Antakya’nın hali

YAYINLAMA: 18 Eylül 2012 / 20.00 | GÜNCELLEME: 18 Eylül 2012 / 20.00

Antakya’da büyük bir bankanın yöneticisi sıfatını haiz bir arkadaşım dün bana bu iletiyi gönderdi. “Antakya’da son dönemde olup bitenler” başlığını koyduğu  haberini çok ilginç buldum. Önce okuyalım.

                                                           ***

“Şu anda hiç alışık olmadığımız bir ortamdayız. Suriyeli mülteciler şehri karıştırmakla uğraşıyor. Bu adamların mağdur olduğu falan yok. İnanın bana savaş falan da yok, bu muhalifler terörist, başka bir şey değil. Şam'da Halep'te yaşayan çok tanıdığımız var, hayatları gayet normal bir şekilde devam ediyor.

                                                           ***

Bir grup terörist sınır kentlerinde çatışma çıkarıyor ve biz onlara kucak açıyoruz. Hastaneleri istila ettiler, hemşireleri taciz ediyorlar. Bize bakmakla yükümlüsünüz diye baskı kuruyorlar. Parklarda sokaklarda El Kaide geziyor, lokantalarda yemek yiyip hesap ödemiyor.  Erdoğan'a gönderin o ödesin diyorlar.

Dolmuşa binip para ödemiyorlar. Dün bir tanıdığımızın kızı araba ile bir yerden gelirken yolunu kesmişler.

 

Polisi aramış, Suriyeliler’in eylemi var bugün karışamayız diye kestirip atmış polis!

Polisi taktıkları yok zaten, polis de bir şey yapmıyor.

Şehre yakın beldelerde bahçeli evlerin balkonlarına girip insanları dikizliyorlar, hırsızlık arttı. Bu şehir bu tip şeylere alışık değil.

                                                           ***

Bugüne kadar herkes hangi din hangi mezhepte olursa olsun sorunsuz bir şekilde yaşadı. Televizyonda duyduğunuz şeylere inanmayın. Zulüm, savaş falan yok! Teröristlerin başkaldırısı bu, başka da bir şey yok.

Çadırkentlere milyonlarca lira yardım yapılıyor ve bu adamlar devletin verdiği yatağı parayla satmaya kalkıyor. Yatacak yer, yiyecek yemek değil; ruj, ayna istiyorlar.

                                                           ***

Hatay'ın Reyhanlı ilçesinde yanlarındaki kadınları 2,500 TL’ye satıyorlar eş niyetine. Müteahhit bir müşterim çadırkentin olduğu köydeki parke taşı döşeme işini alıyor ve işçilerle gönderdiği parke taşı balyasını kamyondan indirdikten sonra arkalarını döndüklerinde balyadan parke taşları çalınıyor. Daha inanamayacağınız bir sürü vaka. Herkesin bu gerçekleri duymasını, bilmesini istiyorum.”

                                                           ***

Buna benzer haberler yaygın basında da sürekli çıkıyor. Hep temkinli yaklaşıyordum. Ama yukarıdaki iletiyi güvendiğim bir arkadaşım gönderince doğrusu şaşkınlığım çok arttı!

Hala amacını kavrayamadığım Suriye krizinin geldiği nokta tüylerimi ürpertiyor.

                                     ***

Gaziantep’in, Hatay’ın ve Adana’nın ekonomileri krizden çok etkileniyor. Ama işadamlarının sesi çıkmıyor. Başbakan’a olan saygılarından ve kabul edelim ki, daha çok çekindiklerinden kimse ağzını açamıyor! Başbakan bu konuda tavizsiz! Yoksa, gizli bir anket yapılsa, Gaziantep’te bir Allah’ın kulu Türkiye’nin Suriye politikasını onaylamaz.

                                       ***

İhracatçılar Suriye’den geçemedikleri için büyük sıkıntı çekiyorlar. Alternatif yollar hem pahalı, hem de büyük zaman kaybı. Hadi bunu geçelim diyelim! Irak ne olacak? Gaziantep’in ihracatının yüzde 40’ının yapıldığı Irak…

Geçtiğimiz günlerde büyük bir varta atlatıldı.

Hani, GTO Başkanı Mehmet Aslan’ın, “Irak’ın Türk şirketlerinin ruhsatlarını durdurduğu haberleri gerceği yansıtmıyor. Bir ambargo söz konusu değil!” gibisinden bir açıklaması olmuştu ya, işte o bir vartaydı, şimdilik atlatıldı.

İşin aslı, Irak Ticaret Bakanlığı sürpriz bir açıklamayla Türk şirketlerinin ruhsatlarını düzenleme ve denetim bahanesiyle ikinci bir emre kadar durdurmuştu!

Sonra, iş bir şekilde, pamuk ipliği ile bağlanarak halledildi!

Irak’la iş yapan sanayici ve tüccarlarımız bu konuyu değerlendirirken şöyle konuşmuşlardı: “Beklenen bir gelişme. Irak’ta işlerimiz çok gergin bir ortamda ilerliyordu. O da durdu. İhaleler, Maliki tarafından imzalanmıyor. Teknik bir gerekçe bulup işi savsaklıyorlar!

                                                           ***

Şimdi gerçekçi olmak gerekirse, güneydeki komşularımızla olan ilişkilerimiz sürekli kötüye gidiyor. Irak Başbakanı Maliki İran yanlısı. Irak hükümetinin idama mahkum ettiği Irak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Haşimi, Tükiye’nin koruması altında ülkemizde yaşıyor. Hem Maliki, hem Barzani Türkiye’nin Suriye politikasından rahatsız!

Böyle bir konjonktürde Irak’a ihracatın er veya geç engelleneceğini, türlü zorluklar çıkarılacağını tahmin etmek için kahin olmaya gerek yok!

Bütün bunların Gaziantep ekonomisine yansımalarını gerçekçi bir dille, çekinmeden yapabilecek bir oda başkanı, sanayici ve tüccar olduğunu zannetmiyorum.

Suriye’de ciddi yatırımları olan işadamlarının bile seslerini çıkaramadıklarını biliyorum. Ama anlayışla da karşılıyorum.

                                                           ***

Krizin yansımasının yalnız ekonomi boyutu ile olmadığını, artan terörün de kaynağının bu olduğunu artık kabul etmemiz lazım.

Krizin bırakın ne zaman sona ereceğini, bundan sonra daha da artacağını tahmin ediyorum.

Kış şartlarında mülteci kamplarında neler yaşanacağını düşünmek bile istemiyorum.

 

 

 

Antakya’nın hali