Karaburun Gezi Rehberi
Ay ve güneş herkesin lambasıdır, hava herkesin havasıdır,
su herkesin suyudur. Ekmek neden herkesin ekmeği değildir?
Şeyh Bedrettin
Karaburun Yarımadası, İzmir Urla Yarımadası’nın Balıkova ve Gerence koyları arasındaki bölgenin kuzey bölümünde yer alan yerin adıdır. Karaburun Yarımadası’nın çevresi Ege’nin en sakin ortamına ve en güzel deniz manzarası rotalarından biridir. Yarımadanın bol virajlı olmasından dolayı meraklı gezginlerin dışında, bölgenin diğer turistik noktalardaki insan kalabalığından uzaktır. Siyasal ve toplumsal geçmiş açısından da önemlidir ve Yarımadanın çevresinin uzunluğu 100 kilometredir. Anayoldan içerideki köylere gidiş dönüş bu uzunluğa dahil değildir.
Karaburun, enginar, nergis çiçeği, üzüm ve badem gibi ürünlerin yetiştirildiği ve balıkçılığın önemli olduğu bir bölgedir. Ayrıca bölgeniz mavi bayraklı koyları dünyada sayıları azalan Akdeniz foklarının yuvası olarak biliniyor.
Karaburun’a gitmek için İzmir Çeşme otoyolu veya kara yolunu kullanmak gerekiyor. Bu yolun Urla kavşağını geçtikten sonra Mordoğan-Karaburun yol ayrımına sapmak gerekiyor. Bu yol ayrımından sonra yarımada rotanıza başlamış olursunuz.
Karaburun’a bağlı köyler Mordoğan, İnecik, Kösedere, Eğlenhoca, Ambarseki, Saip, Bozköy, Tepeboz-Yeniliman, Hasseki, Sarpıncık, Sazak, Parlak, Salman, Küçükbahçe ve Yaylaköy’dür.
Karaburun Yarımadası’nın onlarca koy, iskele ve plajı bulunuyor.
Gezilecek Yerler
Mordoğan-Karaburun yol ayrımından çıktıktan sonra sahil yolu dar ve virajlı. Kuzeye doğru giderken önümüze Balıkova köyü çıkıyor. Balıkova, idari olarak Urla ilçesi bağlı ve Karaburun Yarımadası’nın başlangıcında yer alıyor. Köyün adı Polikne denilen Balıklı isminde geliyor. Etrafında tatil siteleri bulunan ve plajları bulunan sevimli bir kıyı köyü. Balıkova kurabiyesi ziyaretçilerin bolca rağbet bir ürün.
Balıkova’dan 18 kilometre sonra sahili, limanı ve koyları ile dikkatleri üzerine çeken Mordoğan’a ulaşılıyor. Mordoğan M.Ö. 4. yüzyılda Mimas adıyla kurulmuştur. 16. yüzyıl deniz haritalarında, Mimas olarak kayıtlı bulunmaktadır. Bugün Çeşme ilçesine bağlı, o dönemin önemli ve zengin kentlerinden olan Erythrai (Ildır)’a bağlıdır. Manal, Ayıbalığı, Ardıç ve Kocakum plajları temiz ve derinliğinin olmaması nedeniyle tercih ediliyor. Ayıbalığı mağaraları Akdeniz foklarına ev sahipliği yapmaktadır.
Mordoğan’da Ayşe Kadın Cami, Müesser Aktaş Tarih ve Etnografya Tarih Evi ve Narkissos Dilek Pınarı görülmelidir.
Ayşe Kadın Cami 1
Ayşe Kadın Camisi 2
Ayşe Kadın Camisi 3
Ayşe Kadın Cami’sinin inşa tarihi bilinmemekle birlikte 14. yüzyılda yapıldığı düşünülmektedir. Yapının orijinal minaresi zaman içinde yıkılmış ve 1947 yılında yeniden yapılmıştır. Caminin sıva ve ahşap üzerine renkli boyalarla yapılmış kalem işi ve alçı süslemeleri dikkat çekmektedir.
Müesser Aktaş Tarih ve Etnografya Tarih Evi, eski Mordoğan Köyü İlkokul Müesser Aktaş’a 2012 yılında tahsis edilmiştir. Ev kadını Müesser Aktaş 20 yılda biriktirdikleriyle bu müzeyi düzenleyerek açmıştır.
Narkissos (Nergiz) Dilek Pınarı, efsaneye göre nergis çiçeğinin anavatanı Karaburun’dur. Yunan mitolojisinde Narkissos adıyla sözü edilen, adını narsizme ve bir çiçeğe vermiş bir mitolojik kahramandır. Efsaneye göre Eski Yunan mitolojisindeki Narcissos, sudaki yansımasına aşık olur ve yemeden içmeden kesilerek nergis çiçeğine dönüşür. Efsanenin buradan doğduğuna inanılıyor. Karaburun Belediyesi her yıl ocak ayının son günlerinde Karaburun Nergis Festival düzenlemektedir.
Mordoğan’dan 20 kilometre sonra Karaburun merkezine geçeceksiniz. Mordoğan’a varmadan önce kısa bir mesafede olan Eğlenhoca, Kösedere ve İnecik köyleri göreceksiniz. Köylerde eski Rum evlerini, daracık sokakları ve meydanlarını gezip bol bol fotoğraf çekebilirsiniz. Köy kahvelerinde çay/kahve molası verip dinlenebilirsiniz. Ayrıca kadınların yöresel ürünlerden yaptığı reçel ve diğer ürünleri satın alabilirsiniz. Eğlenhoca’da yöreye özgü Kopanisti peynirini yapan mandırayı ziyaret edip tada bilirsiniz. Kopanisti peyniri bir peynir çeşitidir. Yunanca “Ezilmiş, dövülmüş” anlamına geliyor. Yörede bu peynir yapan kalmadığından dolayı birçok yerde bulmak mümkün olmuyor. Kösedere köyünün meydanında bulunan yöre özgü Öküz Küftesini tatmalıdır. Bu köyler deniz kıyısında değildir. Bu köylerden sonra ve Karaburun’a yaklaşırken Ambarseki ve Saip köylerine ulaşılmaktadır.
