KAYSERİ’DEN BİR DE KADIN KAPLAN ÇIKTI!

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Oluş Molu Kayserili feodal bir ailenin kızı. Hacettepe Üniversitesinde biyoloji okumuş, orada da kalıp bir süre çalışmış. Sonra Kayseri’ye Molu çiftliğine dönüp, şaraplık asma yetiştirmeye başlamış. Yaptığı iş, tahsilini yaptığı alana da pek uzak değil zaten.
Oluş Hanım geçen hafta içerisinde Yemek Sanatları Merkezinde bir sunum yaptı. Yemek Sanatları Merkezi, Nuriosmaniye caddesi üzerinde, Armaggan mağazasının dördüncü katında bulunuyor. Amacı, kültür varlıklarımızı korunmasını desteklemek ve tanıtmak olan Yemek Sanatları Merkezi, zaman zaman yiyecek ve içecek üzerine uzmanlaşmış kişilere ev sahipliği yapıyor. Bu konuda hazırladıkları aylık proğramları var. Gelen proğramda Oluş Molu’nun ismini görünce, işlerimi ayarladım ve gittim dinledim kendisini.
“Doğaya dönük organik tarım üreticileri birliği” derneğini de kuran Oluş Molu, Molu çiftliğinin arazisinin120 dönümünde şaraplık üzüm üretiyor. Üzümü üretirken önce doğayı incelemiş Molu. Kayseri, coğrafi olarak İç Anadolu bölgesinde kurak ve sert iklim koşullarına bir yapıya sahip yerde bulunuyor. Üzüm asması, kuraklığa dayandığı için tarihi boyunca Kayseri’nin en önemli tarım ürünlerinden birisi olmuş. Bu türkülere de yansımış: “Gesi bağlarında dolanıyorum”; “Erkilet güzeli bağlar bozuyor” gibi… Oluş Hanım’ın söylediğine göre daha önce çiftlikte sofralık ve az miktarda şaraplık üzüm yetişiyormuş. Mevcut potansiyeli değerlendirmek amacı ile, bir yiyecek üreten şirket de kurmuş, yetişen üzümle pekmez ve üzüm sucuğu üretmeye başlamış.
Bu arada Kayseri’nin Cumhuriyet’ten önceki nüfus yapısına da bakmamız gerekiyor. Mübadeleden önce Kayseri nüfusunun üçte biri Rum ve Ermenilerden oluşuyormuş. Ve bu yıllarda da evsel bazda kayda değer bir şarap üretim potansiyeli varmış. Oluş Hanım, kaybolduğunu düşündüğü bu üzüm çeşitlerini de kurtarmak ve günümüze kazandırmak çabası içerisinde. Bunların içerisinde en bilineni ise “Emir” beyaz şaraplık üzümü.
Vinolus, Oluş Hanım’ın kendi isminden ürettiği şarap markası… Çiftlikte şimdilik beyaz şaraplık olarak Narince, Chardonnay, Roussanne üretilirken; Kırmızı şaraplık olarak da Kalecik Karası, Shiraz ve Tempranillo yetiştiriliyor.
Toplantıda bize Vinolus’un Chardonnay 2010 beyaz şarabı ikram edildi. Armut, ayva, greyfurt, tereyağı, vanilya, fume ve mineral aromaları içeren süper bir şaraptı. Bu şaraptan senede sadece 1500 şişe üretiliyormuş. Bu şarap, Fransa’da yarışmada gümüş madalya da almış. Oluş Hanım’ın söylediğine göre Erciyes’in volkanik toprağı çok değerli kireç ve mineraller barındırıyor bünyesinde, işte buda şaraba yansıyor. Gördünüz mü, şarap yapmak için ne kadar detaya ihtiyaç var? Asmanın yetiştiği toprağın yapısı ne kadar önemli…
Molu ailesi çiftliklerinin etrafına 150 bin karaçam ve sedirden oluşan fidan dikmişler. Yetişkin ağaç olabilmeleri için senede iki kez suluyorlarmış fidanları.
Bağlarının bir kısmı yerde Oluş hanım’ın. Onun da nedeni, Kayseri’de kışın -30 a varan hava sıcaklığı imiş… Bağların hava koşullarına dayanabilmeleri için, yerel yöntemi benimseyip bağları çubuğa sarıp, havaya kaldırmamışlar.
Kalecik karası ve Tempranillo kupajı diğer tattığım Vinolus şarabıydı. Ahududu, baharat, kuru erik, karabiber ve çilek aromalarını hissettiğim bu şarap da pek güzeldi.
Ülkemizde şarap servisi yapan lokantaların hiçbirisinde kav yok. Halbuki Oluş hanım’ın verdiği bilgiye göre bir restoranda istenildiğinde 10 yaşında bir şarap ısmarlanabilmeli. Realite şu ki, lokantalar, kendilerine en fazla pirim veren markaları satıyorlar. O zaman da müşteri en kötü şarabı, hem de epey ücret ödeyerek içiyor. Bu uygulamadan kurtulmanın en kolay yolu, şarabın ismini bilip istemek… İstemezseniz, ödediğiniz ücretin karşılığı olan şarabı hiç bir zaman içemezsiniz.
Molu çiftliğinde sadece şarap üretilmiyor. Badem ezmesi; karakovan balı; yayla balı; domates salçası; erişte ve üzüm pekmezi de üretiliyor. Bunların yanısıra Oluş Hanım, Kayseri’ye özgü peynir de yapmış. Kayseri’de peynir, mevsiminde küpe konduktan sonra ağzı tülbentle kapatılıyor. Daha sonra da ters çevrilip, toprağa gömülüyor. Bu yöntem tabii, çok önceleri uygulanıyormuş. Oluş Molu bunu biraz geliştirmiş ve rokfor peynirinin tadına yakın bir lezzetde peynir elde etmiş.
İşte size sorun: Market raflarında, endüstriyel olarak hazırlanmış gıdalar var… Oluş Molu’nun ve diğer butik üreticilerin ürettikleri gıdalar yok… Butik ürünlere ancak kendiniz ısmarlayarak ulaşabiliyorsunuz. Sipariş yolu ile taze sebze, meyve bile alabiliyorsunuz artık. Eeee tabii doğal olarak daha maliyetli… Her nimetin bir de külfeti var tabii.
Molu çiftliğine: info@vinolus.com veya 0 352 6974040 nolu telefondan ulaşabilirsiniz. Şarap ısmarlamak için belli bir kota yok, ama örneğin domates salçasını bir kilo almak zorundasınız. Aynı şekilde balı da yarım veya kiloluk ısmarlayabiliyorsunuz. Balı, belli kiloda petekli olarak da alabiliyorsunuz. Oluş Hanım’a karakovan balı ile yayla balı farkını sordum. Karakovan balının peteğini arı yapıyormuş. Yayla balının peteğini ise, yine arı yapıyor. Ancak, insanoğlu arının işini kolaylaştırmak amacı ile, arı peteğinin hammadde olarak kullanıldığı bir yöntem geliştirmiş. Arı, balını daha kısa sürede yerleştiriyor petek üzerine.
Hani şimdi pek moda ya, müteşebbüs insanlar için “Anadolu kaplanları” demek. İşte Oluş Molu’da girişimci, çalışkan ve bilinçi üreticilerden birisi: Kadın Kaplan…

KAYSERİ’DEN BİR DE KADIN KAPLAN ÇIKTI!