Türkiye kaderini yaşıyor

YAYINLAMA: 23 Ağustos 2015 / 20.00 | GÜNCELLEME: 23 Ağustos 2015 / 20.00

AK Parti’nin 14 Ağustos’taki kuruluş yıldönümüne çağrılmayan 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, oğlu Ahmet Münir’in düğününe Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM Başkanı Yılmaz ve Başbakan Davutoğlu’nu davet ederek vefa gösterdi.

Davutoğlu ve Yılmaz, düğün sonuna kadar kalırken Erdoğan’ın nikah kıyıldıktan sonra hemen düğünden ayrılması, topu topu 45 dakika zaman ayırması dikkatlerden kaçmadı. Böyle olacağı da biliniyordu.

Aralarında Bakan Başkan Fatma Şahin’in de bulunduğu önemli dost ve arkadaşları Gül’ü bu en mutlu gününde yalnız bırakmadılar.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu tavrı bence son derece önemliydi. Çünkü, bu tavır bize neler olup bittiğini o kadar net açıklıyor ki, artık geleceği anlayabilmek, kavrayabilmek açısından hiçbir sebep kalmadı.

Son olarak, YSK’nın açıklaması gereken seçim gününü bizzat açıklayarak, düşüncelerinde ne derece tavizsiz olduğunu belli etti.

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sürekli ‘Yeni Türkiye’den bahsediyor. Bir an için düşünürsek, nasıl, neden, diye sorarsak cevabını Erdoğan’ın konuşmasında bulabiliriz:

İster kabul edilsin ister edilmesin; Türkiye’de yönetim sistemi değişmiştir. Şimdi yapılması gereken bu fiili durumun hukuki çerçevesinin yeni bir Anayasa ile netleştirilmesi, kesinleştirilmesidir.”

 

Fiili durum başladı değil, zaten sürüyor, ancak bunun kısa zamanda netleştirilmesini istiyor. Bunun için de Anayasayı değiştirecek milletvekili sayısının halk tarafından verilmesini talep ediyor. Bu kadar net ve basit!

 

Yeni Türkiye, yeni yönetim sisteminin kurucusu Erdoğan, yola eskilerle devam etmek istemiyor. Çevresini değiştiriyor. Partiyi birlikte kurdukları Abdüllatif Şener zaten oyunun daha başında dışarıda kalmıştı. Artık, Gül ve Bülent Arınç’ın da değişen yönetim sisteminde yerlerinin olmadığı belli oldu.

Kulis haberlerine bakılırsa, Başbakan Davutoğlu’nun da yerini Yalçın Akdoğan’ın alması bekleniyor.

 

Bu sisteme göre; başbakan, bakanlar ve üst düzey bürokratlardan beklenen merit/liyakat değil, loyalty/sadakat olacaktır. Çünkü, her şeyi bilen ve her şeyi düşünen birisi olduğuna göre yapılması gereken sevgiyle, saygıyla, içtenlikle, inanarak uyum gösterilmesidir. Buna ehil olanlar tercih edilecektir.

 

Çözüm sürecini, çeyrek yüzyıl amansız çatışmada kaybedilen 40 bin insandan, 500 milyar dolar maddi kayıptan sonra Erdoğan getirmeyi başarmıştır.

Bunun mükafatı olarak da Kürt seçmen Erdoğan’ın partisini tek başına iktidar olmaktan alakoymuştur.

Erdoğan böyle düşünmektedir, buna sebep olanları da cezalandırmaktadır.

 

Tekrar seçim, Erdoğan’ın amacına ulaşmak için bir yoldur. Olursa ne ala, olmazsa başka çareler düşünecektir. Şunu iyi anlamalıyız ki, 1 Kasım’da AK Parti gider, yerine koalisyon hükümeti kurulur, bu olmayacaktır. Çünkü, 10 Ağustos 2014’te halkın yüzde 52 oyuyla Türkiye’de yönetim sistemi değişmiştir, Yeni Türkiye’nin şartlarında böyle bir hükümet değişikliği söz konusu bile değildir!

 

Demokrasi bir trendir, istediğimiz durakta ineriz’ lafını temcit pilavı gibi sürekli servis yapmanın bir anlamı kalmadı.

10 Ağustos 2014’’te cumhurbaşkanı seçimini beceremeyen muhalefet, daha 1.5 ay önce de 292 milletvekili sayısına rağmen TBMM Başkanlığını 258 milletvekili olan iktidara kaptırmıştı.

Kolisyon çalışmalarında sonuç alınamayınca da muhalefete hitaben Erdoğan, “Koalisyon diyoruz, gelmiyorlar, seçim diyoruz olmaz diyorlardemagojisiyle taraftarlarına seçim için gaz verdi!

 

Türkiye kaderini yaşıyor.

Uzakta aramaya gerek yok. Gaziantep’te durumdan şikayet eden var mı? Hangi meslek odası? Hangi meslek kuruluşları? Hangi işadamı, sanayici dernekleri?

Varsa yoksa bir iki cılız STK ve sendika, o kadar…

Eee, neyi tartışıyoruz ki!..

 

Türkiye kaderini yaşıyor