Her işte bir hayır vardır!

YAYINLAMA: 26 Kasım 2018 / 20.00 | GÜNCELLEME: 26 Kasım 2018 / 20.00

Ortadoğulu’ların mistik, teslimiyetçi ve kaderci zihniyetleri bütün dünya tarafından bilinir.

Her işte bir hayır vardır” bu zihniyetin en bilinen dışa vurumudur.

Us sahibi insanlar bu zihniyete karşı çıkarlar. Ben de çıkarım. Ama aşağıda okuyacağınız gerçek hikaye beni etkiledi. Düşününce, ben de bir Ortadoğulu değil miyim? Eğitimli de olsam, bu topraklarda, bu toplumda pek bir şey farketmiyor. (Köşeme Sokrates’tan bir özdeyiş aldım.) 

Soğuk bir kış sabahı sahildeki küçük bir köyden bir balıkçı

filosu denize açıldı. Öğleden sonra büyük bir fırtına koptu.

Gece olduğunda balıkçı teknelerinden hiçbirisi limana dönememişti.

 

Bütün gece boyunca eşler, anneler, çocuklar ve sevgililer

ellerini açıp, kaybolan sevdiklerini kurtarması için Tanrı'ya

yakararak kıyıda dolaştılar.

Bu berbat durumda, bir de kulübelerden birinde yangın

çıkmaz mı?..

Hiçbir şeyi kurtarmak mümkün olmadı!

 

Gün ışırken, herkes sevinçle balıkçı teknelerinin tümünün

sapasağlam limana döndüğünü gördü!

Kıyıda ağlayan tek kişi vardı. Yangında evi kül olan kadın…

Kocası karaya çıkarken, "Mahvolduk! Evimiz, içindeki her şeyle birlikte yangında kül oldu" diye haykırdı.

Adam karısına sarıldı ve sevinç, minnet duygularıyla şöyle dedi:

 "Karıcım, o yangına şükürler olsun! Gecenin zifiri karanlığında, o müthiş fırtınada, dağ gibi dalgalar arasında,

yanan kulübemizin ışığı sayesinde bütün tekneler, yolumuzu bulduk ve salimen dönebildik."

 

 

 

 

Hayat, çatlak bardaktaki suya benzer

 

Müşfik Kenter diyor ki;

Üzülüyorsun, takma diyorlar, kızıyorsun, değmez diyorlar,

boşveriyorsun gamsız diyorlar, konuşuyorsun, muhatap olma diyorlar!..

 

Çekip gidiyorsun, mücadele et diyorlar. Alttan alıyorsun, tepene çıkardın diyorlar.

Bağırıyorsun, sakin ol diyorlar, Aklı başında davranıyorsun, bu kadar uslu olunmaz diyorlar!..

 

Ölünce ne diyecekler?

Muhtemelen ...ölüm sana yakışmadı!

Normal tabii, dirimizi beğenmediler ki ölümüzü beğensinler!

 

Neyzen Tevfik demiş ki:

Hayat, çatlak bardaktaki suya benzer.

İçsen de tükenir içmesen de.

Bu yüzden hayattan tat almaya bak.

Çünkü yaşasan da bitecek yaşamasan da...

 

 

 

En büyük üstad…

 

Sevgili Yaşar Ağabey’i yazmaya devam…

Çeşitli vesilelerle Yaşar Ağabey’in ağzından dinlediğim, üzerimde etki yapan bir anekdot…

 

Yaşar Özen Antep dışında yaşarken, ne zaman Antep’e kız kardeşi Nedret Hanım’ın evine misafir gelse, sevgili dostu Cevat Güllü hemen ertesi sabah Nedret Hanım’ın evine bir tepsi baklava, bir tepsi de su böreği gönderirmiş.

Yaşar Ağabey de, “Yapma böyle, beni çok mahçup ediyorsun. Niye eziyet giriyorsun ki!” dermiş.

 

O da, “Ortağım, (Cevat Güllü, Yaşar Ağabey’e böyle hitap edermiş) el oğlunun evine geliyorsun, başın dik olmalı!” dermiş.

 

Şu nezakete, zarifliğe, vefaya bakar mısınız?

Cevat Güllü, yalnız baklavanın değil, insanlığın da büyük üstadıymış.

Onun zamanında baklava belli sayıda tepsiyle yapılırdı. Bugün tonla yapılıyor. Günde 10-12 ton baklava üretiliyor, Gaziantep’te.

Antep’in en değerli imajı ‘baklava’ değil midir?

Fıstık, dünyanın birçok yerinde yetiştiriliyor. Ama içi fıstık dolu baklava dünyada en iyi Gaziantep’te yapılabiliyor.

 

Gaziantep’te bu zenginliğin oluşmasında büyük üstad Cevat Güllü’nün çok önemli katkısı var. Hünerini yalnız kendisine saklayacağına altın değerindeki mesleğini gençlere öğretmeyi tercih etmiş. Sevdiğim arkadaşım Burhan Çağdaş kaç kez bana Cevat Usta’nın çıraklığını yaparken neler öğrendiğini anlatmıştır.

Bu vesile ile büyük üstadı muhabbet ve saygıyla yadetmiş olduk.

Her işte bir hayır vardır!