Büyük oyun!

YAYINLAMA: 01 Ekim 2012 / 20.00 | GÜNCELLEME: 01 Ekim 2012 / 20.00

AK Parti’nin 4. Olağan Kongresi’ne davet edilen ve bir kısmına konuşma olanağı tanınan yabancı devlet adamlarının siyasi kimlikleri, Erdoğan’ın aklındaki Türkiye ‘2023 vizyonu’ hakkında tatmin edici bilgi içeriyor.

Bunlardan eski Alman Şansölyesi Gerhard Schröder’i ayrı tutun, ona sonra döneceğim.

                                                               ***

Başabakan Erdoğan konuşmasında AB’den hiç sözetmedi. Neden etsin ki, kongre salonu islamcı yönü ağır basan liderlerin oluşturduğu adeta bir Ortadoğu Meclisi gibiydi. Erdoğan da iklime uygun islami değerler ve simgeler üzerinden duygusal bir konuşma yaparak dinleyenleri ağlattı. İktidar partisinin belki de en önemli kongresinde herkesin ağlaması, alışık olan bizi değil Batılılar’ı şaşırttı!

                                                               ***

Erdoğan’ın niyetini BBC şöyle özetledi:

“Kongre, Başbakanın siyasi hırsının boyutunu gösteriyor. Türkiye’ye liderlik yapmak Erdoğan için artık yeterli değil, ülkesinin tüm Ortadoğu’da liderlik rolünü üstlenmesini istiyor.”

                                               ***

BBC’nin bu doğru değerlendirmesinin icraatı için Erdoğan önümüze 3 seçenek sunuyor:

1. Başkanlık sistemi

2. Yarı başkanlık sistemi

3. Partili cumhurbaşkanı

                                                               ***

Bunlardan ilk ikisi çok zor. Dev bir sistem değişikliğini Türkiye’nin kolay becerebileceğini zannetmiyorum. Ayrıca, anayasa değişikliği için yapılacak olan gizli oylamanın Erdoğan’ın istediği gibi olması çok zor.

Geriye 3’üncü seçenek partili cumhurbaşkanı kalıyor.

Bu yabancımız değil. Cumhurbaşkanı Celal Bayar böyleydi. Galiba Erdoğan bunun üzerinde ısrar edecektir.

                                                               ***

Ünlü İngiliz ekonomi gazetesi Financial Times’ın “Büyük siyasi yetenek, belki Atatürk’ten bu yana hiçbir liderin olmadığı kadar Türkiye’nin siyasi yaşamına hâkim oldu” dediği Erdoğan, siyasi tarihimizin ‘son başbakanı’, ‘ilk başkanı’ olursa eğer, akla hemen ilk ‘ılımlı başbakan’ kim olur sorusu geliyor.

Bu sorunun yanıtı çok kolay, çünkü haftalardır ‘tüyo’ veriliyordu: Numan Kurtulmuş.

                                                               ***

Neden Abdullah Gül olmasın ki diye sorarsanız, onun kişiliğini incitirsiniz. O mevkiden ‘ılımlı başbakanlığa’ inilir mi?

Aslında durum tahmin edilenden daha karışık. Cumhurbaşkanlığı seçimi 2014’te yapılırsa, başbakanlığa gelecek siyasinin yasalarımıza göre parlamentodan seçilmesi gerek. Başbakan aday adayı Numan Kurtulmuş’un 2015 yılındaki genel seçimleri beklemesi gerekeceğinden, bir yıl için ‘geçici/emanetçi başbakan’ bulunması gerekecek. Bunun için de Bülent Arınç’ın ismi telaffuz ediliyor.

Ancak, bu yasa değişebilir, dışarıdan Başbakan atanabilir veya 2015 seçimleri erkene alınabilir. Yani, o kadar çok olasılık var ki, esprili ‘Demokrasilerde çare tükenmez’ lafının doğruluğuna inanmak gerek!..

                                                               ***

Şimdi tekrar Erdoğan’a dönelim.

Kimsenin itiraz etmediği, mutabık olduğu konu şu:

Erdoğan, Ortadoğu’daki sünni müslümanların da lideri olmak istiyor. Böylece eli çok kuvvetlenecek, daha büyük bir coğrafyada, petrolden dolayı çok büyük ekonomik aktiflere daha iyi yön verecek, bundan hem biz, hem de söz konusu müslüman ülkeler yararlanacak.

                                                               ***

Bu olmayacak bir rüya değil.

