da kurulan yeni hükümetin çağrısı üzerine Trabzon milletvekili olarak Büyük Millet Meclisi’ne katıldı. 1921 yılında maliye,  daha sonra iktisat ve ticaret vekili/bakanı oldu.

      İsmet (İnönü) Paşa’nın başkanlığını yaptığı “Lozan Konferansı Heyeti”nde bulundu.  1925  yılında  tekrar Maliye Bakanı oldu. 1926 yılında TBMM Başkan vekilliğine seçildi.

      1942’de Dışişleri Bakanı oldu. 4 Eylül 1947’de Başbakanlık görevini üstlenip ilk kabinesini, ardından 1 Haziran 1948’de ikinci defa hükümeti kurdu.

      CHP’nin çeşitli kademelerinde görev yaptı ve 29  Temmuz 1960 tarihinde İstanbul’da yaşama veda etti.

       Türkiye için, Türk demokrasisi için tüm ömrünü adayan örnek bir kimlikti Hasan Saka… Tam 55 yıl olmuş O’nu yitireli… Tabii ki bu arada daha nice değerlerini ebediyete uğurladı Türkiyem. Şimdi hepsi sahipsiz.

      Vefa nerede?

      İstanbul’un bir semtini sormuyorum.  İnsana erdem kazandıran “ vefa duygusu”nu arıyorum. Hangi değerimizi anıyoruz?  Kimleri unutmadık ki… Sanki biz arkadan gelen kuşaklar için hiçbir şey  yapmamışlar gibi…

      Tam da zamanı şimdi: Bu duygusuzlukla nereye böyle?

***

      Hasan Saka 1950 milletvekili seçimi nedeniyle Trabzon’da hemşerilerinin kahvehanelerdeki sohbet toplantılarına katılır. Sohbet sırasında söz yapılacak seçime gelince Saka sorar:

      Oyunuzu bize vereceksiniz değil mi?

      Kahvehanedekilerden bir kısmı; “- Yooo… Saaa vermeyecoğuk!..” yanıtı üzerine buz gibi kesilen ortamda Hasan Saka merakla sorar:

      “-Peki, niçin?   Saka’nın aldığı yanıt ilginçtir: “-Sen okur-yazar deyulsun ki …  Saka, uzun- uzun anlatır öğrenim yaşamını…  Ama yurttaş yine ısrarlıdır:

     “-Madem oyle  okur-yazardın da niye yazduğumuz mektuplara cevap vermeysın?”

      Bugün Hasan Saka’nın ölüm günü… Sevgi, saygı ve Rahmet duygularıyla anıyorum.

  Nice Hasan Saka’lar bu ülkede yaşayıp göçtüler…