Vadideki Güzel Şehir: Bitlis
Bitlis’te beş minare
Beri gel oğlan beri gel
Yüreğim dolu yare
Beri gel oğlan beri gel
Adı geçince birçoğumuz için "Bitlis'te Beş Minare" türküsüyle özdeşleşen bir şehir Bitlis...
Anayollardan uzak olması gözden ırak olmasına da neden oluyor. Bitlis'in zengin tarihi dokusu ve doğal güzellikleriyle meraklı gezginleri kendine çekiyor.
Küreselleşen ve tek düzleşen dünyaya inat geçmiş kimliğini korumayı başaran şehirlerimizden biridir.
Bitlis, Doğu Anadolu Bölgesi’nde, Van Gölü’nün batısında, deniz seviyesinden 1550 metre yükseklikte ve vadi içinde yer almaktadır. Tarihi yapıların büyük çoğunluğu vadi içinde yer aldığından dolayı “Vadideki Güzel Şehir” olarak anılmaktadır. Bitlis’in geneli dağlar ve platolardan oluşmaktadır. Bu nedenle hayvancılığa daha elverişli bir şehirdir. Karasal iklimi ise sert bir şekilde hüküm sürmektedir.
Değişik kaynaklara göre 5 veya 7 bin yıllık bir tarihe sahip olan Bitlis, günümüze gelene kadar birçok isim değiştirmiştir. Asurlular Bit-Liz, Persler ve Yunanlılar Bad-Lis veya Bad-Lais, Bizanslılar Bal-Lais-on, Babaleison veya Baleş, Araplar Bad-Lis, Ermeniler Pageş veya Pagişi olarak kullanmışlardır. Asur dilinde Bit kelimesi yurt, Bet kelimesi kale manasında kullanılmış, Bit-Liz demek Liz’in yurdu, Bet-Lis demek ise Liz’in kalesi manasına gelmektir. Bazı kaynaklara göre, Şehir adını Makedonya Kralı Büyük İskender’in, şehirdeki kaleyi yaptıran komutanlarından Bedlis’ten almaktadır. Bedlis kelimesi manasının “Havası ve suyu güzel olan yerin adı” olduğunu belirtmektedir. O günden sonra şehrin ismi küçük bir değişikliğe uğrayarak günümüze kadar gelmiş ve bugünkü ismini almıştır.
Bugünkü şehir oldukça dağınık bir görünüm sergilemektedir. Bir ucundan diğer ucu yaklaşık olarak 10 kilometreyi bulmaktadır.
Gezilecek Yerler:
Bitlis Kalesi
Kalenin inşa tarihinin kesin olarak bilinmemekle birlikte M.Ö. 330 tarihinde Büyük İskender’in komutanı Bedlis tarafından yaptırıldığı kabul edilmektedir. Çevresi 2800 metre olan kale, 56 metre yüksekliğinde ve 7 metre genişliğinde olup, üstünde bir han sarayı ile 300 ev, 1 han, 1 camii ve 1 minaresinin bulunduğu, kalenin kuzey tarafında aşağıya nehre bakan üç kat demir kapısı bulunan bir çarşı, bir bedesten ve bir kaç yüz evin bulunduğu kaydedilmektedir.
İhlasiye Medresesi
Selçuklular tarafından 1216 tarihinde yaptırılmıştır. Kitabesine göre 1589 tarihinde Bitlis hanlarından 5. Şerefhan tarafından onarılmıştır. Mimari görünüş açısından klasik Selçuklu estetiğinin tüm özelliklerini taşıyan şaheser, dikdörtgen planlı, düz damlı ve kubbesizdir. Ön cephesindeki süslü portali yapının en güzide bölümüdür. Zamanının değerli bilim ve sanat adamlarını bünyesinde yetiştiren bu şaheser, giriş dışında üç ana bölümden oluşmaktadır. Yakın zamanda Deftarlık olarak kullanılmış olup halen kapalıdır. Bahçesindeki ziyaretgah olarak kullanılan Şerefhanoğullarına ait Veli Şemsettin, I. Ziyaeddin Han, II.Şerefhan ve Üç Bacılar Türbeleri ile aynı alan içerisinde bulunmaktadır.
