Nefret söylemi

YAYINLAMA: 09 Şubat 2012 / 18.00 | GÜNCELLEME: 09 Şubat 2012 / 18.00

AK Parti Gaziantep Milletvekili Nejat Koçer, TBMM Genel Kurulu’nda şehrimize ‘Gazi’lik ünvanı verilişinin 91. yıldönümü vesilesiyle söz alarak bir anma ve bugünün Gaziantep’ini tanıtma konuşması yapmış.

Koçer, fiziği ve belagat yeteneği ile TBMM Genel Kurul kürsüsüne yakışıyor.

Kürsüde de çok iyi bildiği bir konuyu anlatma rahatlığı içinde genel kurulu bilgilendirdiği ve ilgiyle dinlendiğini tahmin ediyorum.

                                                               ***

Günün mana ve ehemmiyetini anlatırken, Fransızlar’dan önce Ermeniler’i anlatıyor.

Kasım 1919’da Fransız Birlikleri Antep’e girerken Ermeniler coşkuyla alkışlıyor, çiçek yağmuruna tutuyor. Türkler ise gözyaşlarına boğuluyor.

                                                              ***

Aradan bir asır geçmiş, koskoca bir 100 yıl...

Köprünün altından çok sular aktı, yeni sınırlar çizildi, değişim ve zaman yeni ülkeler yarattı.

Ama ‘nefret söylemi’ bir türlü bitmedi!

Bir zamanlar Viyana’yı kuşatmaya giden, ganimet adına canlı cansız ne varsa toplayıp getiren ecdadımızın torunları şimdi o ülkelerde çalışıyor, ticaret ve üretim yapıyor. Hatta milletvekili, belediye meclis üyesi seçilip, o ülkeleri yönetiyor. Milli takımlarında futbol oynuyor, üniversitelerinde profesörlük ve rektörlük yapıyor.

(1970 yılında Gaziantep Lisesi’ni bitirdikten sonra hiç Fransızca bilmeden, bursla Fransa'ya gidip Rouen Üniversitesi Rektörlüğüne kadar yükselen 56 yaşındaki Prof.Dr. Cafer Özkul, başarı öyküsünün arkasındaki enerji kaynağının Türkiye olduğunu, hiçbir zaman Türkiye'den ve kültüründen kopmadığını belirtiyor. Ve… Fransa milli eğitimine yaptığı katkılardan dolayı, 13 Mayıs 2011 tarihli resmi gazetede yayınlanan ve zamanın yüksek öğrenimden sorumlu bakanı Valerie Pecresse'in teklifi ve Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin imzasıyla Prof. Cafer Özkul'a şövalye rütbesi layık görülüyor. Ve… 30 Ocak 2012 tarihinde, Türkiye-Fransa ilişkilerinin gergin olduğu bu dönemde, Fransa'nın Rouen Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Cafer Özkul'a, Fransa ulusal üstün başarı liyakat nişanı törenle takılıyor.)

                                                                                   ***

Empati yapalım mı?

Tövbe estağfurullah, bizim üniversitenin rektörü Fransız olsa! Yetmiyormuş gibi bir de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, rektöre nişan taksa!..

Rüyanızda görseniz, hayra yormazsınız değil mi?

Yukarıdaki sadece ‘bir’ örnek, daha yüzlercesi var.

Biz Türkiye’de 100 bin ‘sizdeniz’ diyene tahammül edemiyoruz, Avrupalı 6.5 milyonbize’ kendi ülkelerinde tahammül ediyor.

                                                                                      ***

Değerli bir Gaziantepli olan Nejat Koçer’in TBMM Genel Kurulu’nda kürsüden, özellikle genç nesillere miras olarak ‘Nefret söylemi’ sözcüklerini kullanmamasını tercih ederdim.

Koçer’in yapısında ‘dostluk ve hoşgörü’ olduğunu çok iyi biliyorum.

Gaziantep Sanayi Odası’nın başkanı iken inovasyonu, yani pozitif değişimi topluma empoze eden kendisi değil miydi?

Birkaç dolar için” filmini hatırlayarak, “Birkaç oy için” nefret söylemi Koçer’in vizyonuna ve markasına pek uygun düşmüyor.

                                                                                       ***

“Ne demek nefret söylemi” diye soran varsa, “İçinde ırkçılık, yabancı düşmanlığı, belli gruplara karşı ayrımcılık taşıyan her türlü sözlü, yazılı ifade biçimi. Aşağılayan, simgeleştiren, ötekileştiren, hedef gösteren söylemler ve bunların aksiyona geçmiş hali, suçlar…

                                                                                       ***

Gazi’lik ünvanımızı kutlama töreninde konuşan Gaziantep Büyükşehir Belediye başkanı Dr. Asım Güzelbey’de konuşmasını nefret söylemi ile süslemeyi bir siyasetçi olarak ihmal etmedi.

Kurtuluş savaşımız sırasında Ermeniler’in su kuyularına zehir atarak Antepliler’i zehirlediği, kuyulardaki suyun tahlil edilmesi içinde Ermeni iki doktorun (Başka doktor olmaması nedeniyle) görevlendirildiğini söyleyen Dr. Güzelbey, kendisini dinleyen gençlere vermek istediği siyasi mesajı umarım gençler iyi değerlendirir.

Dr. Güzelbey de vizyonist bir yöneticidir. Almanya’da eğitimi sırasında gördüklerini kendi şehrinde uygulaması bunun bir   tezahürü değil midir?

Takdir ettiğim, Museviler’e gösterdiği candan yakınlığı ve sevgiyi, ayırım yapmadan herkese göstermesini beklemenin Dr. Güzelbey’in ruhuna uygun bir davranış olduğunu düşünüyorum.

 

 

 

 

 

 

 

 

Nefret söylemi