Yalnızlığımız giderek büyüyor.

YAYINLAMA: 20 Kasım 2015 / 18.00 | GÜNCELLEME: 20 Kasım 2015 / 18.00

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC)’den günaşırı  mesleksel gelişme mesajları yanında acılı haber mailleri de alıyorum.  Meslektaşlarım, arkadaşlarım veda edip gidiyorlar bu dünyadan.

Yıl 1956… Gazete muhabirliğine başlamamın üçüncü yılı… Trabzon Ticaret Lisesi’nde öğrenciyim, ama aklım hep gazetelerde…  Haberler /röportajlar yapıp merkezi İstanbul’da bulunan gazetelerin dikkatini çekmek istiyorum. Zaman-zaman merkezden gelen gazeteci arkadaşlara yardımcı olmakla da mutlu oluyorum.

DP dönemi… CHP yanında CMP de muhalefette ses getiren kadro oluşturmuş… Görünürde milletvekili seçimleri 1958 yılında yapılacak ama son iki yıldan bu yana ülke ekonomisinde baş gösteren olumsuz gidişat  “erken seçim” havaları estiriyor yurtta. Muhalefet böyle istiyor diye değil,  iktidarda olan DP de “güven tazeleme” adına erken seçime karar verecek 1957 yılında…

Açıklanmış bir erken seçim kararı olmamasına karşın özellikle CMP, ekipler halinde yurdu dolaşıp siyasal mitingler düzenliyor.

Tarih: 1 Nisan 1956 Pazar… CMP’nin Genel Merkez ekibinden “ağır toplar H.Zeki Söylemezoğlu, Mehmet Mahmutoğlu, E.General Sadık Aldoğan ve Fuat Arna Trabzon’a geldiler.  Atapark’ta bugün Sosyal Güvenlik Kurumu’nun ve Devlet Tiyatrosu’nun bulunduğu alanda CMP adına miting düzenlediler. Söylemleri de, DP’nin yanlış ekonomi uygulamaları ve partizan tutumları üzerine…

CMP ekibini “Hadiselere Tercüman” gazetesi adına merkezden Ahmet Çitilci diye tanımadığım bir arkadaş izliyor. Merkezden bildirdiler.  H. Tercüman’ın  Trabzon muhabiriyim ya, ilgi göstermedi demesin diye  Ahmet Çitilci’yi konakladığı Yeşilyurt Otel’de buldum. CMP miting haberini birlikte yazıp telefonla bildirdik.  Hürriyet, Cumhuriyet ve Dünya gazetelerinden gelen muhabirler de vardı. Ahmet Çitilci ile birlikte haberi hazırlarken benim steno ile not tuttuğumu gören diğer gazeteciler  -gençliğime yormuş olacaklar- şaşırıp kaldılar.” –Stenoyu nasıl öğrendin?” diye sordular. O yıllarda Ticaret Liselerinde daktilografi ve stenografi derslerini görüyorduk. Onu anlattım. Hocamız da Rahmetli Muzaffer Beydi.

Dünya muhabiri haberini telgrafla bildirmişti. “Basın” tarifeli telgrafların sözcüğü/kelimesi bir kuruştu. Diyelim, 150 sözcüklü bir telgraf çektiniz 150 kuruş ödersiniz. Bu yöntem haber iletişiminde biraz yavaş bir uygulama idi ama sağlamdı. Yanlış anlaşılma olmazdı. Telefon hatlarında postacı diliyle “melenj”,  yani bir tür parazit/cazırtı olursa karşı taraf sizi anlamazdı. Yanlış haberler çıkardı gazetelerde. Ben bunun acısını/üzüntüsünü yaşadım.

H.Tercüman gazetesi muhabiri Ahmet Çitilci de benim gibi yeniydi meslekte… 1955 yılında başlamıştı  gazeteciliğe… O yeni, ben yeni daha bir farklı sıcak arkadaşlık oluşmuştu aramızda hemen… Daha sonraları İstanbul’a gittiğimde yakın ilgisini görüştüm hep…

Ahmet Çitilci de bu fani dünyaya veda etti…  Acı haberi TGC duyurdu.

Her ölüm bir bitiş, ama yeni bir başlangıç bizler için… Bir uzun koşuyu tamamlamış olmanın rahatlığı içinde gözü arkada kalmadan limandan kalkan bir beyaz gemiye binip gönül rahatlığıyla uğurlamaya gelenlere el sallamak ne güzel duygudur bir bilseniz. Benim gibi yaşlılar fi tarihinde bunu çok yaşadılar Trabzon Limanından kalkan o beyaz duvak giymiş Akdeniz gemisiyle…

Ölüm bu dünyadaki tüm varlıklar için geçerli… Önemli olan ölüm sizi yakalamadan, sizin “ölümsüzlük  gibi bir başarıya imza atmanız olmanız… Bir de yaşamını topluma adayarak güzelleştiren nice değerlerimiz ölüp aramızdan ayrılsalar bile onlara olan vefa borcumuzu doğum ya da ölüm yıllarında  anarak ödeyebilmek önemli ayrıca…

Yaşamın bir başka anlamı da bu olsa gerek…

Değerli arkadaşım Ahmet Çitilci’ye Allah’tan Rahmet dileklerimi iletiyorum. Mekânı Cennet olsun.

 

 

Yalnızlığımız giderek büyüyor.