Cambaz...

YAYINLAMA: 11 Mart 2012 / 18.00 | GÜNCELLEME: 11 Mart 2012 / 18.00

Cambazı bilirsiniz.
Hünerli bir insanın, iki yandan sıkıca gerilmiş ‘urgan’ tabir edilen ipin üzerinde eline aldığı ‘terazi’ adı verilen uzun bir sırıkla denge sağlayarak ve de seyredenlerin ağzını yüreklerine getirerek yürümesine ‘cambazlık’ denirdi, 1950’li yıllarda…
Cambazlar yalnız Türkiye’de değil, Avrupa’da da çok yaygındı. Ağzı açık, kafası yukarda heyecanla cambazı seyredenlerin hislerini ifadeleri fiarklı mı yoksa Batılı mı olduklarını belli edermiş!
Nasıl mı?
Şarklı, “Aha düştü, düşecek ha!..” derken, Batılı, “Hadi geçecek, geçiyor, başaracak…” dermiş.
                                                                ***
İşte bu Batılı mantalite insanı övmek, yüceltmek, ödüllendirmek için her fırsatı değerlendirir.
Şarklı zihniyet gaddar, acımasız ve önyargılıdır! ‹ncitmek için her fırsatı kollar, bulamadı mı dedikodu yapar!
                                                                ***
Sözü Şafak Pavey’e getirmek istiyorum.
Şafak Pavey, 2011 Haziran seçimlerinde, Birleşmiş Milletler’de çalışırken aldığı davet üzerine CHP’den milletvekili seçilerek TBMM’ye giren mükemmel eğitimli genç bir kadın.
İsviçre’de geçirdiği talihsiz bir tren kazasında bir bacağı ile bir kolunu kaybetmiş ama hayata küsmek şöyle dursun, daha bir şevkle, mutlulukla sarılmış enerji dolu, bilgili ve kültürlü bir milletvekili.
                                                                    ***
İşte bu genç kadına birkaç gün önce Washington’da, Beyaz Saray’da ABD Dışişleri Bakanlığı “Uluslararası Cesur Kadınlar” ödülünü verdi.
Ödülü Başkan Obama’nın eşi First Lady Michele Obama, Dışişleri Bakanı, eski First Lady Hillary Clinton birlikte verdiler. fiafak’ı sarılıp öptüler. İkisi de Şafak Pavey’in cesaretle milletvekilliğine aday olup seçilmesini büyük bir başarı olarak niteleyip sonsuz mutlu olurlardı.
Hillary Clinton, engellerini kudrete çeviren Pavey'in beklenenlerin çok ötesinde işler yaparak ödüle layık görüldüğünü belirterek, BM'nin engelli hakları konusundaki çalışmalara yorulmak bilmeden ve tutkuyla verdiği destek sayesinde dünya genelinde çok sayıda insanın korunabildiğine dikkat çekti. Clinton, Pavey'in dünyanın neresine giderse gitsin, sadece engellilerin değil, kadın, çocuk, azınlıklar ve diğer dezavantajlı grupların haklarını savunduğunu ifade etti ve "Sana gerçekten minnettarım Şafak" dedi.
Clinton, Şafak Pavey'in engelleri yıkarak, sadece Türk vatandaşları için değil, dünyadaki tüm erkek ve kadınlara örnek olduğunu vurguladı.
                                                                      ***
Genç bir kadın için ne kadar güzel bir ödül, kendisi ve ülkemiz için ne kadar gurur verici sözler.
‹şte tam bunu söylemek istiyorum, Batılı fırsatı fiafak’ı gururlandırmak, hizmet şevkini artırmak, onu hayata daha da sıkı bağlamak için kullandı.
                                                                       ***
Şimdi fiark’a dönelim.
Şafak Pavey, milletvekili seçildikten sonra TBMM’deki oturumlara katılırken bazı zorluklarla karşı karşıya kalmıştı.
TBMM içtüzüğü kadınların pantalon giymelerini yasaklamıştı. Pavey’in bir bacağı protez olduğu için eteğin altından
rahatsız edici (Onu değil) bir görüntü ortaya çıkıyordu.
Bunu süratli bir düzenleme ile halletmek mümkünken iş uzadı da uzadı!
Meclis’te bir basın toplantısı düzenleyen Şafak Pavey, kadın milletvekillerinin pantolon giymesini sağlayan teklifin Anayasa Komisyonu'dan çekilmesine, "İnanın bacağım ve ben bir kere daha şaşalamış durumdayız. Lütfen protez bacağımla beni baş başa bırakın. İnsan hakları açısından baktığınızda protez bacağımın bu kadar çok dile getirilmesinin artık bir taciz olduğunu düşünüyorum" diyerek adeta kahretti!
                                                                        ***
Birazcık daha devam edelim mi?
Batı’da bir devlet dairesine gidince size, günaydın denir veya iyi günler dilenir, “Buyrun sizin için ne hizmette bulunabiliriz” derler ve güler yüzle işinizi sonuçlandırırlar.
fiark’ta devlet dairesine gidince ne olur?
SGK’da mı işiniz var?
Gidin bakalım, hangi hakareti, hangi aşağılanmayı işiteceksiniz!
Yoksa Gazikent Vergi Dairesi’nde mi?
Burada da tam tersi.
Gidin müdüre, odadaki nikotin kokusundan, dumandan burnunuz kırılmazsa, bakın sizi eliyle koluyla nasıl bağırıp, çağırıp aşağılıyor!
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’in kulakları çınlasın. Ne demişti?
“Atanmışlar da ya işini yapacak ya da gidecek, başka çaresi yok. Buna ben de dahilim, Vali de!.."
Ama galiba, “Atanmışlar kibar olacak, vatandaş velinimet olduğu için saygılı olacak, makamdan kovarcasına bağırıp çağırmayacak!” dememişti.
                                                                   ***
Bakan Şahin’e buradan çağrı yapıyorum, acaba o muhteşem lafının gerisini getirip, benim dediklerimi de ekler mi?
Ve de acaba faydası olur mu?





Cambaz...