Tehdit, şantaj durum her yerde aynı

YAYINLAMA: 03 Temmuz 2018 / 20.00 | GÜNCELLEME: 03 Temmuz 2018 / 20.00

AYKUT TUZCU

1549 YAZI

Bu mektup gazetemize gönderilmedi. Whatsapp’tan bir arkadaşımızın göndermesi ile haberdar olduk.

Mektup hiçbir gazetede yayınlanmadı. Haliyle, kimse üzerine alınmadı! Ancak, böyle bir mektup kaleme alındığına göre ortada ciddi bir neden olması gerekir.

Önce mektubu okuyalım.

Sayın Basın Mensubu ;

Şirket Yönetimi kararı ile MB Holding bayram tebriği bu sene

gazetelerde yayınlanmayacaktır. Tebrik ilanına ayrılacak olası bütçe ile dezavantajlı bölgelerde yaşayan insanlara destek sağlanacak olup, tebriklerimizi sosyal medya üzerinden yapacağımızı bildiririz.

Ayrıca bu üslup ve sürekli ilan verme zorunluluğumuz varmışçasına tepki gösteren tüm medya kuruluşlarını bir daha ki reklam ve ilan aşamasında gündeme almama kararı alınmıştır...

Medyanın doğru ve adaletli olan kişi ve kurumların elinde olması gerektiği kanaatindeyiz...

Şirketimiz; reklam, ilan vs. gibi gazete ilanları verildiği zaman çok iyi, fakat verilmediği zaman tehdit ve yanlış üsluplarla zorlayıcı reklam alma çabasına giren tüm kuruluşlar istediklerini yazıp söyleyebilirler.

Bu durum bundan sonraki çalışmamızı etkileyeceği gibi kanuni işlemlerin de önünü açmış olacaktır.

Bilgilerinize.

Önce hemen düşüncemi belirteyim. Bir şirket yetkilisi tarafından yazılmış olabileceğini düşündüğüm bu bildirinin doğru, yerinde, haklı ve cesurca olduğunu düşünüyorum.

“O gazetelere ilan veriyorsunuz da bizim gazetemize neden vermiyorsunuz?” şeklindeki saçma sapan isteklere olumsuz yanıt alındığında tehdit faslı başlıyor!

Bu da şirketleri bıktırıyor, tiksindiriyor, illallah dedirtiyor!

Bayramlarda , yılbaşında, özel günlerde ilan isteyen gazetelerin sayısı artıyor. Tam bir keşmekeşlik yaşanıyor.

İşte cesur biri çıkıp bu işe dur deyip, hadi bildiğiniz ne varsa yazın üslubunu bir dönüm noktası olarak değerlendiriyorum. Diğer şirketler de cesur olmalı, ilanlarını istedikleri gazetelere verebilmeli ve tehditlere aldırmamalıdır.

Habertürk gazetesi Cuma günü son kez yayınlanıyor ve kapatılıyor.

Ciner Yayın Holding bünyesinde 1 Mart 2009 tarihinde yayın hayatına başlayan ve "Gücü özgürlüğünde" sloganı ile yaklaşık 10 yıldır yayın hayatını sürdüren Habertürk gazetesinin bir süredir mali sorunlarla mücadele ettiği, Anadolu'da bulunan baskı tesisleri ile bürolarını aşama aşama kapattığı biliniyordu.

Gazeteyi ilk günden beri yayına hazırlayan, emeği geçen Fatih Altaylı’nın söyledikleri çok önemli:

Ben kurduğumda Habertürk Türkiye'nin en etkili gazetelerinden biriydi. 400 bin tiraja gelmişti, Hürriyet'in arkasından ikinci büyük gazeteydi. Belirli bir kârlılığı vardı.

Fakat 2014'ten beri reklam gelirleri düştü, rantabl olmaktan çıktı. Son yıllarda reklam ajanslarında da bir değişim, farklılaşma yaşandı. Bu da Türkiye'nin total durumuyla ilgili. Reklam veren, benim müşterim mesela 'Habertürk, Hürriyet' okuyor, diyor, bu gazetelere ilan/reklam veriyor. Ancak o reklamdan sonra kapısına 30 gazete dayanıyor, baskı/basınç oluyor. Bir gazeteye reklam vermek, neredeyse politik bir beyan gibi algılanır oldu.

Bu işleri iyi bilen önemli bir şirketin yöneticisi bir arkadaşım da bana benzer şeyleri söyledi.

“Gazeteye ilan/reklam vermeye çekiniyoruz. Yahu, ben ilanımın şu gazetelerde yayınlanmasını istiyorum. Ama mazallah duyan ne kadar gazete varsa hemen telefona sarılıyor, tatlı-sert bize de ver, diyor! Bunun için yerel basından uzak duruyoruz!..”

Gördüğünüz gibi sorun yalnızca yerel değil, ulusal bir sorun!

Başetmek de kolay değil…

Ama kurumlar cesur olursa Türkiye’ye örnek olabiliriz.

Suriyeli Türk kadın!..

Suriyeli kadın, hastanede muayene olduktan sonra eczaneye ilaçlarını almaya gider. Eczacı ilaçları hazırlayıp kadına verir. Kadın ilaçları alıp dışarı çıkarken eczacı ücretini ödemediniz deyince, Suriyeli kadın,”Ne ücreti? Ben üç yıldır hiç ücret ödemedim” der.

Eczacı: “Evet ama artık ödeyeceksiniz, çünkü Türk vatandaşı olmuşsunuz!”