ABİM, ERDEM SAHİBİ BİRİYDİ
Abimin vefat yıldönümü yaklaşınca aklıma onu çok seven arkadaşları düştü. İstanbul’da yaşayanlarla iki ayrı gurup olarak buluşmuştum. Mersin ve çevresinde yaşayanlarla bir araya gelmediğimi fark ettim. Büyük tesadüf eseri bugünlerde de Mersin civarındaydım. Çok yakın arkadaşı Hayrettin Ergun’u aradım. Pek memnun oldu sesimi duyduğuna ve hemen bir toplantı düzenledi.
Toplantıya, Mehmet ve Füsun Öktem, Savaş ve Bilge Özkan, Josef ve Zeren Amado, Mehmet ve Tevhide Yaltır, Hayrettin ve Leyla Ergun, Necdet ve Nihan Özcan, yanısıra, ben eşim ve Türker katıldık.
Öncelikle tüm arkadaşlarına bana gösterdikleri sevgi ve misafirperverlik için teşekkür etmek isterim. Pek güzel anılardan konuştuk. Hayrettin’e “Sizin dönemimizde Kolejin kütüphanesine tüm gazeteler alınır ve size okuma şansı verilirmiş” dedim. Hayrettin bu sözlerime, “Aykut, her Allah’ın günü dışarı çıkar, kendisine bir Akşam ve Cumhuriyet gazeteleri alırdı, onları da akşam mütalaa saatinde son satırına kadar okurdu” dedi.
Anlaşılan Aykutcum, kendi gazetesini istediği saatte sindirerek okumaktan hoşlanıyordu. Nitekim, senelerce okudu ve birikimlerimi köşe yazılarında dile getirdi. 1960’larda bir öğrencinin okula gazete alındığı halde, harçlığının bir bölümünü gazete satın almaya harcaması bence alkışlanacak bir olay. Bir taraftan da bize, o yılların kültür seviyesini, gazete okuma anlayışını gösteren pek güzel bir örnek.
Mersin’de birden fazla tenis kulübü var. Çok kişi tenis oynuyor, ne güzel. Bir zamanlar ben de oynardım, tenisçi dirseği olunca bırakmak zorunda kaldım, aklım da tenis de kaldı. Vaktim olduğu zaman turnuvaları seyretmeyi pek severim.
Tenis Kulübünün mutfağı Arif Yaylamaz tarafından yönetiliyor. Tüm yemeklerini beğendim. Bize, humus; tahin, dereotu, maydanoz, limon ve sarımsakla yapılmış tarator; yeşil biber, soğan, pazı ile yapılmış kavurma ve süzme yoğurt; közde patlıcan, beşamel sos ve kaşarla yapılmış beğendi; hardal, dereotu, kabak ve cevizle yapılmış havana; yanı sıra tulum peyniri, yeşil salata, çoban salata ikram ettiler meze olarak. Bu sene palamut başlığı çok bol, Metro mağazası şubesi olan her kente taşıyıp, uygun fiyata veriyor. Eşimin en sevdiği balıktır, doğrusu Arif Bey ve ekibi süper pişirmişlerdi. Ben de barbunyayı çok severim. Barbunya da çok başarılıydı.
Hayrettin, Abimle Talas ve Tarsus Koleji dahil beş sene birlikte okumuş. O, yemekleri özellikle yazmamı istedi. “Sevgili Aykut’ta bu mekanda bu yemekleri yemişti” dedi.
Abimin konu olduğu bu tür toplantılarda aşırı duygulanıyorum, soru sormaktan ziyade gözlüyorum etrafı.
Uzun boyuyla Mehmet Ötem’in basketbol oynadığını biliyorum, hemen de tanıdım zaten. Abim de başarılı bir basket oyuncusuydu. Josef Amado ile sık bir araya gelmedim ama, ortak işler yaptık, telefonla. Hayrettin, “Hayro” sosyal yönü çok güçlü birisi. Hatta, bu toplantıda ona bir de plaket verdiler, sınıf arkadaşlarını sık sık anıp, bir araya getirdiği için. Gerçekten, yarım yüzyılı aşkın birlikteliklerini herkes Hayro’ya borçlu. Onu, 104 yıl yaşayan öğretmeni Haydar Bey’e baktığı için merak etmiş ve tanımıştım. Haydar Bey’in eşi vefat edince mezun, iş adamı olmuş öğrenciler ilgilendiler onunla. Ekibin içerisinde Abim de vardı. Ancak tüm organizasyonu Hayro yapardı. Okuttuğu öğrencilerin, hocalarına bakmaları ne büyük erdemdir değil mi?
Abimin sınıf arkadaşları ve eşleri ile buluştuk.
Hayrettin "Hayro", sosyal yönü çok güçlü birisi. Bir araya geldiğimiz yemekte ona bir plaket verdiler.
Josef Amado ve Eşi