Suriye meselesi

YAYINLAMA: 06 Şubat 2012 / 18.00 | GÜNCELLEME: 06 Şubat 2012 / 18.00

Suriye’ye yaptırımlar için alınan Birleşmiş Milletler kararını Çin ve Rusya’nın veto etmeleri büyük yankı uyandırdı.

Oysa, işin daha başında vetonun geleceğini herkes biliyordu.

Suriye, İran ve Rusya için çok önemli, stratejik bir mevki. Bu ülkede İran’ın da Rusya’nın da önemli yatırımları var. Ama en önemlisi, Suriye elden giderse Orta Doğu’nun kalbindeki mevkilerini yitirmiş olacaklar.

Çin’in neden BM kararını veto ettiğini size Uluslararası Enerji Ajansı’ndan almış olduğum güncel petrol verilerini sunarak izah edeceğim.

                                                                   ***

İşte güncel veriler:

Çin, İran’ın en büyük müşterisi. International Energy Agency (IEA) raporuna göre İran’ın Çin’e günlük ham petrol ihracatı 543 bin varil.

İran’ın diğer büyük müşterilerine günlük ham petrol satışı ise şöyle:

Türkiye 370 bin, Hindistan 341 bin, Japonya 251 bin, Güney Kore 239 bin varil.

İran petrolüne ambargo koymaya hazırlanan Avrupa Birliği ise toplu halde İran’ın büyük müşterileri arasında. İran toplam üretiminin yüzde 18’ini AB’ye ihraç ediyor. Yani günde 510 bin varil.

                                                                     ***

İran uzun yıllardan beri Çin’in en iyi ve sadık petrol tedarikçisi. Büyük nakliye kolaylığının yanında iki ülke fiyat konusu da dahil iyi anlaşıyorlar. Hatta, veto olayında Çin’in fiyatla ilgili bir miktar taviz kopardığı bile konuşuluyor. Devletler arasındaki anlaşmaların temelinde karşıklı menfaatın olduğu unutulmamalı.

Rusya’nın da Çin’in de Suriye politikalarında hemen bir değişikliğin olması beklenmemeli.

Son olarak Esad, Suriyeli muhaliflerle konuşmayı kabul ettiğinde adres olarak Moskova’yı göstermişti. Muhalifler kabul etmedi, Ankara’da buluşalım dediler. Esad’da bunu kabul etmedi ve buluşamadılar. Böylece, uzun yıllardır bölgenin tarafsız ağabeyi olan Türkiye artık taraf!

                                                                      ***

AB, İran’a nasıl petrol ambargosu uygulayacak, samimi mi, biraz kuşkulu!

IMF’ye göre Amerikan Doları ile AB’nin Euro’su birlikte dünya para rezervinin yüzde 84.4’ünü oluşturuyor. (2011 bonu itibariyle)

Amerikan Doları halen dünya para rezervinin net yüzde 61.7’si. Bu oluşumda enerji ticareti haliyle çok önemli ve buna bağlı olarak petro-dolar, Amerikan dolarının uluslararası yerini muhafaza etmesinde etkin rol oynuyor. Bunun içindir ki enerji ticaretinde uluslar hep doları takip etmektedir.

Doların tek rakibi olarak uluslarası rezerv para niteliğini kazanmış Euro’nun, ambargo ile birlikte AB’deki 70 petrol rafinerisinin kapanacağını, yerine Asya ülkelerinin rafinelerinden İran petrolünün dolar ile alınacağını düşününce, zaten krizde olan AB ülkelerinin düşeceği durum saçmalıktan başka nasıl izah edilebilir? Ambargo uygulayım derken tam tersine İran’a ve Amerikan Dolarına destek verilmiş olmayacak mıdır? (İsrail’in İran’a saldırma planı ile Suriye sorununu birbirinden ayırırsanız, en azından İran açısından, yanlış rotaya girersiniz!)

Bunlar işin ekonomi ile ilgili tarafı. Şimdi bir de siyasi tarafını düşünün.

                                                                     ***

PKK, Suriye’ye destek vereceğini açıkladı. Bunun anlamı terör!

Suriye’nin Hariri’yi öldürmek için koskoca bir caddeyi havaya uçurduğunu unutmamak lazım. Refik el-Hariri 14 Şubat 2005’te, Beyrut’taki St. George oteli yakınlarındaki bir kavşağın 1 ton TNT ile havaya uçurulmasıyla 22 kişi ile birlikte öldürülmüştü.

Türkiye’ye de ilk uyarı önceki gün geldi. Türkiye-Suriye sınırının sıfır noktasındaki Güveççi Köyü’ndeki bir eve Suriye askerlerinin attığı kurşunlar güneş enerjisi paneline saplandı.

Yani bir anlamda ayağa sıkılan kurşun gibi bir eylem yapıldı.

Esad’a Türkiye, ABD, AB ve Arap Ligi ülkelerinin görevi bırakması telkinlerine karşılık sahip çıkan güçlü ülkelerin sayısı da az değil.

Buna bir de mezhep ayrılıklarını eklerseniz, kimin elinin kimin cebinde olduğu belli olmayan muhteşem bir kaosun içinde bulursunuz kendinizi.

Biz de maalesef topun ağzındayız, ama Allah vergisi ‘dokunulmazlığımız’ var! Bize bir şey olmaz!

 


 

 

Marka

Gaziantep’in uluslararası bilinirliğe sahip iki markası var: Şölen ve Merinos.

Bunları yazınca bazı tepkiler geldi.

O halde siz de benim bilmediklerimi söyleyin deyince, bazı ünlü şirketlerimizin adını verdiler.

Şimdi, ISO’nun veya benzer araştırmayı yapan diğer kurumların belirlediği ‘Türkiye’nin En Büyük 500 Firması’ içinde yer almak başka, ‘Uluslararası Marka’ olmak başka.

İsterseniz gidin bakın, Avrupa’nın, Amerika’nın en ünlü marketlerinde bu firmaların ürünü satılıyor ve de çok beğeniliyor.

Lafı uzatmadan salık vereyim: Saygın ekonomi dergisi Capital’in Eylül 2011 sayısını internetten bulup bakın. 140’ıncı sayfada “Türkiye’nin en değerli 100 markası” arasında Gaziantep’ten yalnız iki marka bulunuyor: 46’ıncı sırada Şölen, 66’ıncı sırada Merinos. O kadar, başka yok!

Ha, bir de Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Asım Güzelbey’in sıkça vurguladığı, dünyanın en gelişmiş 10 şehrinden biri, Gaziantep var!

Ama bunun yanlış tercüme olduğunu, Dr. Güzelbey’i kandırdıklarını daha önce mükerrer kez yazmıştım.

Neyse işin şakası bir tarafa, Nejat Koçer’in kesemizden gittiğini bu vesile itiraf etmek lazım.

Yiğidi öldür, hakkını yeme...

Marka’ vizyonu onunla başlamıştı. O gitti; marka da, inovasyon da  siz sağolun!

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Suriye meselesi