50 yıldır değişmeyen alışkanlık: Dedikodu!

YAYINLAMA: 11 Nisan 2019 / 20.00 | GÜNCELLEME: 11 Nisan 2019 / 20.00

20 yıl önce yazdığım bir yazımın kupürünü yollamış bana çok sevdiğim bir arkadaşım.

Okuyunca güldüm tabii! Arkadaşımın kupürü, “… Değişen bir şey yok!..” imasıyla yolladığını düşündüm. Haksız da değil!

O yazıyı tekrar yayınlıyorum. Ama bir ek yapmalıyım.

Amerikan Hastanesi’nde 3 nesil doktorluk yapan Shepard Ailesinin ilk ferdi bundan 130 yıl önce Antep’te doktorluk yaparken çevreyi de merak ettiği için bir hayli gezmiş. Amerika’da yayınlanan hatıralarında okumuştum. Maraş’ı, “Kaynak sularının bolluğu”, Kilis’i, “Pisliği ile biliniyordu” diye tarif ederken, Antep için de, “Dedikoduyu çok seven ve yalan söyleyen insanların yaşadığı bir yer” olarak yazmış.

Kupürü okurken aklıma bu da geldi! Eeeh, 130 yıl önce söylenenle, 500 yıl önceki örtüşüyor! Bugüne gelirsek, bu hasletemizi kaybettiğimiz söylenebilir mi?

 

 

 

Bugün laf maziden açılınca aklıma geldi...

Araştırmacı yazar rahmetli Cemil Cahit Güzelbey’in “Şer’i Mahkeme Sicilleri” yıllarca gazetemizde yayınlanmıştı. Bir gün bize gülerek, “Çocuklar dün ne okudum biliyor musunuz?” deyince, hepimiz pür dikkat ne söyleyeceğini beklemiştik.

 

Bu Antep dedikodudan batmazsa hiçbir şeyden batmaz. Tam 500 yıl önce bir kadı tarafından edilmiş bu sözler galiba hala geçerliliğini koruyor...” demişti.

 

Gaziantep dünyanın en eski yerleşim birimi, sanayi ve kültür şehri, çağdaş kent vb..  Ama Gaziantep hala bir kasaba!.. Herkes herkesle çok yakından ilgili… İnsanlar kendi işlerinden çok başkalarınınki ile ilgileniyor!..

 

Her ekonomik krizde önemli sanayi kuruluşları mutlaka ya iflas ediyor ya da satılıyor!.. Ekonomi biraz düzelince bunlar unutuluyor. Taa ki bir sonraki ekonomik krize kadar.

 

Gaziantepli ferdiyetçi... Paylaşmasını sevmiyor. Katılımcılık tarafı henüz gelişmemiş! Bunun doğal sonucu olarak insanlar kıskanç! Rekabet kurumlar arasında yapılmadığı için bireyler birbirini sever gözükseler de gerçek rahmetli Ömer Köylüoğlu’nun sözlerinde yatıyor:

 

Antepliler insanı acıyarak severler!..”

 

 

 

 

 

 

 

 

Türkiye’nin ilk tıp, eczacılık ve

dişhekimliği okulları Antep’te kuruldu

 

Tam 172 yıl önce, Dr. Azariah Smith ilk Amerikalı tıp misyoneri olarak Aintab’a geliyor.

Dr. Smith, merkezi Boston’da bulunan Congregational Mission Board tarafından Aintab’da bir Amerikan Koleji, hatta bir Tıp Fakültesi açmaya uygun bir yer olup olmadığını tespit etmek amacıyla görevlendirilmişti.

Onun lehte hazırladığı raporlar sayesindedir ki, Osmanlı Anadolu'sundaki ilk tıp, eczacılık ve diş hekimliği okullarını bünyesinde barındıran Merkezi Türkiye Koleji kurulmuştur.

 

Dr. Smith’in 1851’de Aintab’da vefat etmesinden birkaç yıl sonra, Yale’den sınıf arkadaşları, onun anısına topladıkları parayı yeni Tıp Fakültesi’ne bağlı tatbiki hastanenin (Halen Amerikan Hastanesi) inşaatı için bağışlamışlar, bu nedenle de hastaneye haklı olarak Azariah Smith Memorial Hospital (Azariah Smith Anısına Hastane) ismi verilmişti.

 

Bunu kısa bir bilgi olarak merak edenlerin bilgisine sunmak istedim. Bir de eğer hafızam beni yanıltmıyorsa değerli dostum Abdulkadir Konukoğlu, annesinin Merkezi Türkiye Koleji’nde okuduğunu söylemişti bana.

 

 

 

 

 

 

Ameliyattan önce doktor:

Rahat ol Dave, bu küçük bir ameliyat!

Hasta:

“Teşekkür ederim doktor ama benim adım Dave değil!”

Biliyorum, Dave benim adım!..

50 yıldır değişmeyen alışkanlık: Dedikodu!