Genetik dokularımızda demokrasi hücresi mevcut değildir

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Dün, telefonum çaldı!

Arayan, The Ecomist’in Genel Yayın Yönetmeni John Micklethwaite idi.

Adam iki gözü iki çeşme ağlıyor.

“Ne oldu John, hayırdır inşallah! Sen ki dünyanın saygın yayın organlarından The Economist’in bir numaralı adamısın. Nedir seni böyle helak eden şey ” dedim.

“Sorma! Despotizme karşı oylar muhalefete" diye bir yazı yazmıştık ya!”

Eeee…

“Başbakanınız Erdoğan çok kızmış! Maliye Bakanı Mehmet Şimşek de, artık bizim gazeteyi takip etmeyecekmiş!” dedi güçlükle!

Adamcağız ne kadar üzülmüştü anlatamam!

“Ağlama, boşver, olur böyle şeyler! Seçim geçerse hepsi unutulur” dedim ama nafile!

***

Türk insanı böyledir!

Damarlarında asil kanda demokrasi kültürünün zerre kadar bir hücresi yer almadığı için, sürekli övülmek, pohpohlanmak ister.

Siz, onun olan veya olmayan meziyetlerini övüp, pohpohladıkça, o kendini bir süre sonra allame-i cihan zannetmeye başlar!

Hiç o övgüleri hak edip etmediğini sorgulamaz!

***

Birini yaptığı düzgün bir şeyden dolayı yazarsınız, gıkı çıkmaz! Çünkü bunu sonuna kadar hak ettiğini düşünür!

Türk insanı övülüp, pohpohlanmak konusunda, mütevazılıktan zerre kadar nasibini almamış bir toplumdur.

Mütevazılığı, övülmeye değer yetenekleri ile ters orantılıdır.

Kazara, yaptığı bir işi eleştirecek ve yanlış yaptığını yazacak olduğunuzda, damarlarındaki hazımsızlık hücreleri anında faaliyete, kendisi de saldırıya geçer!

***

Sonuç itibariyle bu ülkenin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan da tepesinden tırnağına kadar bu ülkenin insanıdır ve bünyesinde Türk milletinin genetik dokularını taşımaktadır.

Onu her zaman, her yerde, her hangi bir vesile ile, alabildiğine, abartabildiğiniz kadar abartılı şekilde övün, pohpohlayın, yere göğe sığdıramayın!

Tüm bunları büyük bir teveccüh ve alçak gönüllülükle kabullenip, bağrına basıyor!

Miting meydanlarında en çok dikkatimi çeken şey, platformun hemen önüne dizilmiş AKP’li çığırtkanların “Türkiye seninle gurur duyuyor” zırvalaması karşısında Başbakan Erdoğan’ın müthiş bir vakurla “Biz de sizinle gurur duyuyoruz” diye yanıt vermesi oluyor.

Meydanları dolduran kalabalıkların alkışını, tezahüratını öyle büyük bir açlıkla içine sindirirken, kendisini protesto etmeye kalkışan iki tane üniversite öğrencisinin aylardan beri haksız yere cezaevine konulması karşısında da bir o kadar vicdansızlık ve hazımsızlık örneği sergiliyor.

***

İngiltere’nin saygın ekonomi dergisi The Economist’te yer alan yazının başlığı şöyle:

"Demokrasiyi desteklemek adına Türkler’in yapabileceği en iyi şey, hükümet partisine karşı oy vermektir."

Herhalde, bir yabancı gözüyle, Anadolu’nun ve demokrasinin geleceği için 12 Haziran seçimlerinde halka bundan daha güzel, daha yerinde ve daha anlamlı bir tavsiyede bulunulamazdı!

Yazıda, “AKP güzel şeyler yaptı. Ancak Erdoğan gittikçe otoriterleşiyor. Anayasayı tek başına değiştirmesini, cumhurbaşkanlığı emellerine hayat vermesini sağlayacak bir çoğunluk Türkiye için risktir. CHP’ye yeni reformcu kimlik kazandıran Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir alternatif oluşturması Türkiye demokrasisinin geleceği açısından fevkalade önemlidir” deniyor.

Kısaca, demokrasinin geleceği için alternatif partilere verilecek oyun çok önemli olduğu ifade ediliyor.

***

Başbakan Erdoğan’ın tepkisi üzerine, dün John Micklethwaite bir açıklama yaptı.

“The Economist tamamiyle bağımsız bir yayındır. Hiçbir siyasi tarafa dahil değildir. Biz editoryal olarak ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya gibi çok sayıda ülkedeki seçimler, adaylar hakkında siyasi yorum yazıları yayınladık, yayınlamaya devam ediyoruz. Ama şu ana kadar bu ülkelerden hiç kimse bizim siyasi olarak baskı altında olduğumuzu iddia etmediği gibi, okuyucularımız da bizim bir siyasi parti veya adaya yönelik olarak propaganda veya karşı propaganda yaptığımızı düşünmedi” dedi.

***

Tamam da yani Türkiye’yi ve Türkiye’nin başbakanını kimlerle mukayese ediyorsunuz?

ABD, İngiltere, Fransa, Almanya ve İtalya’daki demokrasi kültürü ile bizim az gelişmiş, ilkel, ben merkezci kültürümüz nasıl aynı kefeye konulabilir ki?

***

Hele hayırlısıyla şu 12 Haziran’ı bir geçiriverelim, bizim Başbakanı önce başkan, sonra sultan, ardından da halife ilan edeceğiz inşallah!

Genetik dokularımızda demokrasi hücresi mevcut değildir