GastroAntep Festivali(1)

YAYINLAMA: 24 Eylül 2018 / 20.00 | GÜNCELLEME: 24 Eylül 2018 / 20.00

Hemen herkes aynı soruyu soruyor: Nasıldı, beğendin mi?

Beğendim.

Aksi düşünülemez bile…

Yıllardır savunduğum, istediğim bir şey gerçekleşti. 25-30 yıl önce yaptığım konuşmalarda, Gaziantep’in en önemli ‘Asset’i (varlık, değerli şey) gastronomidir, dedim hep. Ama hiç önemsenmedi!

Antep’e davet ettiğim ünlü gazeteci dostum Stephen Kinzer, New York Times’ın birinci sayfasında Zeugma’yı yazınca ‘Gastronomi devrimi’ başladı.

 

Yakın dostum Burhan Çağdaş o tarihte beni arayarak, “Ya abi bir şeyler oluyor. İstanbul’dan seyahat acentaları beni arıyor, Antep’e grup getireceklerini söylüyor. Biz hayatımızda ilk defa grup fiyatı veriyoruz” dedi.

Yine arkadaşım Servet Koyuncugil de beni arayarak teşekkür etti, “Bizim otelde hayatımızda ilk kez yabancıya oda sattık. Ne diyeceğimi bilemiyorum. Güzel şeyler oluyor” diye sevincini, mutluluğunu benimle paylaşmıştı.

 

İşte gruplar gelip de İmam Çağdaş’ta yemek, arkasından da baklavayı yiyince tarihimizin en büyük gastronomi devrimi yaşandı ve arkası da çorap söküğü gibi geldi. O tarihe kadar baklava üretimi on ise, bugün yüz oldu. Gerçek bir devrim yaşandı.

 

Yine 30 sene öncesine dönüyorum.

Antep’in doğru dürüst bir yemek kitabı yoktu. Sordum soruşturdum, Antep’in en iyi yemek yapanı kim diye!..

Çoğu insan Sermin Ocak üzerinde buluştu.

Sermin Hanım çok muhterem bir hanımefendi. Bizi kırmadı ve uzun bir uğraşı ertesi Gaziantep’in ilk kapsamlı yemek kitabı hazırlandı. Bütün redaksiyonunu kız kardeşim Ayfer Tuzcu Ünsal yaptı, çok emeği geçti ve ortaya ilk kez doğru dürüst, yemek kitabı denecek bir eser çıktı.

 

Ayfer, daha sonra Gaziantep gastronomi tarihinde ilk kez Antep yemeklerini renkli resimlerle tanıttığı 2 ciltlik bir eser yayınladı: ‘Doğu Akdeniz Mutfağında Gaziantep Yemekleri’. Bugün, yani 25 yıl sonra, yeni çıkanlarla karşılaştırıyorum, onun kitabı hala en değerlisi.

 

Bunu gören ulusal yayınevleri Ayfer’in peşine düştü, İletişim Yayınevi ile değişik bir konseptle muhteşem bir kitap yaptı: ‘Ayıntab’tan Gaziantep’e Yeme İçme’.

Daha sonra da yurt içinde ve dışında uzun araştırmalar sonucu şimdiye kadar bulgurla ilgili yazılmış en iyi kitabı çıkardı: ‘Bulgur! Buğdayın anavatanı Anadolu’dan burcu burcu tarifler’.

 

İşte bütün bu işler olurken gastronominin pek önemi yoktu! Ama bu yayınlar altyapıyı oluşturdu.

Dünyada yeme-içme kültürünün yaygınlaşmasının bir nedeni de gelişen büyüyen ekonomilerin insanlara daha fazla kişisel özgürlük sağlaması, turizmin gelişmesi oldu.

 

GastroAntep geçikti diyoruz, ama işte ancak yapılabildi! Bu bir vizyon meselesi idi.

Bir de tabii bu işler çakıl taşı ile yapılmıyor, önemli finansal kaynak gerekiyor. Festivalin kaça mal olduğunu aşağı yukarı biliyorum ama yazmayacağım. Çünkü, 220 bin lira için yapılanları doğru bulmuyorum. Böyle projelerin kaça malolduğunu iyi bildiğim için hazırlanan videoya harcanan paranın hiç önemli olmadığını bilerek söyleyebilirim.

Haa, videoyu beğenmezsiniz, o başka bir şey. Beğenenlerin yanında beğenmeyenlerin de olması son derece makul.

 

GastroAntep Festivalinde eleştirecek bir şey yok mu, çok var!

Ama ilk kez yapılan böyle bir festivalin doğum sancılarını yaşıyoruz. Tecrübe kazanılıyor, eksiklikler ileride daha iyi gözlemlenecek ve her sene daha iyiye gidecektir.

Örneğin, Adana bu işi bayağı iyi yapıyor. Onların, ‘Adana Lezzet Festivali’ de 12-13-14 Ekim’de yapılacak. Çok deneyim kazandıkları için kendi deyimleri ile: “Biz Festivalin Acısını Çıkarırız” diyorlar.

Bir Kızıldereli atasözü var:

 

Bana söylersen unutabilirim.

Gösterirsen hatırlayabilirim.

Ama beni de katarsan; anlarım.

 

İşte bu yapılıyor. Bütün Gazianteplilerin katılımı ile bir festival yapılıyor. Kolay değil. Biraz anlayış, biraz sabır, zamanla mükemmel olacaktır.

 

GastroAntep Festivali(1)