Kuzey’deki dünya gücü Putin, Erdoğan’la iyi anlaşmaktadır. Putin, bilindiği gibi bu yıl mart ayında yüzde 59.3 oyla 6 yıllığına devlet başkanı seçildi. Benzer şekilde ve şartlarda Erdoğan da aynı şeyi istiyor.

Sözünü ettiğim Gerhard Schröder, Alman Sosyal Demokratların (SPD) başbakanı idi. Görevden ayrıldıktan sonra Rus enerji sektöründe iyi bir iş buldu. Böylece Putin ile arasındaki can dostluğuna iş ilişkileri de eklendi. Bazı yorumcular Schröder için Putin’in danışmanı ve basın sözcüsü deseler de, Merkel bu dostluğa şiddetli tepki gösterse de, iki lider çok iyi anlaşıyorlar, can dostlar…

İşte bu nedenlerle Schröder, AK Parti kongresine geldi. Erdoğan, Putin ve Schröder kariyerli ve karizmatik liderler. İşbirliği çok kazanımlar sağlıyor.

                                                               ***

Kuzeydekiler karizmatik de, güneydekiler biraz terörle fazla içli dışlılar!

Mısır’da cumhurbaşkanı seçilen Muhammed Mursi, ‘Müslüman kardeşler’ örgütünden gelme!

Erdoğan’ın çok sevdiği misafiri Filistin Hamas Lideri Halid Meşal için bizzat Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, “O bir terörist” demişti.

                                                               ***

Bütün bu ilişkiler, dostluklar, ABD’den onay almazsa, söylemeye gerek var mı, hiçbir işe yaramaz!

ABD’nin islam ülkeleri için bilinen, değişmeyen, net bir formulü var:

Şiddet içermeyen müslüman yönetimlerin yanındayız ve destekçisiyiz.”

ABD, buna bir isim de koymuş: Ilımlı islam

İşte bu nedenlerle ABD Erdoğan’ı beğeniyor ve destekliyor.

Erdoğan’ın Rusya ile olan ilişkilerini de destekliyor. Putin’in güneye, Ortadoğu’ya olan ilgisi bilindiğinden Erdoğan, her zaman ABD için çok önemli.

                                                               ***

Rusya’nın, Suriye politikasına bakıp ta, yukarıda özünü çizdiğim politikaya ters düştüğünü düşünmeyin, detaya girmeyin!

                                                               ***

Bir dünya lideri mi doğuyor?

Öfkelenmeyin, Financial Times’ın Erdoğan için ne dediğini yukarıda yazdım, dünya öyle görüyor.

                                                               ***

2013 önemli, 2015 daha önemli ama, en önemlisi 2014, cumhurbaşkanının veya başkanın seçileceği sene. Türkiye’nin adeta kaderinin belli olacağı yıl.

Seçim hiç kolay olmayacak, doğmadık çocuğa don biçmenin hata olduğunu tecrübeliler bilir.

Ben, çoğunluğun aksine, Gül ile Erdoğan’ın arasının zannedildiği gibi iyi olmadığını biliyorum.

İki ailenin kadınlarının arası iyi değilse, bilin ki erkeklerin de arası iyi değildir. Bu bütün dünyanın şaşmaz, bilinen kuralıdır.

                                               ***

Bir araştırma şirketi, ‘Kim cumhurbaşkanı olmalı?’ diye anket sonucu yayınladı. Gül’ün adı bile yok, herkes Erdoğan olmalı demiş.

Geçen gün de başka bir şirket aynı temalı araştırmasında, Gül’ün cumhurbaşkanlığı için yüzde 51, Erdoğan için yüzde 23 destek olduğunu açıkladı.

Erdoğan, bu anket için soru soran gazetecilere öfkeli bir tavırla yanıt vermedi.

Dün de Gül, geleneksel parlamento yeni yasama yılı açılış konuşmasında dokunulmazlıklarla ilgili olarak “Seçimlere yasal olarak katılmış, halkın oyunu almış, milletvekili sıfatını taşımaya hak kazanmış herkesin, haklarında kesin yargı kararları ortaya çıkana kadar yasama faaliyetine katılması gerektiğini düşünüyorum” dedi.

Erdoğan anında verdiği cevapta Gül’e katılmadığını söyledi.

                                                           ***

Eğer hala aralarının iyi olduğunu düşünüyorsanız, size hayatta başarılar dilerim.

 

 

Büyük oyun!