“Zavallı Suriye, Tanrıya çok uzak ama Türkiye’ye çok yakın!”

YAYINLAMA: 28 Ağustos 2012 / 20.00 | GÜNCELLEME: 28 Ağustos 2012 / 20.00

Dezenformasyon ve antidemokratik tavır gerçekleri öğrenmemizi engelliyor.

Uludere’de ne olduğunu hala öğrenmedik. Ama herkesin kafasında bir senaryo var!

 

Suriye sınırında keşif görevinde bulunurken düşen uçağımızın akıbeti de hala meçhul!..

Gerçi bütün parçaları denizden çıkarılıp yana yana kondu ama ‘neden düştü veya düşürüldü’ bilgisi bir türlü yan yana konamıyor!

                                               ***

Şimdi de Gaziantep’teki insanlık suçu ortada kaldı!

PKK, iki kez açıklama yaptı, “Biz yapmadık” diye!

Gaziantep Valisi Ata ise, “Bütün buluntular, mobese kayıtları ve zanlı ifadeleri PKK’yı işaret ediyor” diyor.

                                                 ***

Ve Suriye meselesi

Kim ne biliyor bu konuda?

Zalim bir diktatör varmış da, halkına zulmediyormuş, demokrasiye geçme tekliflerini de kabul etmiyormuş, onun için insanlık ve komşuluk gereği Türkiye mazlumun yanında yer alıyormuş iddialarından başka bildiğimiz bir şey var mı?

                                                 ***

Birkaç gün önce NTV’de kuzenim Oğuz Haksever’in yönettiği bir oturumda Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Cengiz Çandar ile İsmet Berkan’ın sorularını yanıtladı.

Birbuçuk saat süren söyleşide Davutoğlu bütün soruları yanıtladı. Ama bizim Suriye’yle neden, niçin papaz olduğumuzu benim anlayabileceğim, basit bir dille anlatamadı! Bilinenleri değişik perdelerden seslendirdi, o kadar.

                                                   ***

Washington’dan bir arkadaşım ABD-Türkiye-Suriye ilişkilerini anlatan bir rapor yolladı.

James Ryan* tarafından yazılan rapor inanılmaz derecede ağır itham ve iddialarla dolu.

Amerika’nın Ortadoğu’ya ‘yalancı Arap baharı’ ile alaturka demokrasi getirme çabaları, oldukça detaylı bir biçimde anlatılıyor.

                                                   ***

Bugüne kadar Irak’ta 4 bin 486 Amerikan askeri hayatını kaybetmiş. Bu rakam Afganistan’da 2 bin 106. Yani toplamda 6 bin 592 Amerikan askeri.

ABD’de cenazeler bizdeki gibi kaldırılmıyor. Canlı televizyon yayınları olmadığı gibi, ayin ve defin de gazetelerde resimli yer almıyor. Asker cenazeleri günlük hayatı hiç etkilemeyen, sessiz ve sıradan bir cenaze gibi defin ediliyor.

Savaşa katılan Amerikan askerleri çok iyi para alıyor. Hayatlarını kaybedince de ailelerine önemli tazminat ödeniyor.

                                                     ***

Amerikan halkı, periyodik yayınlanan savaş istatistiklerinde, ölü sayısına sınırlı tepki gösteriyor.

Bu sene 6 Kasım’da yapılacak olan ABD Başkanlık seçiminde, Amerikan askerlerinin Ortadoğu’da savaşmasının ve ölümlerin önemli etkileyici bir rolü olmayacak. Çünkü, Obama’nın karşısındaki Cumhuriyetçi Parti adayı Mitt Romney de Ortadoğu savaşını onaylıyor, hatta daha da sert olunmasını, İran’ın işinin bir an önce bitirilmesini istiyor.

Ancak, Obama yine de seçim öncesi ülkeye Ortadoğu’dan çok sayıda ölü Amerikan askeri gelmesini istemiyor.

                                                      ***

İşte bu nedenlerle Amerika, hayati gördüğü Suriye meselesini bir taşerona havale etmiş!

Irak savaşının bilançosunun 3 trilyon dolar, Irak ve Afganistan birlikte 5-7 trilyon dolar olarak tahmin ediliyor.

Bu rakamlara bakınca, bu işi ABD’nin yerine Suriye’ye yakın bir ülkenin yapmasının daha ucuz ve pratik olacağı düşünülmüş.

Amerika’da, Suriye için şöyle deniyormuş:

Zavallı Suriye, Tanrıya çok uzak ama Türkiye’ye çok yakın!

                                                       ***

Raporun en ılımlı cümlelerini aldım yazıma. Tamamını okumak isteyenlere aşağıda internet adresini veriyorum.

 

www.brighteningglance.org/americarsquos-war-horse-harlots-29-june-2012.html

 


 

 Kültüre yatırım akıllı bir vizyondur

 

Gaziantep’te hep üzücü, endişe verici şeyler olmuyor tabii.

Geçtiğimiz haftalarda Gaziantep Ticaret Odası yalnız Türkiye’ye değil, bütün dünyaya Gaziantep Mutfağı’nı tanıtmak için Yapı Kredi Yayıncılık’la işbirliği yaparak güzel bir kitap yayınladı.

Güneşin ve Ateşin Tadı Gaziantep Mutfağı’ ile İngilizce versiyonu ‘A Taste of Sun and Fire Gaziantep Cookery’ büyük ilgi gördü.

                                                               ***

Bu kitapla ilgili gazetelelerde o kadar çok yazı çıktı ki, “Acaba Gaziantep’le ilgili başka ne yapabiliriz ki, bu kadar çok ilgi uyandırabilelim” diye sormak gereğini hissettim kendi kendime…

                                                                 ***

Son olarak geçen günlerde Türkiye’nin önemli gastronomi yazarlarından Vedat Milor, Milliyet Gazetesi’nde yarım sayfa bu kitabı ve Gaziantep’i anlatmıştı.

Milor, kitaptaki yemek fotoğraflarını bakın neye benzetmiş ve neler yazmış:

Ben de çocukluğumda Playboy dergilerine bakar gibi yalanarak ama ah vah çekerek bakıyorum fotoğraflara…

                                                                 ***

Çok şeker ve içten gelen bu tasvir beni çok güldürdü.

Milor, “Bu kitaptan çok zevk aldım. Çünkü bu kitap bir ansiklopedi. Bir kültür mirasının en güzel ifadesi. Ülkemize gelen gastro turistler Antep de Antep diye tutturuyorlar. Haklılar” dedikten sonra bu projeye önayak olan Gaziantep Ticaret Odası Başkanı Mehmet Aslan’a teşekkür ediyor.

                                                                  ***

Zeugma, 2001 yılında Gaziantep’in kültür tansiyonunu artırırken GTO, resimdeki Zeugma Takvimi’ni bastırmıştı.

Avrupa Birliği’nin önemli isimlerinden gelen teşekkür ve tebrik mektuplarını merhum GTO Genel Sekreteri Mesut Öcal dosyalarken, “Yedi klasör doldu, hala da gelmeye devam ediyor” demişti.

 

Kültüre yatırım; anında ses getiren, sınıf atlatan, çevrenizi genişleten, zenginliğinizi meydana çıkaran olağanüstü akıllı bir vizyondur.

 

 

 

 

 

“Zavallı Suriye, Tanrıya çok uzak ama Türkiye’ye çok yakın!”