Karaburun, İzmir’in nüfus açısından en küçük ilçesidir. Karaburun Yarımadası’nın geçmişi tarih öncesine kadar gitmektedir. Homeros’un yazdığı Yunan Edebiyatına ait bilinen en eski destanda da, Odesa (Odysseus) adı geçmektedir. Destanda adı geçen Rüzgarlı Minas Dağı, günümüzde Bozdağ’dır.
Karaburun adını üzerinde yer aldığı yarımadadan almıştır. Sırasıyla, Mimas, Stelar, Stylarius, Capo Calaberno, Ahurlu ve Ahırlı isimlerini aldıktan sonra son olarak da Karaburun ismini almıştır. Bir başka varsayıma göre ise deniz yoluyla yarımadaya ilk varışta "Kömür Burnu" denilen mevkiin görülmesi nedeniyle, kayaların rengi esas alınarak "Karaburun" denildiği şeklindedir.
Karaburun Yarımadası tarihi içinde en önemli olaylardan birisi de, tarihe "Şeyh Bedrettin İsyanı" olarak geçen olayda, Şeyh Bedrettin müridlerinden Dede Sultan olarak bilinen Börklüce Mustafa ve Şeyh Bedrettin’i anmadan geçmemek gerekir. Börklüce Mustafa Şeyh Bedrettin’in müridi. 15. yüzyılda Osmanlı zulmüne başkaldırıyor. Nazım Hikmet, Şeyh Bedrettin Destanı’nda anlattığı “Yarin yanağından gayri her şeyde, her yerde, hep beraber!” dizeleri ile bu isyanı anlatmış. Osmanlı bu başkaldırıya katılanları “Eşiktekini eşikte, beşiktekini beşikte!” diye katlettikten ettikten sonra, bölgeyi 100 yıla yakın bir süre (Kanuni Sultan Süleyman zamanına kadar) iskâna kapatmıştır.
İlçedeki en çok gezilip görülen yerlerinden biri Karaburun İskelesi’dir. İskelenin etrafında yer alan balıkçı barınakları, kafeler ve restoranları ziyaretçileri misafir etmektedir. İlçenin merkezinde Mimoza, İncirlikoy ve Bodrum plajları deniz severleri karşılamaktadır.
İlçeden çıkıp kuzeye doğru giderken sırasıyla, Bozköy, Tepeboz-Yeniliman, Hasseki, Sarpıncık köyleri görülmektedir. Bu köylerde de diğer köylerde olduğu gibi manzaraları, taş evleri ve köy kahveleri görülmeye değerdir. Sarpıncık’tan Hamzabükü’nde denize inebilmektedir.
Sarpıncık Feneri, 10 Ocak 1938 tarihinde inşa edilmiş ve günümüzde de kullanılmaktadır. Güneş enerjisiyle çalışan fener 12 metre, deniz seviyesinden 97 metre yüksekliktedir. Deniz Feneri oldukça güzel bir manzaraya sahiptir. Fenerin sağında Sakız Adası, sol tarafında ise Foça yer almaktadır. Sarpıncık Köyü’nden 2 kilometre uzaklıkta yer almaktadır.
Sazak Köyü, 1923 yılında Türkiye ile Yunanistan arasında imzalanan Nüfus Mübadelesi Antlaşması ile burada yaşayan Rumlar bölgeden gönderilmiştir. Köy zaman içinde define avcıları tarafından talan edilmiş ve evler tek tek yıkılmıştır. Karaburun bölgesi olduğu gibi, köyün etrafında da rüzgar enerji santralleri (RES) kurulmuştur. Bölge hem tarihçilerin hem sanatçıların ilgisini çekmektedir. 2010 yılında yazar Gökhan Akçura “Sazak’ın Dikenleri” belgeseli ve İranlı def sanatçısı ve grubu Ahura’nın “Gafil Gezme Şaşkın” parçasının klibi burada çekilmiştir. Sarpıncık Köyü’nden yaklaşık 7 kilometre uzaklıkta bulunmaktadır.
Sazak Köyü’nden sonra Parlak, Salman, Küçükbahçe ve Yaylaköy’leri görülebilmektedir. Bu köylerin içinde Küçükbahçe Köyü’nün sahili bulunmaktadır. Parlak’tan da Hamzabükü’ne gidilebilmektedir.
Bu rotayı kıyı boyunca takip etmek isteyenler Karaburun Yarımadası’nın bütünü gezip görmüş olacaklardır.
Karaburun Şenliği her yıl ağustos ayının ikinci haftasında yapılmaktadır. Ayrıca bilim kongreleri ve Ütopya Toplantıları da düzenlenmektedir. Karaburun Yarımadası yılın her mevsiminde keşfedilecek birbirinde zengin ve farklı özelliklerine sahip bir coğrafya olarak meraklılarını bekliyor.
Balıkova Kurabiyesi
Öküz Küftesi
Müesser Aktaş Etnografya ve Tarih Evi 2
Müesser Aktaş Etnografya ve Tarih Evi 1
Müesser Aktaş Etnografya ve Tarih Evi 3
Kopanisti Peyniri
Karaburun İskele
Narkissos Dilek Pınarı
Narkissos Dilek Pınarı 2