Bir kerecikten bir şey olmaz devri bitti!

YAYINLAMA: 11 Eylül 2018 / 20.00 | GÜNCELLEME: 11 Eylül 2018 / 20.00

Gazetelerde, kamuoyunun nefretini kazanan, kirli işlerle gündeme gelen Anteplileri görünce çok üzülürüm. Çünkü bu kentin PR’ı, yani tanıtımı için çok ama çok emek veriliyor ve dünyanın parası harcanıyor. Olumlu haberlerde beni arayan arkadaşlarımdan duyduklarım beni gururlandırır, çok mutlu eder.

 

Ama maalesef hep böyle olmuyor. Dünkü Hürriyet gazetesinin manşetinde şu haber vardı!

Gaziantep’te ayçiçeği yağına soya yağı karıştırdığı tespit edilen bir firmanın sahibi S.Y., Gaziantep 4. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 1 yıl 1 ay 10 gün hapis cezasına çarptırıldı. Gerekçeli karar 28 Ağustos 2018 tarihinde sanığa tebliğ edildi. Ceza ertelenirken, sanığın 1 yıl 6 ay denetim süresine tabi tutulması kararlaştırıldı.

 

Kararın gıda güvenliği için emsal niteliğinde olduğunu belirten Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği (BYSD) Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil, “Karar, sadece bitkisel yağ için değil tüm gıda ürünleri için örnek oluşturacak. Cezayı öderim, yoluma devam ederim devri bitti” dedi.

 

Bana bu şekilde kararlar tuhaf geliyor.

Gazetede küfür ediyorsun, hatta anneyi işin içine karıştırıyorsun, insanları zehirliyorsun, bir sürü pislik yapıyorsun, hakimin karşısına çıkıyorsun, gelen bilirkişi raporları da doğruladığı için hakim seni mahkum ediyor.

Ama...

Sabıkasız isen ve aldığın ceza 2 yılın altındaysa ceza paraya çevriliyor ve erteleniyor. (Basit anlatımı bu! Girift bir konu olduğu için mutlaka çok ayrıntıları vardır.)

Ne güzel değil mi?

Avukatıma sordum, adam öldürünce de, “Valla sayın yargıç, ilk defa oldu!” dersek, geçerli mi?

Olur mu? Aldığın cezanın 2 senenin altında olması gerekir!” dedi, gülüştük.

 

Avukatıma bu yalnız bizim hukukumuzda mı, yoksa evrensel hukukta da böyle mi, dedim. “Evet” dedi.

Ben yine de, hukukun bunu kasıtlı işlenen cürümler için değil de, bilmeden yapılan hatalar için yasanın böyle oluşturulduğunu düşünüyorum. Yani, bazı niyeti bozuk insanlar belli ki bu yasayı istismar ediyor.

Zaten, Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği (BYSD) Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil de kararı güzel yorumlamış:

Cezayı öderim, yoluma devam ederim devri bitti!

 

 

 

 

 

Şoförün para merakı!..

 

Acil destek lazım!

Almanya güya anlayışlı davrandı, kem küm etti, ama o kadar!

Katar Emiri geldi gitti, 15 milyar dolar gibi iyi bir destekten söz edildi...

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın, Londra’da dünyanın en büyük finans kuruluşlarından 11’inin başkan ve üst düzey yöneticileri ile buluştuğu toplantıdan henüz bir açıklama yapılmadı.

 

Türkiye’den Londra’ya kaçırıldığı ileri sürülen 100 milyar dolar üzerindeki paranın da geri dönüşü de konuşulmuş, ama o kadar!..

 

Acil gelmesi gerekli destekleri arkadaşlarımla aramızda tartışırken birisi ‘cuk’ oturacak bir fıkra anlattı.

 

Kadının biri çırılçıplak, yoldan geçen bir taksiyi durdurmuş ve binmiş.

Tabii şoför dikiz aynasından sürekli arkaya bakıyor. Sonunda kadın, “Ne bakıyorsun?” diye çıkışmış...

Yanlış anlamayın Hanımefendi” demiş şoför, “Parayı nereden çıkaracaksınız, onu anlamaya çalışıyorum!”

 

 

 

 

 

İcat etmek yetmez! Sahip çıkacaksın...

 

Yıl 1993.

Türkiye ilk cep telefonu kullanımına geçti.  Süleyman Demirel ilk cep telefonunu kullandı.

 

1994 yılında Aselsan'da 30 kişilik mühendis  gurubu yerli cep telefonu  üretmek için  çalışmaya başlar. Aselsan 1919 marka yüzde yüz yerli telefonu üretir.

 

O yıl da Nokia, Ericsson ve Motorola markaları var, (Daha Samsung,  iPhone markaları ortada yok) Dünyada telefon üreten 9 ülkeden biri Türkiye...

Piyasaya ilk parti 500 adet sürülür, ilk ihracat  Azerbaycan'a ve Kıbrıs'adır.

3 ayda beş binden fazla ihraç yapılır birçok ülkeye...

 

İngiltere'de teknoloji fuarında Aselsan 1919 birinci seçilir ve o tarihte ilk titreşim özelliği olan bu telefondur.

 

Aselsan hemen yeni sürümler, 1920 ve 1923'ü geliştirmek  için kolları sıvar. 1997 yılında Nokia'dan bir mühendis  getirtilir ve aksilikler  başlar.

Patent daha çıkarılmadığı için rakip firmalar uluslararası  mahkemeye başvururlar ve davaları  kazanırlar.

Dönemin hükümeti sahip çıkmaz Aselsan'a!

 

KVK denen Çukurova Holding'in bir kuruluşu, telefon satış  dağıtım pazarı tek başına kendine ait olduğu için Aselsan 1919-20-23 değil de Nokia'yı bayilere dağıtır. Aselsan'ı depolarında  tutar parasını da Nokia'dan tahsil eder. Bu ülkenin insanı kendi öz malı yerli Aselsan 1919-1920-1923  modellerini bulamaz piyasada!

 

Türk istihbaratı bu telefonu kullanır, dış ülkelerin bu telefonları  dinleme yapması imkansızdır!

Sahipsizlik ve ilgisizlik neticesinde üretimden kaldırılır ve milli bir teknolojiden ülkemiz mahrum kalır.

Tıpkı Devrim Otomobilleri gibi...

 

Daha sonraları da Aselsan mühendislerinin intihar olayları kamuoyunda çok tartışılır, ne oluyor diye...

Bir kerecikten bir şey olmaz devri bitti!