Kapadokya
(Derinkuyu Yeraltı Şehri / Ihlara Vadisi / Gümüşler Manastırı )
Kapadokya, milyonlarca yıl önce bölgede yer alan Erciyes, Hasandağ ve Melendiz dağlarının püskürttüğü lav ve küllerden oluşan yeryüzü şeklinin ortaya çıkardığı bölgenin adıdır. Pers dilinde Güzel Atlar Ülkesi anlamına gelen Kapadokya, Aksaray, Nevşehir, Niğde, Kayseri ve Kırşehir illerinin kapsadığı alanın birleşimi olarak kabul edilir. Uçhisar, Göreme, Avanos, Ürgüp, Derinkuyu, Kaymaklı ve Ihlara ve çevresi de Kayalık Kapadokya Bölgesi’ni meydana getirmektedir.
Ihlara Özel Çevre Koruma Bölgesi, 6 Aralık 1985 tarihinde UNESCO tarafından Dünya Doğal ve Kültürel Miras Listesi’ne alınmıştır.
Derinkuyu Yeraltı Şehri
Kapadokya, önemli ticaret yollarının ve İpek Yolu’nun içinde bulunduğu bölgenin izlerini taşıyordu. Farklı dinler ve kültürler bu bölgede bir araya geliyordu. M.S. 2. yüzyılda Kudüs’ten ayrılan Hıristiyanlar, Antakya ve Kayseri üzerinden bu bölgeye gelerek, Derinkuyu’da ikamet etmişlerdir.
Bölge halkı, istila, yağma ve baskınlara karşı korunmak için girişleri gözle fark edilmeyecek şekilde yapılmış mağaralarda saklanıyordu. Buralarda, uzun süre dışarı çıkmadan yaşamak zorunda kaldıkları için gündelik yaşamda gerekli olan her şeyi ( su kaynakları, erzak depoları, ibadet alanlarını ve şarap üretim alanları gibi) yapmışlardır.
1965 yılında ziyarete açılan Derinkuyu yeraltı şehrinin yüzde % 10 gezilebilmektedir. Şehrin derinliği 85 metredir. Burada, ahır, kiler, yemekhane, şaraphane gibi bölümleri vardır. İkinci katta misyoner okulu mevcuttur. Yukarıyla bağlantısı bulunan 55 metre uzunluğundaki havalandırma bacası, aynı zamanda kuyusu işlevi görmektedir.
Kapadokya Bölgesi’nde çeşitli büyüklükteki yeraltı yerleşimleri 150-200 arasındadır. Bunlardan Derinkikuyu, Kaymaklı, Mazı, Özkonak, Tatların, Mucur, Dulkadirli, İnlimurat, Kümbetaltı, ve Kepez yeraltı şehirleri görülmeye değerdir.
Ihlara Vadisi
Ihlara Vadisi, Aksaray’a 40 km, Derinkuyu’ya 50 km uzaklıktadır. Vadiye 380 basamaktan oluşan merdivenlerle inilmektedir. Ihlara Vadisi’nin dikkat çeken özelliklerinden birisi ise doğasıdır. Duvar gibi dik, derin ve dar vadinin tabanındaki Melendiz Çayı’nın kenarında, bağlar ve bahçelerden oluşan yoğun bir yeşillik şeridi yer alır. Vadi, 18 kilometre uzunluğunda, ortalama 150 metre derinliğinde ve 200 metre genişliğindedir. Vadideki kayalara oyulmuş freskli kiliseler günümüze ulaşmış tarih hazineleridir. Bu yapıların tarihi M.S. 4. yüzyıla gitmektedir. Vadide105 kilise bulunduğu ancak bunlardan 14’ü gezilebilmektedir. Eğritaş, Ağaçaltı, Kokar, Yılanlı, Pürenli, Kırkdamaltı, Ala Direkli, Kale ve Selimiye kiliseleri gibi.
Vadi boyunca çayın etrafına kurulmuş banklarda veya çay bahçelerinde dinlenmek ve bir şeyler içmek mümkündür.
Gümüşler Manastırı
1973 yılında arkeolojik sit alanı olarak kabul edilen Gümüşler Manastırı, oldukça büyük ve geniş bir kaya kütlesinin içine oyulmuştur. Manastırın geçmişi 8-12. yüzyıllarına gitmektedir. Bir orta avlu ve bu avludan geçiş yapılan kilise ve yeraltı bölümleri mevcuttur. Avlunun dik duvarları 14 metre yüksekliğindedir.
Oldukça geniş bir alanı kapsayan Kapadokya, dört mevsim gezilebilecek bir yerdir. Her mevsimde ayrı bir güzelliği bulunmaktadır. Bölge birkaç günde gezilebilecek bir yer değildir. Alanın genişliği göz önüne alındığında altınızda özel bir araç olması gezmeyi kolaylaştıracaktır.
Kapadokya dünyanın en büyük açık hava müzesi ve başka bir yerde görülemeyecek güzellikte bir coğrafya… Kapadokya’yı hala görmediyseniz, sizi bekliyor.