Market sepetimiz (1)
Değerli okuyucularım, bugün sizlere bir diyetisyen olarak halka’ sağlıklı, doğru ve yeterli beslenme nedir?’ diye anlata anlata kırk yılını geçirmiş bir meslek erbabı olarak bazı gözlemlerimden bahsetmek istiyorum.
Geçen haftaki market alışverişini ben yaptım. Meslek alışkanlığı herhalde, diğer müşterilerin sepetine de elimde olmadan refleks olarak göz atarım. Bazen de kendimi tutamayarak müdahale ediyorum. Sepetlerin çoğunda hazır krakerler, bisküviler ve asitli gıdalar vardı. Bir hanımefendiye dayanamadım sordum ‘günlük evinizde kişi başına kaç gr. süt, yoğurt tüketiyorsunuz?‘ diye. Bana cevabı ’kocaman insanlar çocuk gibi süt içer mi?’ diye cevap verdi, tartışmaya girmek istemedim ve ödediği hesap tutarına baktım. Epey yüklü bir ödeme yaptı. Gofretler, asitli içecekler, hazır işlenmiş ürünler, sosis, salam, biraz makarna çeşitleri, hazır köfteler, oldukça fazla sayıda gereksiz paketlenmiş, cancanlı ambalajlara sarılmış malzemeler.
Maalesef taze sebze ve meyve süt yoğurt et balık sepetinde yoktu. Bunlara gıda ve yiyecek diyemiyorum, çünkü yiyecekler, vücudunuza gerçekten bir yarar sağlamalıdır. Ben bunlara kusura bakmasınlar insanların gönüllü olarak para vererek aldığı ambalajlanmış zehirler diyorum. Sizler kim bilir ne emekler vererek kazandığınız paralarınızı, hiçbir faydası olmadığı gibi, inanılmaz zararları olan şeylere harcıyorsunuz. Bakın şu günlerde immün sistemin öneminden bahsediyoruz. Yani vücudumuzun bağışıklık sisteminden. Bizleri her türlü yabancı organizmaya karşı koruyan sistem. Peki, bu sistem nasıl oluşacak. Yeterli dengeli beslenme; yani proteinler, vitamin ve minerallerle, flavonoidlerle, daha birçok besin elementleri ile mümkün olacak.
Sürecek