ANILARIMDA ABİM…

YAYINLAMA: 08 Kasım 2021 / 17.21 | GÜNCELLEME: 08 Kasım 2021 / 17.21

Gidişinin ikinci senesinde Abimi anılarla anmak istedim. Anılarımı canlı tutmak için çaba sarfediyorum ve sosyal medya paylaşımlarımda kullanıyorum.

Aramızdaki yaş farkından dolayı, ben ilkokula başlarken Abim Talas Amerikan Koleji’ne gidecekti. O zaman şehirdeki tüm banka müdürleri, eşleri, anne ve babamın ahbabıydılar. Çok da hoş insanlardı, son derece görgülü, bilgili… O dönemki İş Bankası Müdürü, -şehrin nüfusu ve iş kapasitesi nedeniyle her bankanın sadece bir tane şubesi vardı- Avni Zallak’tı. Eşi Piraye Hanım, pek tatlı bir kadındı. Kızını –daha sonra da oğlunu- Amerikan Koleji’ne gönderdiği için annemin deyimiyle “yatılı okul çehizi” yapmasını iyi biliyordu. Piraye Hanım gösterinceye kadar düğmeli yorganın nasıl yapılacağı konusunda annemin pek bilgisi yoktu herhalde. Annem, düğmeli yorganı o kadar sevdi ki evimizde kullanılan tüm yorganlar düğmeli oluverdi. Yerel dille malefe denilen yorgan çarşafı da yedekli idi. Yani birini yıkadığınızda, temizini takabilirdiniz. Abimin sayesinde biz düğmeli yorgan kullanmayı öğrendik. Piraye Hanım’ı da hiç unutmadım. Anneme verdiği zeytinyağlı dolma tarifini sürekli yaparım, yiyenler de pek beğenirler.

1975 senesine kadar Kavaklık’taki evimizi gaz sobası ile ısıtırdık. Salonda pek şık, kocaman bir gaz sobamız vardı. Markası Arçelik olabilir mi acaba? Yanışını seyrettiğimiz 25 santim çapında cam bir penceresi de mevcuttu. Hafızam beni yanıltmıyorsa, yan taraftaki deposu 15-20 litre gaz alırdı. Gazı, Dai ailesinin yönettiği Shell benzin istasyonundan alırdık. Sanırım İhsan Bey veya Necmettin Bey, Amerikan malı 200 litrelik bir varili, gaz yakan aileler için yatık şekilde kullanılabilmesi için dizayn etmişlerdi. Ucunda çok kaliteli bir musluk vardı. Yan yattığı için orta kısmında da doldurulduğu sağlam bir kapak bulunuyordu. Varili yan olarak taşıyan bir de tahta sehpa yaptırmıştık, ona da eşek denirdi. Eşek, yerden 50 santim kadar yüksekti. Bu kadar detay vermemin nedeni, Dai ailesinin bizim gaz alışımızı ne kadar rahatlattıklarını anlatmak için… Gazımız az kaldığında babam telefon ederdi, Dai’lerin sadece gaz taşıyan küçük bir tankerleri vardı. O tankerin ucunda bizim evimizin 2. katına yetişecek uzunlukta bir hortum bulunuyordu. Her gaz siparişinde biz zahmetsiz gaz alırdık. Ancak bir gün o tanker bozuldu ve biz gazsız kaldık. Vallahi hiç üşenmedik, kaygı da etmedik, ikimiz Başkarol’un köşesindeki Kutlarlar’ın benzin istasyonuna gittik. İkimiz toplam 15 litre olacak şekilde iki bidon gazı yürüyerek taşıdık. Her nasılsa o bidonların ağzı açıktı, arabayla getiremedik, başka imkanımız yoktu herhalde. Bunları neden yazdım? Başkası olsa o tür bir şeyi elinde taşımaya utanır. Abimin ve benim hiç öyle bir kaygımız olmadı. İyi ki de yoktu…

Öğrenciliğimde tek devreli okullarda okudum. O nedenle çok erken kalkmama gerek yoktu, ama ben kalkardım. Ne iyi oldu, alışkanlık kazandım. 70’li yılların başında ben UNIDO ofisine giderken, o da Yeniçeri Sokak’taki gazete/matbaaya giderdi. Evde en erken ben kalktığım için gaz sobasını da ben yakardım. Abim kalktığında ev ısınmış olurdu. Bana hep, “Çocuk, hakkın ödenmez, ısınmış bir evde uyanmak büyük mutluluk” derdi. O zaman modaydı herhalde, insanlar sevdiklerine, “Çocuk” diye hitap ederlerdi. Yıllar sonra Can Dündar’ın kitabında okudum, Atatürk sevdiklerine “Çocuk” diye hitapedermiş. Hatta, çocuk demez, Rumeli aksanıyla “çuçuk” diye telaffuz edermiş.

Canım, huzur içinde uyu… Mekanına çok güzel ve özenle bakılıyor… Her mevsimde başka çiçek, bitki dikiliyor… Yeşillikler içerisinde uyuyorsun. Ben de yetişmiş zakkum getireceğim, renk renk… Çok seversin ya onları…

ANILARIMDA ABİM…