Etnografya Müzesi
2005 yılında ziyarete açılan müzede yakın tarihe (Geç Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerine) ait tekstil ürünleri, el işlemeleri, süs eşyaları, bakır işlemeciliği, sikkeler ve bölgenin etnografik eşyalarını yansıtan eserler sergilenmektedir.
Prof. Dr. Fuat Sezgin Bilim ve Kültür Evi
İslam Bilim tarihi ve Oryantalizm alanında yürüttüğü akademik çalışmalarıyla uluslararası tanınan, Bitlis doğumlu Prof. Dr. Fuat SEZGİN'in anısını yaşatmak adına bilim ve kültür evi açılmıştır.
El Aman Kervansarayı
Bitlis – Tatvan yolunun 13. Kilometresinde, 10.000 m2 alan üzerinde yer almaktadır. Anadolu’da bulunan en büyük kervansaraylardan biridir. 1571-1572 tarihlerinde inşa edilmiştir. Bitlis Eren Üniversitesi Kültür Merkezi olarak kullanılmakta ve ziyarete kapalıdır.
Kervansarayın adı, bir rivayete göre, “han zamanla gaddar bir hancının eline geçer kervan yolu üzerinde bulunan handa kervancılar zorunlu olarak konaklamak durumunda kaldıklarında, gaddar hancı kervancılara her türlü zorluklar çıkararak adeta bıktırırdı. Bu handa sağ salim kurtulanlar kaçıp uzaklaşırlardı, handan söz ederlerken EL-AMAN derlerdi, bunun üzerine hanın ismi El-Aman hanı olarak kalmıştır.”
Bitlis’te Beş Minare
Türküde adı geçen camiler Ulu Cami, Şerefiye Cami Gökmeydan Cami, Alemdar Cami ve Kalealtı Cami’sidir. Camilerin hepsi şehir merkezinde ve birbirine çok yakın bulunmaktadır.
Geçmişten günümüze Bitlis’le özdeşleşen türküye ait iki rivayet bulunmaktadır.
“Rus İşgali sırasında Bitlis, bir harabe şehir görüntüsü alır. Düşmanın çekilmesinden sonra savaş esnasında Bitlis’ten kaçan bir baba oğul, Bitlis’e dönmek üzere yola çıkarak şehre hakim konumdaki Dideban Dağı eteğine varırlar. Baba, şehirde canlı kalıp kalmadığını öğrenmek için oğlunu şehre gönderir. Bir süre sonra oğul geri döner ve uzaktan babasına şöyle seslenir: ''Şehirde yaşama dair hiçbir iz yok; sadece beş tane minare ayakta kalmış'' bunu duyan baba yıkılır, diz çöker ve şöyle bir ağıt yakarak oğlunu yanına çağırır.
Bitlis birinci dünya savaşından önce nüfusu 30000´dır. Lakin savaş çıkınca halk göç eder ve nüfus 3000´e düşer.
Diğer Rivayet:
Bitlis Rus işgalinden çıktıktan sonra Bitlis ordularının basında olan kişi olan komutan Şerif Bey, savaş sonrası Bitlis’i görmek için Bitlis'e yüksekten bakan bir tepe olan ve şu an "Şerif Bey Tepesi" olarak adlandırılan tepeye çıkıp Bitlis'e bakar ve görür ki Bitlis yıkık dökük her taraf yerle bir olmuş sadece tapanın etrafında ayakta kalan 5 minare durur... Ve orada oturup türküyü söyler.
Bu ağıt zamanla türkü olarak günümüze kadar gelir.”
Bitlis’te birçok cami, türbe, medrese, kümbet ve Nemrut Kayak Merkezi bulunmaktadır. Şehrin en ünlü yemeği Bitlis Büryanı’dır.
Bitlis’in tarihi yapıları ve doğal güzelliklerinin bulunduğu Tatvan ve Ahlat ilçeleri bir başka yazıda ele alınacaktır.
Şehir içinde kalenin görünümü
Medresenin Kapısı
Bitlis Büryanı