OKUDUĞUM İLGİNÇ BİR KİTAP

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Hıfzı Topuz’un kitaplarını beğenerek okuyorum. Birkaç ay önce “Hatice Sultan” kitabını okumuştum. Bu kitap bana hiç yabancı gelmedi. Daha önce Tarih Vakfı Yurt yayınlarından çıkmış “Hatice Sultan ile Melling Kalfa Mektuplar” kitabını yıllar önce, merak ettiğimden bir çırpıda bitirmiştim. Şimdi internete baktım ki Reşad Ekrem Koçu da “Hatice Sultan ile Ressam Melling” isimli bir kitap yazmış.
Tarih Vakfı’nın yayınladığı kitapta Hatice Sultan ile Melling Kalfa arasında yazılan mektuplar aynen basılmış. Kelimelerin kullanımı, harflerin noktalaması çok ilginç. Aslında Osmanlı Türkçesinin Latin harfleriyle yazılmasında bir ilki teşkil ettiği için de çok önemli.
Hatice Sultan, Padişah III. Mustafa’nın kızı; III. Selim’in kız kardeşi o yüzden de saray protokolündeki yeri “Hanım Sultan.” Padişah, I. Abdülhamit’in önerisiyle Hotin Muhafızı Seyyid Ahmet Paşa ile evlendiriliyor. Seyyid Ahmet Paşa, Erzurum Valiliğine atanıyor. Ancak, o dönemdeki geleneğe göre hanım sultanlar istanbul’dan ayrılıp kocalarının yanında göreve gidemediklerinden, Hatice Sultan İstanbul’da kalıyor. Seyyid Ahmet Paşa, vaktini çoğu kez İstanbul dışındaki görevlerde geçirdiği için de Hatice Sultan bu evlilikten hiçbir şey anlamıyor!
Hatice Sultan’ın annesi Korsikalı olduğu için Latin alfabesini biliyor. Batı mimarisi ve dekorasyonla da ilgileniyor. III. Selim, kardeşi Hatice Sultan’a Ortaköy’de Defterdarburnu’nda Nevşehirli İbrahim Paşa’dan kalma bir saray hediye ediyor.
Sarayı tamir ve dekore etmek isteyen Hatice Sultan, tavsiye üzerine Fransız Melling Kalfa ile çalışmaya başlıyor. Çalışırken zorunlu olarak haberleşmek gerek... İşte orada Hatice Sultan’ın bildiği Latin harfler imdada yetişiyor. Melling Kalfa ile Türkçe yazışarak haberleşiyorlar. O dönemde zaten okuma yazma bilen az, ayrıca Latin harflerini de hiç kimse bilmiyor! Buna rağmen yazışırken şifre kullanıyorlar.
Hiçbir yabancı erkek harem dairesine giremezken, Melling Kalfa için bu kural geçersiz kılınıyor! İlk karşılaşmalarından itibaren birbirlerinden çok hoşlanıyorlar. Melling Kalfa, kısa süre içerisinde sadece sarayı onarmakla kalmıyor, şahane bir bahçe ile, kendisinin de kalabileceği küçük bir bina yapıyor, asıl sarayın yanına.
III. Selim, batıya açık, modern düşünceli bir insan ve büyük bir sanatçı aynı zamanda. Halen, onun bestelediği eserler çalınıyor günümüzde.
Medreselerde görev yapan müderrislerin çoğunun cahil olduğunu bildiği için, oralarda yenilik, devrim yapmak istedi. Ancak, bu girişimi “bu gavur işidir” diye engellendi. Başkaldırı daha da ileri gitti ve bir cuma günü Ayasofya camisinde namaz kılarken Trabluslu bir asi, cebinden çıkardığı demir gülleyi padişahın bulunduğu yere doğru fırlattı. Hemen bulunup, ertesi gün Topkapı Sarayı’nın önünde boynu vuruldu, ama ortalık da karıştı.
Anlayacağınız, Hatice Sultan, önce Melling Kalfa, daha sonra başkaları ile gönül eğlendirirken, ağabeyi Padişah III Selim, sürekli isyan gibi; yeniliğe karşı gelinmesi gibi problemlerle uğraşıyor.
Kitap aslında bir aşk hikayesinden çok, bugün pek tuhaf karşılayacağımız olaylar silsilesini anlatıyor. Hatice Sultan, Hanım Sultan olduğu için bir paşa ile evlendirilmesi zorunluymuş. Evleneceği paşaya padişah karar veriyor. Paşa, İstanbul’dan uzakta bir yerde olduğu için emirle İstanbul’a çağrılıyor. Düğün yapılıp evlendiriliyor ama, karısını beraber götürme yok! Bu nasıl bir evliliktir? Madem paşa koca ile beraber göreve gitmeyecekti, neden evlendirildi?
O yıllardaki sanat anlayışı da ilginç. Tüm ailesi mimar ve ressam olan Melling Kalfa, İstanbul’a yabancı bir konsolosluğun binasını inşa etmek üzere gelmiş. Lisan öğrenmeye kabiliyeti olsa gerek, Türkçe’yi de hemen öğrenmiş.
Hıfzı Topuz’un çok akıcı bir kalemi var. Tüm kitabı, III. Selim, Hatice Sultan, Melling Kalfa ve İstanbul’daki yaşam üzerine kurgulamış. Kitapta İstanbul’un semtlerinin III. Selim dönemindeki görünümünü, özelliklerini de anlatıyor.

OKUDUĞUM İLGİNÇ BİR KİTAP