ANTEP YAHUDİLERİ (2)

YAYINLAMA: 19 Haziran 2022 / 19.07 | GÜNCELLEME: 19 Haziran 2022 / 19.14

Geçen hafta buluşup pek keyif aldığım Gaziantepli Yahudileri yazmaya devam edeceğim. Yazarken aklıma geldi, dokuz yıl önce, Naim Avigdor Güleryüz isimli yazarın Gaziantep Yahudileri isimli kitabını anlatan iki yazı yazmıştım. Orada Yahudileri’n Antep bölgesine yerleşmeleri konusunda bir iki bilgi vermiştim.

Kitaba göre, Yahudilerin Gaziantep’e ne zaman ve nereden geldiklerine ait somut belge yokmuş. Tabii, muhtemelen Milattan Önceki tarihlere dayanan bir göçün belgesini bulmak çok zor. Yazdıklarımızı sadece varsayımlara dayandırabiliyoruz. Bir iddiaya göre, M.Ö. 8. Yüzyılda bölgeye geldiği tahmin edilen Yuşa Peygamberin Antep’te bir Yahudi toplumunun başlamasına neden olduğudur. Halep’te ve İstanbul’da da Yuşa Peygambere atfedilen mezarlar bulunuyor. Yani, Yuşa Peygamber’in ulaşılabilen üç ayrı yerde mezarı var. Bunların hepsi aynı şahsa ait değil muhakkak, ama büyük ihtimalle, Yahudi liderlerine ait olabilirler diye düşünüyorum. Zira, sevgili babam, 1952’de Gaziyurt Gazetesi’nde Emirali Hanı’nın inşaatı için temeli kazıldığında Yahudi mezarlarına rastlandığını yazmış. -Mezarın kazılış ve bedenin yatırılış yönünden ölenin hangi dine ait olduğu anlaşılıyor.- Bahsettiğim yer, bugünkü Yuşa Peygamber’in varsayılan mezarının olduğu yere çok yakındır. Demek ki gerçekten şehrimizde Yahudi yerleşimi çok eskilere dayanıyor.

Yazar kitapta çok enteresan bir şeyden bahsediyor: Soyismi Assis olan aile, Halep ve Antep civarında yaşamış Romaniot kökenli aileymiş. Romaniot, Roma İmparatorluğu coğrafyası Musevileri demekmiş. Kudüs’te İkinci Tapınak 69 yılında Romalılar tarafından yıkılınca, Yahudi esir veya paralı askerler Anadolu’ya getirilmiş. Bunların kurdukları topluluğa Romaniot denmiş. Burası, Zeugma’ya da pek uyuyor. Zeugma’ya paralı askerlerin getirildiğini okumuştum da onların bir kısmının Yahudi olduklarını bilmiyordum. Nitekim Assis ailesi Helence konuşurken, 7. Yüzyıldan sonra Arapça konuşmaya başlamışlar.

Evet, yazımın pek kısa özeti böyle... Gelelim geçen hafta Antepli Yahudilerle neler yaptığımıza?

Amanoslar’ın pek güzel bir yerinde çiğ köfte yoğurduğumuzu yazmıştım. Çiğ köfteyi iki ayrı kişi yoğurdu. Neden mi? Miktarı çok olduğu için değil! Özkul, kendi yiyecekleri çiğ köftenin etinin koşer olması gerektiğini ve eti kendisinin getireceğini belirtmişti. İşte o nedenle benim aldığım et ile bize, Özkul’un getirdiği et ile Yahudi arkadaşlarıma çiğ köfte yoğuruldu. Peki koşer ne demek? Kendi anladığımı buraya yazayım. Yahudiler ve müslümanlar eti yenilecek hayvanın kanı içinde kalsın istemezler. Kanın tamamen dışarı akması gerekir. Vikipedi koşeri şöyle anlatmış: Yenilmesi serbest olan hayvanların kesiminin şehita adı verilen özel bir kesim tekniği ile bu işin eğitimini almış ve anatomi bilgisi olan şohet adında yetkili tarafından yapılması gereklidir.

Yemek kitabımı yazarken, annemin ve etrafımda gördüğüm diğerlerinin eti kavururken önce tencereye koyup sulandırdıklarını, daha sonra yağ ekleyip, diğer malzemeleri ilave ederek devam ettiklerini gözleyip pek merak etmiştim. Soruma yanıtı büyük özlem ve takdirle andığım Tuğrul Şavkay vermişti: “Hayvanın içinde kalan son kan miktarı, etin ateşi görünce sulanması ve o suyun sıcaklık neticesi uçmasıyla biter gider”. Nitekim sonraki yıllarda tiyatro aktristi Serra Yılmaz’ı okuyacak ve onun saraylı anneannesinin kıymalı yumurta yaparken, önce yağla soğanı kavurtup, ardından kıymayı ekledikten sonra pişirmeye devam ettiğini öğrenecektim. Kendim bu yöntemi deneyip, beğeniştim, halen öyle devam etmekteyim.

Yahudi arkadaşlarıma çiğ köfteyi Özkul, koşer et ile yoğurdu. Bizim köftemizi ise mekanın sahibi Şenkal hanım, o mağrifetli elleriyle halletti!

Konu koşerden açıldı ya, Sevgili sınıf arkadaşım Fuat Kanalan’ın pek güzel bir paylaşımı vardı, ondan bahsetmek istiyorum:

Bİr Antep deyimi var: “göte yakın yerden et yemek” diye...sözün çıkış noktası bambaşka....Yahudilerde dini inanışları gereği hayvanın siyatik sinirinin bulunduğu but kısmını yemek haramdır, yemezler. Koşerin, yani helalin bir çok kuralları vardır. Kesilecek hayvanı Haham kontrol eder, hasta veya sakat değilse kesilmesini onaylar. Her kasabın kesmesine de izin verilmez. ''Şohit'' denilen uzman kasaplar vardır, onlar keser. Ayrıca ''Menekar'' denilen, ete zarar vermeden siyatik sinirini çıkaran uzman kasaplar vardır. Fakat menakerler her yerde bulunmaz. Bu nedenle Yahudiler Antep’te yaşarken kesilen hayvanların butlarını bedavadan Müslüman kasaplara verirlerdi. İşte, göte yakın et yemek deyimi oradan gelir.

özkul çiğköfte yoğururken

Özkul çiğköfte yoğururken

Özkulun etrafında toplanan köfteciler

Özkul'un etrafında toplanan köfteciler

Sümbül hanım bizim köfteden de yedi

Sümbül hanım bizim köfteden de yedi

Şenkal hanım köftesi

Şenkal hanım köftesi

ANTEP YAHUDİLERİ (2)